Ne mutlu ahlakı güzel olanlara

ahlak

Medeniyetin her türlü müsbet ve yararlı güzelliklerini gören ve bunları elde etmeye çalışan insanlar olarak yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız her şeyin en güzel ve en kaliteli olmasını isteriz. Bunları elde etmek için okullar okur, iş hayatına atılır ve maddî durumumuzun en iyi olması için çabalar dururuz.

Ama ne yazık ki Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanan bir Peygamberin (asm) ümmeti olarak kendimizin en iyi, en güzel ve en mükemmel bir ferd olma gerçeğini göz ardı ederiz. Oysa bir insanın iyi ve mükemmel olması, hiçbir şeyin iyi ve mükemmel olmasıyla kıyas dahi edilemez. Birisi âdi bir cam parçası mahiyetinde iken diğeri paha biçilemez elmas kıymetindedir.

Evet, Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanarak, insanlığa ahlâk yönünden önderlik ve rehberlik eden Peygamber Efendimiz’in (asm) en büyük hedeflerinden biri de her hâl ve hareketiyle insanlığa örnek olacak ve ahlâkı güzel bir nesil yetiştirmekti. Bu konu hakkında Sahabelerle konuşan ve sorular sorarak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayan Peygamber Efendimiz (asm) birgün Ashabına, “Size en hayırlılarınızın kimler olduğunu bildireyim mi?” diye sormuşlardı. Onlar da kulak kesilip, “Buyur ya Resûlallah” demişlerdi. Bunun üzerinde Kâinatın Efendisi (asm) “En hayırlılarınız, ömrü uzun ve ahlâkı güzel olanlarınızdır.”1 buyurmuşlardır.

Bir başka Hadîs-i Şerifte ise “En hayırlınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.”2  buyuran Peygamber Efendimiz (asm) “Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah’ın kulları kardeşler olunuz.”3 diyerek Sahabe-i Kirama nezdinde ümmetine güzel ahlâk dersi vermiştir.

Evet, ahlâkı güzel olanları özellikle de gençleri herkes tanır ve saygı gösterir. Zira onlar herkesi sever, herkes de onları sever. Hatta böyle insanlar Peygamber Efendimizin (asm) bu dünyada takdir ve övgülerine mazhar oldukları gibi, kıyamet gününde de O’nun (asm) en yakınında bulunacaklardır inşâallah. Başka birgün de bu hususa dikkat çeken Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) “Size en çok sevdiğim ve kıyamet gününde bana en yakın olan kimseyi bildireyim mi?” diye Sahabelere bir soru sormuşlardı. Cenâb-ı Hak’tan sonra en çok sevdiğimiz ve Allah’ın da Habibi olan Peygamber Efendimizin (asm) hem en çok sevdiği insan hem de O’na (asm) en yakın kimse olabilmek kadar önemli ne olabilir bizim için? Bir Mü’min için bundan daha kıymetli ne var? O mübarek Sahabe-i Kiram, bu soru karşısında birden çarpılmışa dönmüşlerdi. Kim Resûlullahın (asm) en çok sevdiği ve kıyamet gününde ona en yakın kimse olmak istemezdi! O an tabir caiz ise nefesler tutulmuş, sesleri çıkmaz olmuştu. Bundan dolayı ikinci hatta üçüncü defa tekrarladı sorusunu Allah’ın Habibi (asm). Bir müddet sonra o şokun etkisinden kurtulmuş olmalılar ki, “Evet, ya Resûlallah, haber ver” dediler. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (asm) buyurdular ki: “Ahlâkı en güzel olandır.”4 Ne mutlu ahlâkı güzel olanlara.

Rabbim bizleri bu mübarek Ramazan ayı hürmetine en güzel ahlâk ile ahlâklanan, Peygamber Efendimizin (asm) en çok sevdiği ve kıyamet gününde O’na (asm) en yakın olan kimselerden eylesin. Âmin…

Dipnotlar:

1- Fethu’r-Rabbanî, 19:74, Hadis no: 1.
2- Müslim, Fedail, 68, II/1810.
3- Buhari ve Müslim; İmam Gazali, İhya-u Ulûm’id-din.
4- Fethu’r-Rabbanî, 19:75, Hadis no: 6.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*