Ankara Büromuzun eski elemanlarından, bir ara AA Yönetim Kurulu üyeliği yapan ve—yanlış bilmiyorsak—başbakan danışmanlığı gibi bir sıfatı da bulunan Barla Platformu Başkanı Said Yüce, Kültür Bakanlığının Risale-i Nur’un basımını yasakladığına dair iddiaları “yalanlayan” bir açıklama yapmış.
Bizim 18 diye yazdığımız “risale basan yayınevi” sayısını 26 olarak ifade eden Yüce, bunlardan bazılarının Bediüzzaman’ın izni dışında eserleri sadeleştirip tahrif ettiklerini, bunun üzerine Üstadın vâris ve talebelerinin yasal süreç başlattıklarını belirterek şunları söylemiş:“Risale-i Nur’un basımının durdurulması söz konusu değil. Bediüzzaman’ın, eserlerinin orijinaline bağlı kalınması gibi bir isteği var. Onun tayin ettiği ve eserleri basmaya tek yetkili olan vârisleri Kültür Bakanlığı nezdinde yasal girişimde bulunmuş. Bakanlık bu başvuru üzerine bir süreç işletiyor. Yasal düzenleme yapılması ve eserlerin korunması için bu sürecin beklenmesi gerekiyor. Bir-iki hafta içinde sonuçlanacağını düşünüyoruz. Diyanet de Risale-i Nur’un basımına devam edecek. Başbakanın bu konudaki tavrı çok net. Serbestçe basılmasından yana. İşaratül-İcaz’ın Diyanet tarafından basılması konusundaki gayretleri ortada.” (Sabah, 9.4.13)
Seçim öncesi TRT’de Üstadın talebelerinin katıldığı programda “Kültür Bakanlığı risalelere sahip çıkıp, korsan yayınları ve sadeleştirmeyi engelleyecek” ”müjde”sini veren de Yüce’ydi.
Anlaşılan o ki, Üstadın talebe ve vârislerine Bakanlık nezdinde yaptırılan başvuru üzerinden yürütülen bir proje söz konusu. Burada hedef, özellikle “sadeleştirme”nin engellenmesi gibi görünüyorsa da proje daha kapsamlı gibi.
Ahmet Battal’ın dediği gibi, bu proje, eserleri basma konusunda “vârisler”i tek yetkili kılma esasına bina edilirse, hem hukuk, hem de fiilî gerçekler açısından tartışmalı sonuçlar doğar.
“Yasal vâris” olmadıkları halde, yıllardır büyük zorluk ve engelleri göğüsleyerek risaleleri neşir hizmetini omuzlayıp bugünlere getiren hizmet ve himmet ehline de haksızlık olur.
Yüce’nin bir-iki hafta içinde sonuçlanacağını söylediği yasal düzenleme neleri ihtiva ediyor; bunların gizli kapaklı götürülmeyip, bir an önce açıklanması ve müzakereye açılması lâzım.
Ki, zihinlerde oluşan istifhamlar netleşip, konu doğru bilgiler çerçevesinde şeffaf bir ortamda enine boyuna tartışılarak sonuca bağlansın.
Dahası, böyle bir konuda “yasal düzenleme”ye gerek var mı? Bu işin çözümü yasal düzenleme mi, yoksa ilgililerin bir araya gelip, herkesi tatmin edecek bir formülde mutabakata varması mı?
Peki, bu süreçte çıkarılan bandrol sorunu, risale basımının fiilen engellenmesi ve kurulmak istenen yeni düzenin ilk işareti değilse ne?
Benzer konuda makaleler:
- Risale-i Nur resmîleştirilemez
- Risale-i Nur devletleştirilemez
- Görmez Yeni Asya’ya konuştu: Risale-i Nur ümmetin malıdır
- Diyanet de bandrol bekliyor
- Risale-i Nur basımına korsan madde tuzağı
- Kaç 15 gün daha beklenecek?
- Diyanet, Bediüzzaman’ın eserini basıyor
- Bakanlık nihayet konuştu, ama…
- Risale basımında “organize işler”
- “Risale-i Nur ümmetin malı”
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun