Risale-i Nur dersi okuyanların ve dinleyicilerin dikkatine!

Hayatlarının bir döneminde Risale-i Nurlar’la ve iman ve Kur’ân hizmetleriyle tanışmış kişilerin dünyalarında nasıl bir iz kaldığı önemlidir.

Bu izler, bir hayat boyu Nurlar ile muhatabiyetini ve hizmetlerdeki istikametini belirler. Pek çok insanın hizmet hatıralarında hep o eski kayıtlar vardır. Dikkat!

Epeyce bir zamandır Risale-i Nur sohbetlerinden uzak kalan genç, bu esnada inançsız bir toplulukla tanışmış. Manen de beslenmediğinden inanca dair zihninde pek çok sorular-şüpheler oluşmuş. Soruların çeşitliliği, bu zındıka komitelerinin şüphe üretme faaliyetinde ne kadar yoğun çalıştığını gösteriyor. Tabi tamir cephesinin ne durumda olduğunu ise ehl-i imanın vicdanları cevaplasın.

Gencin Nurlar hakkındaki kanaat cümlesi ise, ‘Risaleler bitkiden, böcekten bahsediyor, benim sorularım bunların çok ötesinde…’ şeklinde.

Risale-i Nurlar, Âyetü’l-Kübra gibi eserlerle Allah’ın varlığını ilmî delillerle ispat ediyor. Dinleyicinin zihninde sadece ‘çiçek’ ve ‘böcek’ kalması, çiçeği böceği anlamamasından veya ders okuyucunun o çiçek ve böceğin birer mu’cize-i kudret olduğunu ona ilmen izah etmemesindendir. Ders okuma makamındakilerin bu derinliklere ve zenginliklere fen bilimleri verileriyle ve bilimsel örneklerle işaret etmesi, dinleyicinin dikkatini çeker. Ders okuyucusu da sürekli yenilenmelidir. Aksi halde, sohbetlerde aynı kişiler, aynı örnekler, aynı ses tonu, aynı branş bilgileri bir müddet sonra bu sınırsız manaların sınırlıymış gibi algılanmasına sebep olur ki, bu, vebaldir. Satırlardaki mana derinliği okuyanın/dinleyenin derinliği ile algılanır. Risale-i Nur, Kur’ân denizinden katrelerdir.

Okuyucu ancak kendi branşı, bilgi düzeyi ve kabiliyeti ölçüsünde o deryadan istifade/istifaza edebilir ve anlatabilir.

Evet, Kur’ân denizinden süzülen o derin ve zengin manalar, okuyanın ve dinleyenin anlamasından, anlatmasından ibaret değildir. Farklı mesleklerdeki okuyucu ve dinleyici sayısınca o satırların manaları, renkleri vardır. Onun için dersi okuyan yorumlarını kendi mesleği etrafında sınırlandırmadan, ucu açık bilgi ve örneklerle, zenginliği ve çeşitliliği farklı mesleklere sahip okuyuculara ve dinleyicilere havale etmelidir. Aynı satır her meslek erbabına hakikatin farklı bir vechini fısıldar. Satırlar birer esma tezahürü olduğu gibi, okuyucular ve dinleyiciler de binler esma kâşifleridir.

Derslerdeki derin manaları, zenginliği, çeşitliliği; okuyanın ilminden ibaret zannetmek; o nuranî satırlara haksızlık olur. Öncelikle bilinmelidir ki, Risale-i Nurlar’ı anlamanın/anlatmanın sınırı yoktur. Nurlar, nuranîdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*