Dünya Selamı Yayma Platformu

Medyada her gün yer alan bunca flu, bunca insan ruhunu karartan haberlerin arasında şu güzel habere sevindik: “Selamı yayma girişimini güçlendirmek için İstanbul’da ‘Dünya Selamı Yayma Platformu’ kuruldu.” (Yeni Asya, 3 Ağustos 2023)

Bizim gibi, bu habere, bunca karî de sevindi.

Sözümüzün burasında, müteşebbis zâtların hepsini; hususan, böylesi bir hayr-ı azim teşebbüsün Türkiye ayağında görev üstlenen Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım Beyi canıgönülden tebrik ederiz. Cenab-ı Hak niyetlerini makbul, emeklerini semeredâr eylesin.

Dünyada deforme olan ahlâkî yapının ardından, Âlem-i İslâm mabeyninde da, selâm konusunda bir inkıtâ, bir ilgisizlik yaşanıyor olmalı ki, böyle bir platformun varlığına ihtiyaç duyuldu.

Esasen selâmı yaymak, organize teşebbüsler kadar, mü’min olan her bir ferdin en önemli görevi.

Bir defa, “Selâm”, Cenab-ı Hakkın güzel isimlerinden biri. Bunun yanında, Müslüman’ın birbirine en gönülden duası.

Bakar mısınız; bu maksatla düzenlenen sempozyumda Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım, “Selâmı yayma fikrini yaygınlaştırmanın acil bir ihtiyaç olduğunu gördük ve (İslâm âleminden) ilgili kardeşlerimizle oturup, platformu başlatmak için inisiyatif aldık” diyor.

Dejenerasyonun geldiği seviye vehamet derecesinde olmalı ki, İslâm Âleminde bu konu, aciliyet kesb etmiş!

Hâl böyle olunca, öncelikle selâmı her yönüyle anlamak;  herkese de, anlatmak mecburiyetimiz var.

Malûmunuz olduğu vechile, kişinin kişiye selâm vermesinin hükmü; yani, Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan selâmı vermek sünnet, almak ise farzdır.

El kol, baş göz hareketiyle; alakasız lâflarla ne selâm ne de selâmlaşma olur. Çünkü selâm, ve selâmlaşmak sıradan bir iş değil.

“Sebep olan yapan gibidir” kaidesince, selâm veren kimse alanın da sevabına ortak olur. Çünkü onun selâm almasına ve sevap kazanmasına sebep olan kimse, selâmı verendir. Bu bakımdan selâm vermek, selâm almaktan daha faziletli olabilir.

Selâm, karşılaşan iki Müslüman’ın birbirine yaptıkları mütekâbil duadır.

Selâm veren (mealen), “Allah’ın selâmı üzerinize olsun” der. Selâmı alan da, “Allah’ın selâmı ve rahmeti sizin üzerinize (de) olsun” diyerek, selâm verene bilmukabele dua eder.

Bir anekdot:

Evimizde evlat ıyal var iken, sabahları erken saatte, ekmek almak üzere evden çıkıyor ve yol boyunca karşılaştığım kimselere istisnasız, “Selâmün aleyküm” diyordum. Bu hâl devamlılık arz edince, bazı kimselerle ünsiyet oluştu. Karşılaştığımız zaman bu kimselerden bazıları, benden önce selâm veriyor, ben de tebessülme; “Ve aleyküm selâm” diyordum.

Demek ki faydalı şeyler, güzel davranışlar, sirâyet edici olabiliyor.

Selâmın doğru alınıp verilmesini önemsediğimiz içindir ki, 2020’de şiir diliyle keleme aldığımız bir mesajımızı, matbaacı olan büyük oğlum Fatih, Kanvas Tablo yaparak, çalışma odamın duvarına astı.

Gönül ister ve dileriz ki bu mana, duvarlara da asılsın; ama daha önemlisi, zihinlere kazınsın!

Biz, meselenin ayrıntılarını ve ilmî derinliğini, işin ehline tevdî edip; o dörtlükle son noktayı koyalım:

SELÂM

Esmâsından bir isimdir, Rabbimizin, es-Selâm

Selâm, işaretle olmaz; dilden çıkmalı, kelâm

Vermek sünnet, almaksa, farz; ol selâmı, mü’mine

Birbirine bir duadır, selâm vermek; vesselâm.

ARA

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*