İskenderun, Dörtyol, Reyhanlı, Hatay hattı…

Bu nurcular, enteresan insanlar vesselâm. Hani, Üstadları Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinden öğrendikleri birçok şeyi gerçekleştirmede üstlerine yoktur maşaallah.

Bundan birkaç sene önce, Ali Vapurlu telefon ederek, Bursa’ya bir hemşehrisinin geleceğini, nurları daha yeni tanıdığını bildirip, sahip olmamızı, ilgilenmemizi istemişti. Allah’a şükür bunlar bizim işimizdi zaten. Müfritane irtibata sebeb olan her türlü hizmete, elimizden geldiği kadar icabet ediyorduk. Ünal kardeşi telefonla aradım, konuştuk, tanıştık. “Abi, ben de sizi arayacaktım. Ali abi bana, Bursa’da sen Osman Zengin’i bul tamam dedi. Ben sizi arayamadan siz beni aradınız” demişti.

Birkaç gün sonra çalıştığı iş yerine gittim. Mahallemize taşınması da tabii, irtibatımız için ayrı bir avantaj oldu. Aynı işyerinde çalışan bir arkadaşımızla da Ünal’ı tanıştırıp, münasebet peyda etmesini sağladık. Ünal kardeş, hem gazetemize abone olmuş, hem de derslere devam edip, hizmetlerimize müteallik ne olursa, bizim çağırdığımız her yere hemen hemen gelmiştir. Özellikle mahalle derslerimizi çok iyi ve dikkatlice takib eder, bazen anlayamadığı yerleri sorardı. İşte bu minval üzere devam ederken, Ünal kardeşimizin askerliği geldi çattı. Hatay’a gidecekti. Hemen Dörtyol’daki sevgili kardeşim, hizmetlerimizin sağlam müdavimi, Yeni Asya gazetemizin temsilcisi Hüseyin Şeker’i arayarak, Hatay’dan isim ve telefon istedim. Hasan Alkan ve Receb Bayraktaroğlu hocalarımızın telefonunu verdi. Onları aradım konuştum.

Sağ olsun o ağabeylerimiz, Ünal kardeşle hemen irtibat sağlayıp buluşmuş, sonra da misafir ederek, birliğine de götürmüşler. İşte bunlar ona çok tesir etmiş. Daha sonra yemin merasiminde, Hatay’a gelen anne-babasına da ağabeylerimiz sahip olup, evlerinde misafir edince, anne-babası şaşırmış. ”oğlum, bu nasıl iş ya! Bizi hiç tanımayan insanlar, evlerinde yatırıp misafir ediyorlar” deyince Ünal da “işte anne, bunlar nurculardır” demiş.

Tabii biz Hatay’daki ağabeylerimizle konuşurken, Hasan hocamız bizi yazılarımızdan tanıdığını, devamlı okuduğunu ifade ederek, Hatay’a davet etti. Biz de, ”inşallah bir gün geliriz ağabey” dedik. İşte nasib olunca oluyor. Geçenlerde, o daveti de dikkate alarak birden, Hatay’a gitme durumumuz hâsıl olup, onlara da haber ettik. Çok sevindiler. Cuma akşamı Hatay havaalanına gelip, Pazartesi sabahı tekrar döneceğimizi bildirince, “o zaman Cuma akşamı İskenderun’un sohbet günü. O akşam, İskenderun’daki arkadaşlarla beraber olursunuz, Cumartesi de Hatay’ın günü. O akşam da inşallah burada, bir arada oluruz” dedi. Hatay eski milletvekilimiz Nureddin Tokdemir ağabeyimizi aradım ve biraz latife yollu ”ağabey, Allah bilir, sen çoktandır sıla-i rahim yapmıyorsundur” dedim. “evet” dedi. “Haydi, o zaman Hatay’a gidiyoruz sen de gel beraber gidelim” dedim. Teklife sevindi ama bazı işlerinden dolayı gelemeyeceğini bildirdi. Hatay’a selam söyledi.

Cuma öğleden sonra İstanbul Kurtköy havaalanından uçağa binip, akşam Hatay’a indik. Orada bizi, İskenderun’dan Bestami Çelebi kardeşimiz, oğlu Süleyman ile birlikte karşıladı ve hemen İskenderun’a vâsıl olduk.  Hemen ders salonuna geçerek, asrımızın en büyük tefsiri risale-i nurlardan okuyarak, beraberce istifade ettik. Pürdikkat dinleyen cevval bir cemaatimiz vardı. Üstelik Dörtyol’dan da, Hüseyin Şeker ve arkadaşları da gelmişlerdi Çay arasında tanışma yaptık. Eskiden tanıdığımız bazı arkadaşlarımızı gördük. Onlarla eskileri, eski hatıraları, tanıdık ortak dostları konuştuk. Yani sabaha kadar okusak, yılmadan dinleyen, müdakkik bir cemaat gördük. Tabii, çok yerde yaptığımız gibi orada da Yeni Asya gazetemiz ile alâkalı tahşidatta bulunduk. alıp okumanın ehemmiyetinden bahsettik Ertesi gün sabah Dörtyol’a gidip, Ünal kardeşimizi yerinde ziyaret etmeyi plânladık. Bestami kardeşimizin hem mihmandarlığı, hem misafirperverliği ile o geceyi geçirdik.

