Hayatı evetlerimiz kadar hayırlarımızla da devam ettirmeyi bilmeliyiz. Hani meşhur ‘’toz pembe’’ tarifiyle her rüzgârda rengi değişen, her musîbette dağılan, her ikram ve ihsandan eğilip bükülen bir hayattan ziyade, istikrarlı ve düzenli bir hayat, hayatta hedefimiz olabilmelidir.
Her işe bir kulp takıp, herşeye bir bahane bularak, başkalarının üzerine yapılacak hayırlı iş ve hizmetleri havale ederek, topyekûn bütün istek ve arzularımızın tepki ve etkilerinin mesuliyetlerinden kurtulamayız. Aksine daha ağır ve daha çok büyük mesuliyetlere kucak açar ve mesul oluruz.
Bu konuda çözüm, çare ve tedavi yapılacak işlere aday olmaktan geçer. Kendimizin kabiliyetlerine uygun faaliyetleri arayıp, bulup onlara talip olabilmeliyiz. Sözün kısası sorumlulukların, taşın altına elimizi koyabilmenin isteklisi, gönüllüsü olmalıyız.
Yemeyi içmeyi, malı mülkü, evlâd ü iyali ve hayatın rahatını her konuda arzulayıp, istediğimiz kadar bizleri iki cihan saadetiyle saadetlendirecek ve onlara kavuşturacak büyük hedeflerimiz de olmalı… Boş işlerin ve boş kişilerin fikirleri ve düşünceleri bizleri oyalamamalıdır… “Allah’ın (cc) muradı nedir, Resulullah’ın (asm) bizden bekledikleri nedir?” gibi âlî, yüksek gaye ve hedeflerin sual ve cevapları bizleri maddî manevî meşgul etmelidir… Kısacık dünya hayatımızda ideallerden, ulaşılacak dev gibi hedeflerden bahsettiğimiz gibi…
Sevmediğimiz, hoşlanmadığımız işler gibi, içi boş lâflarla tembelliğimizi kolkola girdirerek, hem dünyada, hem ukbada başımıza onarılmayacak işlerin açılmasına izin vememeliyiz. O zaman önümüzdeki zorlu hizmet yolunda çalışmaktan, okumaktan ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyeyi anlayarak yapmaktan başka bir meşguliyet ve iş görünmüyor.
Başarılı olmanın, muvaffak olmanın hizmet noktasından önemli bir yoluda zihnimizi hizmetle alâkalı olan her faaliyet ve iş için olumlu, müsbet ve güzel emirlerle meşgul etmektir. Müsbet hareket eden adam menfiye ve tembelliğe biraz zor zaman ayırır, bunu aklımızdan çıkarmamalıyız…
Affedici olmak güzel, ama bu başkalarına olmalı, asla nefsimizin hataları, kusurları, isyanları, itaatsizlikleri ve tembellikleri noktasından olmamalıdır. Tefekkür ve düşünce dünyamız daima iyi, güzel ve müsbet emirleri yapmak noktalarından eğitimli ve dolu olmalıdır.
Kulluğumuz bizim ayinemiz olacak şekilde bir bakış açısıyla iman ve Kur’ân hizmetlerinde performanslar sergileyebilmeliyiz. Dünya hatta ahiret hesabına Allah’ın (cc) rızası yolunda olmayan her türlü yaptığımız işler bizim performansımızı menfi olarak etkileyecektir.
Her halde bize Kur’ân yolunda, hizmetin selâmeti ve sahiplenilmesi noktalarında zihnimize patron olmak, daima müsbet yaptırım ve yatırımlar için onun emredicisi olmaktan başka bir yol gözükmemektedir. Hep dünya adına bütün efradıyla zihnimizi meşgul ettiğimiz ve emirler yağdırdığımız kadar, hiç olmazsa bunu yapabilmeliyiz.
