Hazret-i Üstâd, bir dersinde “medar-ı iltibas” olmuş birkaç meseleye açıklık getiriyor. Ve daha başka meselelerin de böyle “medar-ı iltibas” olabileceğine (acizane kanaatimce) işaret buyurmuş oluyor.
Bugüne kadar bilhassa siyasi ve içtimaî meseleler, zihnimizde ve fikriyatımızda menfezler açma istidadında olduğunu her vakit göstermiştir. Risâlelerdeki içtimaî ve siyasî meseleleri, (dışarıyla olan nefes alışverişi cihetiyle) manevî ve fikrî bünyemizin akciğerine benzetecek olursak, bu akciğerin temiz kalması ve rahat soluk alabilmesi, risâlelerdeki ilgili meseleleri doya doya soluklamamıza bağlı olsa gerektir.
İstişarelerde zaman ve performans noksanlığı arızasıyla arz edilemeyenlerin olması, ya da yapılan müzakerelerin tamamına muttali olamamamız, beşerî sistemlerin “ağır aksak” yanına ait olsa gerektir. Müzakerelerin her safhasından, her karesinden haberdar olmak elbette herkesin hakkıdır.
Bu da ya herkesin Hazret-i Süleymanvarî “aktar-ı âlemi” izlemesiyle olur. Bu da ancak Allah’ın kudret ve inayetiyle mümkündür. Bu harikuladelik de insanlık adına Allah’ın seçtiği seçkin zevata verilmiştir.
Ya da herkesi büyük bir meydana toplayıp hep beraber müzakere etmekle olur ki, o da mümkün değil.
Zamanla, insanlığın liyakati nispetinde inkişaf eden teknolojiyle ve Allah’ın izniyle insanlık bu nimete de erişebilir mi? Allah bilir!
Evet, Yirminci ve Yirmi Beşinci Sözler’de buna dair izahlar vardır. Muhakkak ki, böyle bir imkân dahi meşrûîyet çerçevesinde ve mahremiyet sınırları korunarak zamanla uygulama alanı bulabilecektir.
Mevcut durumda; uzun süren müzakereler sonucunda oylanan kararların, kısa bir hülâsa halinde hizmet mahallerine intikali ile, temsilcilerin sahip olduğu geniş bilgiye ancak meraklı olanlar müracaat edebilmektedir. Ama her şeye rağmen, ihmal edilmeyen bir husus var ki, onu da yayınlarımız yapıyor. Müzakerelerin ve kararların yansımaları yayınlarımız vasıtasıyla herkese ulaşmış oluyor.
Zira yayınlarımızın bilhassa iki ana dayanağı olduğunu herkes bilir.
Birincisi: Nur Risâleleri
İkincisi: Meşveret kararları…
Ondandır ki, yayınlarımızın ve bilhassa gazetemizin dikkatli takibi sayesinde herkesin çok şeyi bilmesi mümkün olagelmiştir. Ve yine ondandır ki, yayınlarımızla alâkasız olanların hep sosyal ve siyasî yanlışlara düşmeleri vak’a-i âdiyeden olagelmiştir.
HERKESİN HER ŞEYİ BİLMESİ
Buradaki “herkes” kategorisine kimlerin dahil olduğunu, gazetemizi takip eden herkes bilir. Herkesin her şeyi bilmediğini de herkes bilir.
Risâlelerdeki her meseleye herkesin vâkıf olamadığını, hizmetin inceliklerini kavrayamadığını, çoğu hakikatlerin satır aralarına gizlendiğini, ancak hadiseler ve gelişmeler sayesinde bile o ince hakikatlerin, ama yine ancak dikkatli nazarlardan kaçmadığını da bilenlerdensiniz.
Gazetemiz de hiç şüphesiz, hizmetin önünde, her meselede, bilhassa siyasî ve içtimaî sahada şahs-ı manevî adına temsil gücü olan naşir-i efkârımızdır.
Camiamızda ve hizmet alanlarımızda temsil gücü olan herkesi ve her kurumu rahatlatma istidadında olan önemli bir husus var ki, o da hiç şüphesiz, “herkesin her şeyi bilme” keyfiyetine ulaşmasıdır. Buradaki “bilme”den murad, her ilme vâkıf olmak, ya da her meselenin “âlim”i olmak değildir. Hizmetle ilgili gelişmeleri takip etmek, haberdar olmak anlamındadır. İstişarelerin içinde ve yakınında bulunmak, alınan kararlara uymaktır; bilmek ve bilerek hareket etmektir.
Hülâsa: Beşerî kriterler üzerine icra edilen sistemimizde de aslolan Risalelerdeki nuranî prensipler olmalıdır.
Vesselam!
Benzer konuda makaleler:
- Herkesin herşeyi bilmesi
- Islandı Seccadem – Mehmet Seyitoğlu
- Bilgi edinme hakkı ve istişarelerimiz
- Müsbet Avrupa ve biz
- Yeni Asya darü’l-hikmettir
- Risale-i Nur’da içtimaî dersler ve siyaset
- Risale-i Nur’u okumuşlar mı acaba?
- Kim bu “herkes?”
- Bilgi edinme hakkı
- Toplumun bütün katmanlarına hitap
Eğitimci – Şair – Yazar
İlk yorum yapan olun