Öğleye doğru Bestami kardeşimizle (doğu ve güneydoğu bölgelerimizde, o bölgede medfun büyük zatların isimleri, çocuklara çok verilir. Dörtyol’da da Bayezid-i Bestami Hazretleri medfunmuş Ondan dolayı Bestami kardeşimizin ismi verilmiş) beraber Dörtyol’a gittik. Yolda Hüseyin Şeker ile konuşup, anlaştık. Dörtyol girişindeki birliğinde Ünal kardeşimizi bulup ziyaret ettik. Tabii benim geleceğimi hiç tahmin etmiyordu ve görünce şaşırdı. Yanına asker arkadaşları da geldi. Hep beraber güzelce sohbet yaptık. Yine orada da, cemaatimizin ona karşı gösterdiği teveccühten sitayişle bahsetti. sonra, oradan ayrıldık. Tekrar İskenderun’a doğru yola çıktık. Oradan da Hatay’a gidecektik. İskenderun’a yaklaştığımız bir yerde, Bestami kardeş arabayı yavaşlatarak, “ağabey, şurada Yunus (as) ın denizden karaya çıktığı yer var” dedi. Bilmiyorduk tabii. Duyunca sevindik ve orayı da gördük. İkindi namazını kılarak, Hatay’a doğru yola koyulduk. Akşamüzeri Hatay terminaline indik. Tabii Hatay’ı şöyle bir temaşa ederek şehre girdik. Yaklaşık kırk sene kadar önce, Urfa mevlidine giderken bir defa daha gelmiştik Hatay’a. Epey değişmiş gördük. Terminalde bizi, Hatay’ın fedakâr hizmet erlerinden;  Hasan Alkan ve Receb Bayraktaroğlu hocalarımız karşıladılar. Maşaallah 65 yaşına gelmiş bu delikanlı ağabeylerimiz bize tam bir mihmandarlık ve misafirperverlik yaptı. Yine orada da, akşam arkadaşlarımızla buluştuk. Çok güzel bir ders okunmasından sonra, gece, arkadaşlarımız sağ olsun, hepsi bizi misafir etmek istediler. Ama biz, Bursa mezunu Mehmed Yüzer kardeşimizin misafiri olduk.

Ertesi sabah Mehmed kardeşimizin evindeki kahvaltıya Hasan ve Receb hocalarımız da geldiler. Oradan kalkıp, Hatay’ın ( biz Hatay diyoruz ama onlar, şehir içine “Antakya” diyorlar.) sembolü olmuş, Yasin suresinde bahsi geçen Habib-i Neccar Hazretlerinin camiisinde öğle namazını kıldık. Türbelerini ziyaret edip, dua ettik. Oradan Hasan ve Receb hocalarımızla beraber Nureddin Tokdemir ağabeyimizin kazası Reyhanlı’ya doğru hareket ettik. Yolda, Suriye sınırını gösterdiler. İç içe bir durum vardı. Güzel bir göletin yanında durup, manzarayı seyrettik. Tam biz oradayken, iki defa bomba sesi duyduk. Mihmandarlarımız daha önce konuşmuşlar, bizi Nureddin ağabeyimizin kardeşi ve Nureddin ağabeyin tabiriyle bir filozof gibi olan İsmet Beyin evine gittik. Reyhanlı’nın içinde, bize Suriyelileri gösterdiler. Eve geldiğimizde bizi İsmet Tokdemir ve yenge hanım kapıda karşıladılar. Eve girip, sohbete başlayınca İsmet bey bize,” ben sizi tebrik ediyorum. Ben bu davaya dost bir insanım. Ama sizin, yani Yeni Asya gazetesi ve cemaatinizin dik duruşu ve bugüne kadar hiç yanlış yapmayışınızı tebrik ediyorum. Her hadise sizi haklı çıkardı (son hadiseleri de kastederek) Onun için Yeni Asya şimdiye kadar ne söylediyse doğru söylemiş, haklı çıkmıştır” dedi.   Tabii bunlar bize hem davamız açısından sevinç, hem de şevk oldu. içimizden “haza min fadli Rabbi” dedik. İkindi namazlarını orada kılıp, diğer arkadaşlarımızdan dördünün de ismi Mehmed olan arkadaşlarımızı, diş hekimi Mehmed Yüzer kardeşimizin Pazar günü bizim için açtığı muayenehanesinde buluştuk. Mehmed kardeşi tabii görünce tanıdım. 35 küsur sene önce Ankara’da Hacettepe diş hekimliği fakültesinde okumuş bir kardeşimizdi. Orada da çok güzel sohbet yaptık. Meğer onun muayenesinin hemen karşısı, geçtiğimiz aylarda Reyhanlı’da yapılan bombalı sabotajın yapıldığı yermiş. 50 kişiye yakın bir zayiatın olduğu o hadisede, Mehmed kardeş koltuğunda oturuyormuş. Hemen hemen bütün Reyhanlıdaki binaların camlarının kırıldığı o anda, Mehmed kardeşin yüzü cama doğru olsaymış onun da yaralanma durumu hâsıl olabilirmişti. Koltuğunun arkası bayağı zayiat görmüş onu gösterdi bize. İsmet bey orada da Yeni Asya ile alâkalı sitayişkâr şeyleri tekrarladı. Biz de yine orada tahşidat yaptık. Orada da kardeşlerimizle hemhal olduktan sonra, Hatay’a döndük. Akşam Receb hocamızın evinde arkadaşlarla bir araya geldik. Tabii orada bir sürpriz oldu. 35 senedir görmediğim üniversiteden sıra arkadaşım Ali Galip Kara ile buluştuk. Ertesi sabah kalkarak Bursa’ya müteveccihen yola koyulurken, hizmetlerimize müteallik yaptığımız bir seyahatin daha sonuna gelerek ikâmetgâhımıza dönmüş olduk elhamdulillah.  

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*