“Cüz-ü ihtiyarînin icada kabiliyeti yok. Bir emr-i itibarî hükmünde olan kisbden başka, insanın elinde bir şey bulunmuyor”
Bu ifade 26. Söz olan Kader Risalesinde geçmekte.
Demek ki insanın tercih ve irade yeteneği olan cüz-ü ihtiyari icad yeteneğine sahip değil. Aslında bu ifade irade sahibi olan her mahluk için geçerli. Melekten, hayvanlara, cinlere ve diğer ruhani varlıklara kadar; bitkiler ve diğer çevre mahlukları için de. Yani kainatta Allah’tan başka hiç kimse icad yeteneğine ve fiiline sahip değil.
Bütün işleri yapan Kudret-i İlahi. Her şey O’nun emri ile icad edilmekte ve vücut bulmaktadır. Görünen sebepler birer perde mahiyetindedir. Perde arkasında asıl iş yapan Kudrettir.
Kader Risalesindeki mezkur ifade ise insanların yanlış ve gaflet halinde söyledikleri bazı sözleri ve yanlış sahiplenmeleri düzeltmek içindir.
Çünkü insanlar bazen “ben yaptım, ben ettim, benim malım vs…” sözlerle gaflet halinde Kudret-i İlahiyi unutuyorlar. Kendi yapmış oldukları fiilleri sahiplenmeye kalkışıyorlar. Halbuki insanın elinde sanal bir meyil gücünden başka bir şey yok. Bir şeyi yapmaya niyetlenip meylettiğiniz zaman sizin elinizde sadece meyil ve istek var. O şeyin vücuda gelmesinde hiçbir katkınız yok. Çünkü bütün işleri yapan doğrudan İlahi güç.
Şimdi diyelim ki masanızda bulunan bir bardak içindeki suyu içeceksiniz. Sizin elinizdeki sadece o suyu içmek tercihi veya isteği. Su bardağını almanız, ağzınıza götürmeniz, suyu içmeniz ve suyun vücudunuzda faydalı işler görmesi tamamen Kudrete ait bir olaydır. Çünkü siz bardağı alırken sadece bir bardak almıyorsunuz. Bardakla birlikte vücudunuzdaki trilyonlarca hücre çalışıyor, çevrenizdeki hava, su, ısı, ışık ona göre müspet bir etki yapıyor. Aynı zamanda dünyanın, güneşin, ayın ve diğer yıldızların da bir denge ve uyum içinde olması lazım.
Yani insan kendi vücudu ile birlikte yaşadığı çevre de öyle bir düzen ve intizam içinde olacak ki, siz küçük bir fiil gibi görünen o su bardağını alıp içindeki suyu içesiniz. Tüm bunlar ise insanın yapacağı bir fiil ve faaliyet değil. Kainata, güneşe, dünyaya ve çevresine hükmeden bir Kudretin işidir o fiiller.
Demek irade sahibi her mahlukun elinde sadece isteme, meyletme, tercih etme kabiliyeti vardır. Asla ki icad kabiliyeti yoktur, her iş ilahi bir güç tarafından yerine getirilir. Eğer irade sahibi bir insan ise tercih ettiği işler iyi işler ise Allah onun için iyi ve hayırlı şeyler yaratır ve ona ikram eder. İyilik ve hayırlar bir ikramdır. Çünkü bütün fiiller Allah tarafından yapılır. İyiliklerin yaratılmasında insanın tek katkısı istemek ve arzu etmektir. Husule gelen hayırlar ise Allah’ın ikramıdır.
Ancak insan kötü bir tercih yaparsa yine onu icad eden de Kudrettir. Fakat insan bu kötü amalinden sorumlu olur. Çünkü yaptığı tercih ya kendine, ya diğer insanlara, ya da çevresine zarar vermiştir. Allah’ın de emrine karşı gelmiştir. Çünkü Allah kötülük ve şer işlenmesinden razı değildir. Kötülük ve şer ise mutlaka ki bir şeylere zarar verir. Ya kendine, ya da çevresinden birilerine.
İşte bu nedenle insan kötü ve şer olan tercihlerinden ve o tercihler nedeni ile meydana gelen zararlardan sorumludur. Bu nedenle insan yanlış tercihleri ile insana verilen “Cüz-ü ihtiyarî,” ile “seyyiâta merci olma” konumuna gelir. Evet insan iradesi kötülüklere ve şerlere mercidir. Yani kötülük ve şer insanın yanlış tercihleri sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle insan yapmış olduğu yanlış tercihlerin sorumlusu olur. Zira yanlış tercih yapmayı insan ister. Allah insandan kötü ve yanlış tercih yapmasını istemez.
İşte insan yaptığı kötü tercihler dolaysıyla seyyiata merci olur. Yoksa Allah cüz-ü ihtiyari kabiliyetini kötülük yapsın diye vermemiş insana. Bazılarının “cüz-ü ihtiyari sadece şer için mi var” gibi soruları anlamsız. Zaten cüz-ü ihtiyari bir tercih yeteneği, o da itibari, yani sanal bir şekilde var. harici vücudu yok ki cüz-ü ihtiyarinin şer ve hayır meselesi ona atfedilsin.
Cüz-ü ihtiyari bir seçim yeteneği. İyilikte tercih edilir, kötülük de. Allah ise çevre şartları da uygun ise insanın isteğini yaratır. İyi tercih için iyiyi, kötü tercih için de kötüyü. Sadece insan yaptığı kötü tercihler dolaysıyla sorumludur. Böylece kötülüklere merci, yani kaynaklık ederek yaptığı yanlış tercihin sonuna katlanır.
İşte “Cüz-ü ihtiyarinin icada kabiliyeti yoktur” böylece mühim bir hakikati ifade eder.
Bu nedenle “cüz-ü ihtiyari” kendi başına hiçbir ahlaki değer de icad edemez. Zira hiçbir mahlukun icad kabiliyeti yoktur.
Benzer konuda makaleler:
- Cüz-ü ihtiyari sadece kötülük ve şer için mi var?
- Cüz-ü ihtiyarinin kötülüklere merci olması
- Cüz’i ve külli irade
- Cüz-ü ihtiyari nasıl seyyiata merci olur?
- Sanat ve sanatkar arasındaki kopmaz bağ
- İnsan iradesiyle insandır
- Cüzi iradenin veriliş sırrı ve hikmeti
- Hata yapma özgürlüğü
- Cüz-i ihtiyârî
- Cehennemdeki ziyafet
İlk yorum yapan olun