Said Nursi’ye büyük teveccüh ve H. Basri Çantay

Yakın zamana kadar, ona muhalefet eden, kıskançlık gösteren vs. sebeplerle mesafeli duranlar vardı. Aslında o büyük üstad, bütün Müslümanlara kucağını açmıştı. Ve bütün Müslümanları (herhangi bir tarikat veya cemaat ayırımı yapmadan) müdafaa ve muhafaza ediyordu. Hattâ siyâsi olarak yanlış yolda gidip, “dini siyasete âlet edenlere” bile, “siyâsi olarak, farklı düşünsek de, onlar bizim din kardeşlerimiz” diyordu.

Son zamanlarda, dikkat ediyorsanız, asrımızın, bu büyük; müceddidi, âlimi, Kur’an müfessiri, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine, her cihetten bir teveccüh var. Bazı tarikat ve cemaatlerin ileri gelenleri, üstadı yeni, yeni tanıdıkça, hakkı teslim edip, hakikati söylüyorlar. Yakın zamanda, bunların bir kaçını görmüşsünüzdür. Bunlar, bize de gönderildi ve bu hakperestliklerine memnun olduk.

Daha evvel yazdığımız (https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/ne-olurdu-onu-bir-islam-alimi-olarak-gorseydiniz_515070) bu makalemizin içinde, şöyle söylemiştik: “O, İslâm’ın bütün prensip ve usûllerini biliyor, yaşadığı devirlerdeki her türlü siyâsî, içtimaî hareketlere, ayak oyunlarına karşı, Müslümanlara, şahane prensip ve yollar gösterip, onları fitnenin, ocağına ve kucağına düşmekten kurtarıyordu.

Deccallere, şeddadlara karşı, çok kimsenin susup, biat ettiği zamanda O, kahramancasına, mücahede ve mücadele ediyordu. Eğer, bütün Müslümanlar, dindar şahıslar, onun yanında olup, sözlerini dinleyip, onu, siyasetlerine muhalif bir muarız gibi görmeyip, bir İslâm âlimi olarak görselerdi, kıskançlık ve hased etmeyip, yanında olsalardı, şimdiye kadar, belki de burca, sancak dikilmişti bile…” Aslında, üstadın büyük âlim olduğunu biliyorlar da işte… Ah o nefis, enâniyet (hele de ilmî kısmı), çirkin ve şeytan siyâset, ile rüçhâniyetin kötü kullanılması yok mu?..

Bunları, bugün vefat sene-i devriyesi olan, Süfyana karşı direnemeyen ve ilk meâli yazan, Balıkesirli Hasan Basri Çantay’dan dolayı hatırladık. Mubarek zat işte, yaptıklarından pişmanlığını da, Balıkesir’de, sağlığında kendisini ziyaret eden, birkaç Nur talebesine söylüyor. 13 Nisan 2014 tarihinde, kendisiyle röportaj yaptığımız, Risâle-i Nurları, Balıkesir’deki Enver Tezer ağabey vasıtasıyla tanıyan, Fikret Kadıkıran’ın hatıralarından okuyalım: <<………Ondan sonra Enver Ağabey bir gün, “gel sizi bir yere götüreceğiz. Bu akşam mühim bir adam var, onu ziyaret edeceğiz.” dedi. Beraberimizde; İbrahim Okur ve İbrahim İşcan ağabeyler de vardı. Onlarla tanıştırdılar. O akşam işte nerede olduğunu bilemediğim, her halde şeyde galiba, Hasan Basri Çantay Mahallesi, Havacılar Hava Meydanına yakın bir yerde eve gittik. 92 yaşlarında bir pirî fânî bizi kapıda karşıladı. Dediler;” işte bu büyük bir âlim, Hasan Basri Çantay’dır. Âlim, ama tam âlim. Duvarlar kitaptan gözükmüyor. İçimden, ‘hakikaten bu büyük bir âlimmiş’ diye geçirdim. Ona Bediüzzaman’ı sorunca, “estağfirullah, Bediüzzaman kim, biz kim? onun ilmi, onunkisi Vehbi, bizimki kesbi o dipten kaynıyor.” Filan dedi. Öyle mübarekti ki, Allah rahmet eylesin, elini salladı. Şöyle iki parmağını başparmağıyla, orta parmağını yan yana getirdi. Dedi, ”ilim iki türlüdür. Biri kesbi, biri Vehbi’dir. Biz onun gibi olamayız.” Ondan sonra, “Yüz senede bir, beş yüz senede bir, bin senede bir, öyle adamlar gelir. Biz hepimiz M. Kemal’in karşısında eğildik. O dimdik ayakta durdu. Bana, Balıkesir’de arazi verdi, Hasan Basri Çantay Mahallesi yaptık. Rıfat Börekçi ’ye Ankara Dikmende araziler verdi. Bediüzzaman onun hiçbir şeyini kabul etmedi. M. Kemal’in karşısında biz mağlûp olduk. O ayakta kaldı.” dedi. Ve Mehmed Âkif Ersoy’la olan arkadaşlığını anlattı. Üstad ’ın orada konuştuğunu anlattı. Mustafa Sabri Efendi’den bahsetti, İsmail Hakkı İzmirli ’den bahsettiler. İsmail Hakkı’nın Bediüzzaman’ı tenkit ettiğini söylediler. O da dedi ki, “sen onun yazdığını anlayamazsın. Onun gibi yazmayı bırak, Onun yazdıklarını da okuyup anlamazsın” dedim. Onun için Bediüzzaman çok muazzam bir insandı.” dedi.

Evet, başta da dediğimiz gibi, o zatlar, üstadın yanında durup, onunla beraber hareket etseydiler, vaziyetler, daha değişik olurdu.

Biz yine de, bu vefat gününde, merdane bir şekilde hatalarını söyleyip, üstadın, gerçek mahiyetini ifade eden, Hasan Basri Çantay’a, Allah’ tan rahmet diliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*