Vikipedi şöyle özetler: Börekçizade Mehmed Rifat Efendi (d. 1860 – ö. 5 Mart 1941), (veya Soyadı Kanunu’ndan sonra, Mehmet Rifat Börekçi), Ankara’nın yerlisi ve müftüsü sıfatıyla, Kurtuluş Savaşı’na ve Mustafa Kemal Paşa’ya önemli destekte bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanıdır (1924-1941). Kısa bir dönem milletvekilliği yaptı (23 Nisan – 27 Ekim 1920).
İlk üç başkan olan M. Rifat Börekçi, M. Şerafettin Yaltkaya ve Ahmed Hamdi Akseki vefatlarına kadar başkanlık yaptılar. Yaklaşık 17 yıl görevde kalarak en uzun başkan M. Rifat Börekçi’dir. En az ise Ömer Nasuhi Bilmen ve M. Tevfik Gerçeker görevde kalmışlardır.
Börekçi Hoca’nın ilk üç yılı (1924-1927) çok sıkıntılı geçerken dolgun bütçeli, itibarlı mevki ve din hizmetindekilere kadro tahsis edilir. İlk defa meal, tefsir ve hadis çalışmalarının kitaplaştırılarak neşri Börekçi Hoca zamanında yapılmıştır.
03.Mart.1924 de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile öncesinden kapatılan medreselerin yerine açılan İstanbul İmam hatip Mektebi 1930 yılında, İstanbul Darülfünunu’nda açılan İlahiyat Fakültesi de 1933’de kapatılır.
27.12.1919’da Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişini 3700 kişiyle karşılayan seymenlerin arasındaki derviş grubunu organize eden Rıfat Börekçi’dir.
Mustafa Kemal, Kastamonu’da şapka inkılâbını ilân etmesinin ardından Ankara’ya döner. İlk başkan M. Rıfat Börekçi, başında şapkası ile eski Meclis binası önünde karşılar. Papyon ve fraklı olan Mehmet Rifat Börekçi’nin hakkındaki iddialardan biri de Mason olduğudur.
Mustafa Kemal’in otoritesinin yükseldiği yıllarda has adamı Falih Rıfkı Atay, hilâfetin kaldırılması kararına Börekçi’nin imza atmasını şöyle anlatır: Sofrada “Çocuklar, yarın hilâfeti kaldıracağız” der ve aldığı takdirler üzerine bir takrir yazılmasını emrederek hocalara imzalatacağını söyler. Ertesi günü hocalar itiraz eder. Öfkelenen Mustafa Kemal, Rıfat Hoca’yı çağırtır. Öfkeli ve sıkılgan olan Hoca, huzura çıkınca “Hoca şu takriri imza et!”, emrine itiraz edince “Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra!”, tehdidine mukabil Hoca soranlara “Canım, imza değil de ne yaparsın! Şöyle bir b….. Rıfat attık işte” diye cevap verir.
Üzücü hatıraları deşmekten ziyade yakın tarihimizdeki bir şahsiyetten hareketle onunla sembolleşen şahsiyetlere işaret etmek istedik. Ayrıca şimdiki zamanda görev yapan hocalarımızla irtibatlandırmak yerine, işaret edilen hataya düşülmemesine dikkat çekmek isteriz.
İnsanın esasında kendi zatında inanç, düşünce ve hak noktasında bir tercihi olabilir. Bunlar hak namına ve hakkı ifade ve teslim etme adına gaye de edilebilir. Bu noktadan hareketle hakkın hatırını âli tutması gerekirken, bu niyetin makam, şeref, mal, şöhret gibi fani ve hatarlı şeylere alet edilmesi bilinen bir hatadır. Yanı sıra korku, baskı, aldatılma, yanıltılma, başka çare görememe gibi sözüm ona haklıymış gibi görünen gerekçelerle haklı iken haksızın, doğru iken yanlışın, istikametli iken istikametsizin yanında yer alması bir başka hatadır.
Börekçi Hoca, kendi zatına asil iken önceki ve sonrakilere vekil olmuştur. Evet, esasında inançlı, gayretli ve hamiyetli bir zat idi. Buna, Kuvay-ı Milliyeyi destek olarak yayınlanmasında önayak olduğu Ankara Fetvası delildir. Diğer taraftan kime hizmet ettiği veya etmek zorunda bırakıldığı konusu ehline malûmdur. Gönüllü ya da çeşitli tehditlerle de olsa Mustafa Kemal’in emirleri istikametinde hizmet etmesi, sembolik olarak tevarüs ederek sosyal, siyasal âlemde nice emsali Börekçi Hocalara numune olmuştur. O, olmuştur olmasına da sonrakilerin bu mânâyı doğrulayıcı ve devam ettirici olmaları da doğrusu çok elem vericidir. Enfüsî âlemimizde, zaman zaman Börekçi Hoca durumuna düşme hâllerimizin inceden inceye muhasebesini de unutmamak gerekir. Hayırlı hizmetlerde bulunurken yapılan hizmetin şer hesabına destek olmasından Allah’a sığınmanın ehemmiyetini bir kere daha idrak ettiren Rabbimize hamdolsun.
Benzer konuda makaleler:
- Kendi Yazarını Sansürlediler
- Mustafa Kemal sevgisinin yaygınlaşmasının sebepleri
- O tartışma gerçekten yaşandı
- Said Nursî ve M. Kemal
- Gündem Said Nursi
- Said Nursi ve Mustafa Kemal
- Bediüzzaman, iman ve namaz
- Vatanımın her karış toprağında kim var?
- Bediüzzaman’ın mücadelesi
- Kutlular: Said Nursî kimseye boyun eğmedi
İlk yorum yapan olun