Cehennemin öfkeli kükreyişi ve La Palma

Anlatacağımız hikâyenin yalnızca La Palma‘ya ait olmadığını aşağıda anlayacaksınız.

Belki de bu hikâyenin çerçevesine; Pompei’in, Phuket’in, Aspendos’un, Sedom ile Gomore’nin de dâhil edilmesinin gerekliliğini bize hatırlatacaksınız. Ayrıca; Yaratıcılarına inkâr ile isyan etmiş asi kavimlerin mukaddes kitaplardaki hikâyelerini de… Haklısınız. Fakat biz, umumî bir kanunun zamanımızdaki hususî bir yansımasını size takdim etmeye çalışacağız.

La Palma’nın; İspanya’ya ait Atlantik içindeki adalardan bir adacık olduğunu okuyucularımız biliyorlar. İklimin güzelliği, deniz ve diğer bazı unsurlar, buradaki yerli unsurların, bir kısım zenginlerce kenara itilip sefahetçilerin turizm cennetine dönüştürülmesine zahiri bir sebep olmuş. 2008 malî kriziyle sarsılan ve global sermayeye ait bankaların hegemonyasına giren İspanya devletinin de, hem ülkeye ve hem de kendisine bağlı adalara gelip gidenlere bir şey diyemediğini, önceden biliyorduk. Ahlâk ve semavî dinler karşıtı dünya görüşünün on bir Eylülden bu yana giderek AB’de ağırlık kazandığını da manzaraya ilâve ettiğimizde, bu adalarda olup bitenlere Avrupa’nın müdahale etmediğini söyleyebiliriz.

Evet, neden La Palma’dan bahsediyoruz?

Beş haftaya yakındır, bu adadaki yanardağın dünyamızın merkezindeki “Küçük Cehennem” denilen magma merkezinden Cenneti adaya homurdanarak lavlarını fışkırdığını, ada sakinlerinin en az onda birisinin tahliye edildiklerini ve binlerce evi-barkı külleriyle örttüğünü, büyük bir ihtimalle duymamışsınızdır. Yüzlerce deprem ile sarsılan adacık, çoğu 3,5- 4,5 arası olan bu sarsıntılarla adeta bir ayı aşkındır tamamen beşiğe dönüştüğü halde, global güçlerin rüşvetle yönlendirdiği çoğu dünya medyasının gündemine bir türlü düşmüyor. Bu garip ve dehşetli olayın; Dünyanın en ücra köşesinde gariplikler peşinde koşan haberci muhabirlerin neden dikkatlerini çekmediğini siz de mi merak etmiyorsunuz? Siyasal İslâmcı hükümetimizin havuz medyasından, birçok İslâm ülkesindeki büyük gazete ve tv.’lere kadar…

La Palma’da neler olmuştu veya planlanmıştı, sorusuyla devam edelim. Kur’ân-ı Kerîm başta olmak üzere mukaddes kitaplardaki “kavimlerin helâk hikâyelerini”, Peygamberimizin (asm) bu tarihi anlatan hadis-i şeriflerini okuduğumuzda, bu hadiselerin Allah’a isyan eden ve Yaratıcının koyduğu yaratılış kanunlarını çiğneyen toplulukların cezalandırılması manasında olduğunu anlayabiliyoruz. Yalnız semavî dinlerin tarihçelerinde değil, zamanımızda yaşadığımız birçok afetin kaynağında manevî sebep olarak da “insanların yaratıcıya isyanlarını” ararız. Kur’ân-ı Kerîm; geçmiş kavimlerin hikâyelerinden bahs ederken, isyancı kavimlerle peygamberleri arasındaki diyalogları da verir. Hz. Nuh, Hz. Lut, Hz. Şuayip, Hz. Musa, Hz, Salih ve Hz. Hud (aleyhimüsselâm) kıssalarını okuduğumuzda isyankâr milletlerle şefkatli peygamberleri arasındaki konuşmalara adeta şahit oluruz.

Bu girizgâhın La Palma ile alâkasına gelince… Bildiğiniz üzere yaratılış ile savaşı “hürriyetler, değişim ve farklılıklar” perdesinde insanlığı iğfal ile götürenlerin son yıllarda üzerinde önemle durduğu bir husus, insan neslini azaltmak ve hegemonyaya buradan ulaşmak olduğunu LGBT başta olmak üzere; kürtaj, kadınları aileden uzaklaştırmaları projeleri, kadın erkek rekabeti gibi icraatlarından çıkarabiliyorsunuz. İşte bu program çerçevesinde söz konusu global dinsizlik cereyanı, on bir ülkede finanse ettikleri “LGBT muhtevalı” filmleri geçtiğimiz 24 Temmuz’da İspanya’nın La Palma adasında “Cine Gay La Palma” namıyla bir festival ile dünyaya ilân etmişler. Gazete haberlerinden, ahlâk karşıtlarının bu festivali 2015’ten bu yana (13-14 Temmuz) düzenlemekte olduklarını anlıyoruz. Haberdar ettikleri sempatizanlarıyla bundan böyle filim festivalini geleneksel hale getireceklerine ve gelecek senede daha çok iştirak ve faaliyet için karar almışlar. İlginç bir tevafuk ki; adanın büyük yanardağı da 19 Temmuz’da faaliyete geçmeye başlamış.

Bize göre Sedomluların, Gomorelilerin, Pompeylilerin, Aspendos ve Phuketlilerin yüzüne fışkıran lavlar, “Küçük Cehennemin” gayz ve öfkesinden fışkırdığı gibi, beş haftayı aşkındır sakinleşemeyen La Palme Yanardağı’nın ağzından fışkıran Cehennemi lavlar da aynı yerden geliyorlar. Biliyoruz… Efkâr-ı ammesi İslâm olan Türkiye’mizde, inkârlarını dobra ortaya koyamayan bazı yazar ve düşünce sahipleri, küfürlerini nifaka bürüyerek, musîbetten ders çıkarma yaklaşımlarını tenkit edeceklerdir. Geçmişte, isyankâr kavimlerine nasihat edip ikaz eden Peygamberlere karşı kullanılan üslûbun, günümüzün semavî dinler karşıtı medyası için de geçerli olmadığını kimse iddia edemez. Bu da hayatın ve imtihanın bir kuralı olmalı. Tıpkı “KÜÇÜK CEHENNEMİN”, ilk insanlardan zamanımıza kadar bağlı olduğu kanunlar çerçevesinde, inkâr ve isyancıları ikaz ettiği gibi…

Ahlâksızlığı terviç niyetiyle festival düzenleyenler sırra kadem bastılar. Yanardağdan yerleşim yerlerine, ormanlık alanlara ve adanın güzelim kumsallarına doğru akan lavları seyretmek üzere komşu adalar üzerinden buraya gelen seyircilerden bahs eden Avrupa basının, olaya magazin yaklaşımıyla haberdar olduğumuz bu hadiseyi; hem dünyamızın hayatını, hem insanlığın maddî-manevî hayatını ve hem de tarihini alâkadar etmesi cihetiyle bilmecburiye kaleme aldığımızı kıymetli okuyucularımıza arz ederek; güzel ahlâk, barış, adalet ve insanın öne çıktığı bir dünya için Allah’a duâ edelim, diyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*