Mevcut olan İlâhî emirlerin yanına aklı meşgul edecek başka emirler icad edip, koymadan yalın olarak onları uygulamak bizim için çok önemli bir iradi hüküm ve emir olmalıdır…
Bu konuda çözüm, çare ve tedavi yapılacak işlere aday olmaktan geçer. Kendimizin kabiliyetlerine uygun faaliyetleri arayıp, bulup onlara talip olabilmeliyiz. Sözün kısası sorumlulukların, taşın altına elimizi koyabilmenin isteklisi, gönüllüsü olmalıyız.
Yemeyi içmeyi, malı mülkü, evlâd ü iyali ve hayatın rahatını her konuda arzulayıp, istediğimiz kadar bizleri iki cihan saadetiyle saadetlendirecek ve onlara kavuşturacak büyük hedeflerimiz de olmalı… Boş işlerin ve boş kişilerin fikirleri ve düşünceleri bizleri oyalamamalıdır… “Allah’ın (cc) muradı nedir, Resulullah’ın (asm) bizden bekledikleri nedir?” gibi âlî, yüksek gaye ve hedeflerin sual ve cevapları bizleri maddî manevî meşgul etmelidir… Kısacık dünya hayatımızda ideallerden, ulaşılacak dev gibi hedeflerden bahsettiğimiz gibi…
Sevmediğimiz, hoşlanmadığımız işler gibi, içi boş lâflarla tembelliğimizi kolkola girdirerek, hem dünyada, hem ukbada başımıza onarılmayacak işlerin açılmasına izin vememeliyiz. O zaman önümüzdeki zorlu hizmet yolunda çalışmaktan, okumaktan ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyeyi anlayarak yapmaktan başka bir meşguliyet ve iş görünmüyor.
Başarılı olmanın, muvaffak olmanın hizmet noktasından önemli bir yoluda zihnimizi hizmetle alâkalı olan her faaliyet ve iş için olumlu, müsbet ve güzel emirlerle meşgul etmektir. Müsbet hareket eden adam menfiye ve tembelliğe biraz zor zaman ayırır, bunu aklımızdan çıkarmamalıyız…
Affedici olmak güzel, ama bu başkalarına olmalı, asla nefsimizin hataları, kusurları, isyanları, itaatsizlikleri ve tembellikleri noktasından olmamalıdır. Tefekkür ve düşünce dünyamız daima iyi, güzel ve müsbet emirleri yapmak noktalarından eğitimli ve dolu olmalıdır.
Kulluğumuz bizim ayinemiz olacak şekilde bir bakış açısıyla iman ve Kur’ân hizmetlerinde performanslar sergileyebilmeliyiz. Dünya hatta ahiret hesabına Allah’ın (cc) rızası yolunda olmayan her türlü yaptığımız işler bizim performansımızı menfi olarak etkileyecektir.
Her halde bize Kur’ân yolunda, hizmetin selâmeti ve sahiplenilmesi noktalarında zihnimize patron olmak, daima müsbet yaptırım ve yatırımlar için onun emredicisi olmaktan başka bir yol gözükmemektedir. Hep dünya adına bütün efradıyla zihnimizi meşgul ettiğimiz ve emirler yağdırdığımız kadar, hiç olmazsa bunu yapabilmeliyiz.
Mevcut olan İlâhî emirlerin yanına aklı meşgul edecek başka emirler icad edip, koymadan yalın olarak onları uygulamak bizim için çok önemli bir iradi hüküm ve emir olmalıdır…
Benzer konuda makaleler:
- Gelelim yaptığımız ve yapacağımız işlere
- Gelelim yaptığımız ve yapacağımız işlere…
- Hükümlü değil hükmedici olmak
- Nasıl bir bakış açısı
- En büyük ders, en büyük tokat
- Niyetimiz gerçekten hizmet olmalı
- Müsbet düşüncenin gücüne inanmalıyız
- Okumalarda dürüstlük!..
- Müsbet hareket ve daireleri
- Ümidimiz ve çalışmalarımız
İlk yorum yapan olun