Hurma ve üzümdeki ibretler

Kâinatın Sultanı ve bütün âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Hak, vâhidiyet haysiyetiyle bütün kâinatı bir saray gibi kolay idare ederken, ‘insanların akılları kesrette boğulmasın’ diye, ehadiyet cilvesiyle gözümüzün önünde olup göremediğimiz veya dikkatimizi çekmeyen san’atlı eserlerini nazara vermekte ve bizi ibrete dâvet etmektedir.

Kur’ân-ı Kerim, gaflet, ülfet ve yeknesaklık perdesinde saklanan, fakat her birisi birer kudret mu’cizesi olan bitkiler ve meyvelerden bahseder. Hatta incir meyvesini bir sûreye isim yapar. Tin Sûresi odur. Hurma ise, başlı başına harika bir meyvedir. On altı sûrede değişik şekillerde onu konu eder. Hacıların en güzel hediye olarak Hicaz’dan getirdikleri ve bol miktarda yaratılıp dünyanın her tarafına sevk edilen bu meyve, cennet meyvelerinin bu dünyadaki en güzel numunelerinden biridir.

“Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümden de hem sarhoş edici bir içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Akıllarını kullanan bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır.” (Nahl Sûresi âyet 67) Bu âyet, nazar-ı dikkati hurma ve üzüme celbediyor. Tefekküre ve ibret almaya dâvet ediyor. Gerçekten kuru bir toprakta ve kızgın güneşin altında duran hurma ağaçları aylarca özenle korunmaktadır. Bediüzzaman’ın ifâdesiyle hurma meyvesi, karnında cennet helvası gibi bir tatlıyı barındırmaktadır. Aynı zamanda insanlar için bir besin ve vitamin deposu olmaktadır.

Son zamanlarda ilim adamlarının teknolojiyi de kullanarak yaptıkları tesbitlere göre, hurma çok çeşitli vitamin ve minerallere sahiptir. Lif, yağ ve protein bakımından da çok zengindir. Hurmada sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bulunur. Ayrıca, A vitamini, betekaroten, B1, B2, B3 ve B6 vitaminleri de vardır. Kan şekerini yükselten glikoz yerine, meyve şekeri olan früktoz içerir. İçinde folik asit de bulunan hurma, amino asitlerin ve hücrelerin yenilenmesinde, yeni kan hücrelerinin yapımında fonksiyon ifâ eder. Tansiyon denilen yüksek kan basıncının düşmesine yardım eder, sağlıklı deri oluşumunu temin eder. Vücudun demir ihtiyacını giderir, kansızlığı önler. İçinde bulunan kalsiyum ve fosfat elementleri iskelet oluşumunu, kemik yapısının dengelenmesini sağlar ve kemik zayıflamasını önler. Faydaları bunlarla sınırlı olmayan bu meyveden yemek ve su içmekle vücut aylarca ihtiyacını karşılar. Bundan dolayı Allah Resûlü (asm) “Evinde hurma bulunmayan bir insan açtır” sözünü söylemiştir. “İftarınızı hurmayla açın. Bulamazsanız su ile açın” gibi nice hadislerle onu nazara verir. Sadaka vermeye teşvik için “Yarım hurma ile de olsa sadaka vererek cehennem ateşinden kendinizi koruyun” hadis-i şerifi de calib-i dikkattir.

Üzümün yaratılışı da bir mu’cizedir. Hele asma üzümü bir başka harikadır. Yaklaşık on beş bin çeşidi olduğu söylenen ve bin iki yüz çeşidi Anadolu’da yetişen üzümden Allah’ın “sarhoş edici bir içki ve güzel bir rızık edinirsiniz” diye bahsetmesi ve birbirine zıt iki şeyi haber vermesi, o zamana kadar haram olmayan içkinin, yakında yasak olacağına işâret etmiş ve bir müddet sonra içki ile birlikte kumar, sihir ve fal oklarının şeytan işi olduğu söylenmiş ve haram edilmiştir.

Yerin bir karış altında ve yüzeye paralel olarak kökleri yayılan asma üzümü, en yakınındaki bir ağaca veya insanların hazırladığı sergene tırmanır, sürekli yayılarak her tarafı kaplar. Boğumlarından çıkardığı püsküllerini, ağacın dallarına amortisör yayları gibi bir görüntüyle bağlar. Tâ ki, rüzgârlı havalarda esneme payı olsun ve kopmasın diye. O boğumdan bir salkım verecekse bir püskül, iki salkım olacaksa iki püskül bağlar. Yükünü taşımak için emniyet katsayısını hesaplamış gibi! Akılsız ve şuursuz bir şey bunları düşünebilir mi? Böyle bir asma üzümündeki salkımları sayan Bediüzzaman, yüz elli beş salkımla karşılaşır. Bir salkımı sayar, yüz yirmi adet olur. Ben de ikisini çarptım, tam on sekiz bin altı yüz üzüm taneciği olduğunu öğrendim. Üstad kendi kendisine düşünür: “Eğer, iki parmak kalınlığındaki bu asma çubuğu ballı su musluğu olsa ve daim su verse, ateş saçan hararete karşı ancak kâfî gelecek. Halbuki, az bir rutubet eline geçer. ‘San’atında akılları hayrette bırakan Allah her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir’ dedim.”

Evet, her üzüm tanesine incecik ve renkli bir mahfazayı giydirmek ve içine kader programı hükmünde sert kabuklu, fakat ceviz içi gibi gıdalı çekirdekleri koymak; ne kör tesadüfün, ne sağır tabiatın ve ne de akılsız sebeplerin işi olamaz. Evet, hurma ve üzüm dahi, her varlık gibi harika vaziyetleriyle o Sonsuz Kudret Sahibine şahitlik ediyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*