Sanat ve sanatkar arasında çok sıkı ve koparılamaz bir bağ vardır. Çünkü sanatkarın varlığı, isim ve sıfatları ancak sanatı vesilesi ile doğru bir şekilde anlaşılabilir ve öğrenilebilir. İşte bu nedenle dünyada ve kainatta yaratılan sanat ile onun Yaratıcısı arasında birbirini tanımlayan ayna misali tevhit delilleri yansımaları gören gözler için çok büyük delillerdir.
Kainattaki sanat ile onun Sanatkarı arasındaki bu sıkı bağı doğru bir şekilde anlamak ve kavramak için öncelikle insanlar arasındaki sanat ve sanatkar bağını idrak etmemiz gerekiyor. Zira insan Allah’ın halifesi olması nedeni ile Yaratıcının kainat ölçeğinde yapmış olduğu azim fiilleri kendi küçük dar dairesinde yapma yeteneği ile donatılmıştır. Bu nedenle Allah’ın varlığı ile sanatı arasındaki bağı doğru bir şekilde anlamak için insanlar ile onların yaptığı sanat arasındaki ilişkiyi tanımamız lazım.
Şöyle ki:
Bir otomobil mühendisini tanıtır
Şimdi bir otomobil nazara alıyoruz. En son teknoloji ile donatılmış, çok güçlü bir motora sahip bir Mersedes otomobilin gözümüz önünde olduğunu farz ediyoruz.
Öncelikle bu otomobile yüzeysel olarak bir göz gezdirdiğimizde ortada çok güzel ve kullanışlı ve çok faydalı bir sanat eseri görürüz. Bu noktada ilk olarak aklımıza gelen şey bu harika otomobilin mutlaka ki bir mühendis tarafından yapıldığıdır. Yani bu otomobilin kesin olarak bir yapıcısı ve sanatkarı ve mühendisi vardır. Bu olmazsa olmaz ve çok kesin ve reddedilemez bir mantık kuralıdır.
Şayet siz bu otomobilin öylesine tesadüfen var olduğunu iddia ederseniz bütün akıl sahiplerini kendinize güldürür ve akıl dışı bir iddia ile rezil ve kepaze olursunuz. İşte bu nedenle insanların sanatı hakkında hiçbir şekilde, “bu da tesadüfen olmuş” gibi bir söz duyamazsınız, zaten şimdiye dek böyle bir iddia da yok. En küçük bir toplu iğneden tutun da büyük yapılara, uçaklara, otomobillere ve insanların kullandığı tüm eşyalara kadar her bir sanatın mutlaka ki bir yapıcısı ve sanatkarı vardır. Yani “fiil failsiz olmaz.”
Sanat ile sanatkar arasındaki bu temel bağı izah ettikten sonra sanat üzerinden sanatkarı tanımaya başlayabiliriz. Zira sanat doğrudan sanatkarın hal, sıfat ve isimlerini bize tanıtır.
Mühendisin yeteneği sanatında gözükür
Şimdi otomobile geri dönelim:
O harika otomobilin bir mühendis tarafından yapıldığını kesin olarak kabul ettikten sonra, mühendisin kabiliyetini ve özelliklerini tanımaya başlayalım. Biz o otomobile bakarak en öncelikli olarak mühendisin çok yüksek bir bilgiye sahip olduğunu anlıyoruz. Çünkü sanattaki incelikler ve güzellikler doğrudan o derin ilme işaret ediyor. Bilgi ve ilim olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Ardından o mühendisin nafiz bir güce ve kudrete sahip olduğunu anlıyoruz. Güç olmadan hiçbir şeyi vücuda getiremezsiniz.
Bilgi ve güç bir araya gelince sanat meydana gelecektir. Ancak bu sanatın istenilen şekilde meydana gelebilmesi için bir tercih yapılmalı. Yani hangi şey nereye yerleşecek ve bu otomobil nasıl bir şekil alacak gibi bir çok tercihler yapılmalı. İşte burada da tercih kabiliyeti, yani irade sıfatı devreye giriyor. Demek ki, o mühendiste bir sanat meydana getirmek için ilim, kudret ve irade gibi temel sıfatların bulunması gerekiyor. Yani sanat bu sıfatların varlığını zorunlu kılıyor.
Elbette ki, bu sıfat sahibi olan mühendis görerek, bilerek yapacak. Yaptığı otomobilin modern donanımlarının verdiği sesi işitecek ve o donanımlara emirler vererek konuşacak. Tabi ki bu kadar harika sıfatlara sahip olan mühendis hayat sahibi olacak. İşte size otomobil gibi bir sanatın nasıl da sanatkarı tanımladığının kısa ve net bir özeti.
Bundan sonra o otomobil kendindeki bazı özellikler ile yine sanatkarını tanıtmaya devam eder. O otomobil kullanım amacı ve hedefi ile o sanatın hikmetine, süslemeleri ile sanatkarın tezyin yeteneğine, çevre şartlarına uyum ile geniş bir fenni kabiliyete, o hareket edebilmesi için ihtiyaçlarını karşılama ile rezzakiyetine vs gibi mühendisin daha bir çok kabiliyet ve yeteneğini işaret eder ve akıl sahiplerine bildirir.
Kainattaki sanatın da bir Sanatkarı vardır
İşte dünyada ve kainatta yaratılan sanat ile onların yaratıcısı olan Allah arasında da böyle çok sıkı bir bağ mevcuttur. Zira yaratılmış olan her bir sanat doğrudan yaratıcısını ve yapıcısını tanımlar. Sanat varsa muhakkak ki bir sanatkar vardır. Kainattaki tüm sanatların yaratıcısı ise Allah’tır. Bu kesin ve inkar edilemez bir mantık kuralıdır. Aksini iddia edenler mantık ve akıl sınırları içinden çıkarak kendilerini şuurlu mahlukat önünde rezil ve rüsva ederler.
Madem sanat var ve yaratıcısı da Allah’tır, öyle ise yine sanat üzerinden hareket ederek Yaratıcıyı tanımaya başlayabiliriz. Şimdi sanatlara baktığımız zaman en öncelikle önümüze çıkan ilimdir. Çünkü ilim ve bilgi olmadan hiçbir şey olmaz. Ardından bu ilmin gün yüzüne çıkması için kudret ve güç gerekir. Elbette ki bu ilim ve güç bir irade ve tercih dairesinde hikmetle çalışır.
Kainattaki sanat da Allahın isim ve sıfatlarını bildirir
Demek ki sanat üzerinde görünen üç sıfat ilim, kudret ve iradedir. Elbette ki bir sanat bilerek, görerek yapılır. Sanatın sesleri işitilir ve isteklerine cevap verilir. Tabi ki tüm bunları yapanın hayat sahibi olması gerekir. İşte böylece en küçük bir sanat üzerinde dahi İlim, Kudret, İrade, kelam, yani konuşma, Basar, yani görme, Semi, yani duyma ve Hayat gibi yedi sıfat açık ve net bir şekilde gözükür.
Elbette ki bir sanat üzerinde yapılış hedef ve maksat gibi hikmet, güzelce süslenmesi gibi cemal ve tezyin, ihtiyaçlarını karşılama gibi rızk, çevre şartlarından koruma gibi hafiz vs. isimleri ve daha bir çok isim ve sıfat kendini gösterir. Bakmak isteyen gözler bunları açık ve net bir şekilde görebilir. Diğerlerini ise zihinlere havale ediyoruz.
İşte ey insan!..
Sen de bir sanatsın ve doğrudan seni Yaratan sanatkarı bildirir ve gösterirsin.
Öyle ise Sanatkarını tanı ve bil ki iki cihanda mutlu ve huzurlu olasın.
Benzer konuda makaleler:
- İman bir nurdur
- Kainatın DNA’sı ve Genetiği
- Sanattaki güzellik ve mükemmellik
- İnsan-kâinat-gayb arasındaki bağlar
- Kadere imanın anlatılması
- Yazılım mühendisliği ve yaratılış
- Bir elmayı yiyen ve “Elhamdülillah!” diyen adam…
- Kur’ân her asra hitap ediyor
- Sanat gençlere ‘pozitif etki’ yapıyor
- İman esasları bir bütündür
1 Geri Dönüşüm