Sanattaki güzellik ve mükemmellik

Cenab-ı Hak tarafından yaratılan tüm sanatlara baktığımız zaman iki önemli vasfın öne çıktığını görürüz: Güzellik ve mükemmellik. Her bir sanat güzel olarak yaratılmış. Gören bir göz bu güzelliği taktir eder. Hatta bu güzelliğe aşk derecesinde tutku ile bağlanır.

Bakınız şu dünya yüzüne. Dağlar, ovalar, denizler, nehirler, bitkiler, kuşlar, hayvanlar ve diğer tüm mahlukat tam bir güzellik içinde. Her şey ya bizzat güzeldir, ya da dolaysıyla güzeldir. Mahlukat bütünlük içinde güzel olur iken, bu bütünlüğü teşkil eden parçalar da bir o kadar güzeldir.

Mesela bir bitkiye ele alalım. Bitkinin dış görünüşü, yaprakları, çiçekleri ve meyveleri ile mükemmel bir güzellik sergiler iken, o bitki içindeki dokular, hücreler, hücreler içinde faaliyet ve haller de bir o kadar güzel ve göz kamaştırıcıdır.

Mesela bir insana bakalım. İnsan dış görünüşü, saçları, siması, gözleri ve vücudu ile çok güzel bir yaratılışa sahip iken, iç dünyasındaki organları ile de başka bir güzelliğe sahiptir. Bir ara bir bilim adamı bağırsakların mikroskop yolu ile çeşitli resimlerini çekmiş ve medyada yayınlamıştı. O bağırsaklardaki sümbülcükler adeta mükemmel bir ormanı andıracak şekilde bir güzelliğe sahipti.

İşte tüm mahlukat da böyledir. Her şey bir ciheti ile güzeldir.

Sanattaki bu güzellik ise bir güzeli tanımlar. Çünkü sanat sanatkarı tanımlayan ve bildiren en önemli bir ayna misalidir. O sanatta doğrudan sanatkarın vasıfları gözükür. İşte tüm mahlukattaki bu güzellik de Cemil olan Allah’ı tanıtır ve bildirir. Cemil ismi adeta bir ismi-i azamdır. Bütün mahlukatın yüzünde parlayan güzellik Cemil isminin yansıması ve tecellisidir.

Aynı Cemil ismi gibi Kamil ismi de adeta bir ism-i azam mertebesindedir. Çünkü bütün mahlukat Cemil ismini gösterdiği gibi, aynı zamanda Kamil ismini de gösterir. Güzel olan her şey tam bir mükemmellik içinde yaratılır. Mükemmellik adeta her sanatın üstünde gözüken en önemli bir sikkedir.

Mükemmelliği bir nebze olsun anlayabilmek için basit bir misal verelim. Bir su’yun yaratılmasına bakalım. Bir su bir hidrojen atomu ile iki oksijen atomundan yaratılır. Buna bir molekül su denir. Peki bir damla suda kaç molekül ve atom vardır dersiniz.

Bilim adamları bunu hesaplamışlar. Bir damla su içinde yaklaşık 5.01 x 10 21 atom var. Bu sayı ne demek biliyor musunuz. 5.01 sayısının arkasına tam 21 adet sıfır ekliyorsunuz. Milyar, milyar, milyar ve belki de daha fazlası bir atom sayısı demek bu. Bu sadece bir damla sudaki atom sayısı. Bir de atom içindeki elektron, nötron, proton ve diğer atom altı parçacıkları da göz önüne aldığınız zaman akıl almaz bir sayı ortaya çıkıyor.

İşte bir damla su gibi, diğer mahlukatı da bir düşünün. İnsan aklı hayretler içinde kalır. Bu kadar mükemmellik karşısında ancak Allahu Ekber diyerek zihninizi teskin edebilirsiniz. Tüm akıllar bir olsalar da tine bu mükemmel yaratılışın zerresini kavrayamaz. Çünkü zerre mahiyetinde olan bir atomun içine girdiğiniz zaman bir okyanus derinliği ile karşı karşıya kalırsınız. O atomun içinde sonsuzluğa açılan öyle bir meydan vardır ki insanlık bu kadar teknolojik gelişmeye rağmen bu meydanın sınırlarını tam olarak keşfedememiş.

Cenab-ı Hak güzellik içinde mükemmel yaratarak mükemmellik içinde sanatındaki güzelliği gösteriyor. Ne mutlu o kişiye ki bu güzellik ve mükemmelliğin sahibini tanır ve ona kul olur. Zira insanda tecelli eden güzellik ve mükemmellik ancak Allah’a kul olmakla görülür ve gösterilir. Aksi taktirde insan bu güzelliği çirkinliğe çevirir ve mükemmelliği ile değersizleştirir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*