Bâtılı tasvir sâfi zihinleri elbette bozar. Hamiyetperverleri paniğe ve saldırgan dinsizliği atağa sevk edecek bilgilendirmenin de bize faydası olmaz. Fakat günümüz Türkiye’sinde ruh sağlıkları bozulmasın diye TV’lerin anahaber saatlerini seyretmeyen insanların sayısı az değil. Hatta felâket ve çürüme haberleriyle ruha gelen darbe ve baskıların uzvî hastalıkları tetiklediğini iyi bilen Müslümanların bir kısmı, moral bozucu renkli renksiz gazete ve mecmualara bakmaktan da imtina ediyorlar. İnsanî değerleri düzleyerek haber yapan ekran ve gazeteleri rahatça izleyebilmek için vicdandan, insanî hislerden, iffet ve ahlâktan gelen itirazları kulak ardı edip sesleri susturmak gerekiyor. Yerlerde çiğnenen insanlığın iffet ve değerlerine bigâne kalarak “sağlıklı yaşamak” mümkün olmuyor.
Güzel ve hayırlı işlerin zincirlerle bağlı ve şerlerin kapılarının sonuna kadar açık bırakıldığını mutlaka sizler de görüyorsunuzdur. İnsanlık tarihinde, Allah korusun, büyük gazapları celb eden bunca fiillerin işlenmesine seyirci kalan ve bazen de o işleri kolaylaştıran idarecilerin bulunduğu bir Türkiye’de “emniyet bozgunu” yaşıyoruz. Milletin beden, ruh ve içtimaî sağlıklarıyla vazifeli kadrolara duyulan güvenin, inkisarlarla cemiyeti terk etmeye başlaması, yeni bunalım ve felâketleri tedai ettiriyor.
“Bekçi” ve “yasak” kelimelerinin hiç de sevimli olmadığını biz de biliyoruz. Fakat global eşkiyaca garat edilen fukara milletin zarurî serveti, ayaklar altında çiğnenen iffeti, Ergenekoncularca tahkir edilen izzeti ve her gün yeni bir felâket haberiyle sarsılan sıhhati, sizin de aklınıza def-i şer mânâsındaki “bekçiyi” getirmiyor mu?
Çobandan vazgeçtik… Zira çoban, raiyyetinin hayır ve iyiliği yolunda dağ taş demeden, gece gündüzde kurt ve canavar korkusuna kapılmaksızın ve kendi rahatını heder ederek koşturur. Biz ise, düne kadar din ve vatan üzerine hamasî nutuklar söyleyen kadrolardan, yalnızca hayır ve güzele yardım etmek isteyenlerin rahat bırakılmasını istiyoruz.
Yukarda arz ettiğimiz gibi iyilik yapmak isteyenlerin, güzeli gösterenlerin veya doğruyu tavsiyeye çalışanların yolları her gün taş ve dikenle kapatılırken; milletin aslî değerlerine musallat sefahete “duble yollar” yapılıyor. Yaklaşan belâ, musibet ve felâketlerden milletin haberdar olmaması için devletçe tedbirler alınıyor. İşin en acı tarafı da köye bekçi tuttuklarımızın “sefihlerin” oyunlarına şuursuzca entegre olmaları… Bu gidişle ahali bekçi ile hırsızı, katil ile mağduru, iffetli ile faciri ve Mehmet ile Salamon’u birbirinden ayıramayacak hale gelecek…
Buna karşı, Mamehuran hırsızlarını tevbekâr eden sırrı yakalayıp, ahalinin tamamını “emr-i bilmaruf, nehy-i anilmünker” çizgisinde seferber etmekten ve buna yönelik manevî hizmetlere yoğunlaşmaktan başka çare var mı?
Benzer konuda makaleler:
- Hükümet gündem değiştiriyor
- Yollar
- Yolu açık tutalım
- Galipler ligindeki hayat
- İslâm insanları yüceltmiştir
- Demokrat görünümlü siyasalcılar
- ‘Küllüküm Râin…’ Hepimiz çobanız
- Ey Kürtler, ayağa kalkınız!
- Siyasal İslâmın gölgesindeki Filistin
- Önce zinayı yasaklayın, sonra kürtajı!
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
İlk yorum yapan olun