Bunu söylememizin bir hikmeti de şu: Ramazan’dan önce yazdığımız bir yazıda belirttiğimiz gibi; Urfa Belediyesi, Ramazan ayında insanları Urfa’ya dâvet etmek için, Türkiye’nin büyük şehirlerinde astırdığı bilboardlarda; insanları, inanç turizmi çerçevesinde oraya dâvet ediyordu, Urfa’da meşhur olmuş ve bilinen büyük zatları (başta İbrahim Aleyhisselâm olmak üzere) da referans göstererek… Geçmiş asırlardaki peygamberler ve diğer o velî zatlar tamam da, bu asrın Urfa ile hemhâl olmuş en büyüğü Bediüzzaman’ın ismi maalesef zikredilmemişti, ama. Her halde unutmuşlardı veya korkmuşlardı birilerinin şerrinden. Buna rağmen o reklâmlar neticesini gösterip, turist sayısında fark olmuş mudur bilmem? Bildiğim bir şey var ki, Üstad’ın vefatından sonra, yarım asırdır, hiç akamete, kesintiye uğramadan Urfa’da okunan “Bediüzzaman mevlidleri”ne gelen binlerce Nur Talebesi var. Sadece yurt içinden değil, yurt dışından da gelenler var bu mevlide. Yani en büyük inanç turizmini Nur Talebeleri her sene mutad olarak sağlıyor Urfa’ya. Bunun farkına varmak lâzım.
Risâle-i Nurlarla müşerref olduktan sonra, genç yaşımızda, 1974 yılında, bizim de Üstadın mekânlarından ilk ziyarete gittiğimiz yer, “Bediüzzaman Mevlidi” vesilesiyle Urfa olmuştu. Cenâb-ı Hak, Üstadımıza rahmet eylesin, onun makamı, mekânı; ha Urfa olmuş, ha Isparta, ha Barla ya da Horhor medresesi ne fark eder? O, bizim gönüllerimize taht kurmuştur. Her zaman bizimle beraberdir. Birimiz dünyada, birimiz ahirette de olsak yine beraber değil miyiz?

Benzer konuda makaleler:
- Abdullah Yeğin
- Bediüzzaman ve Risâle-i Nur hakkındaki bazı isnadlara cevaplar
- Bediüzzaman ve Risâle-i Nur hakkındaki bazı isnadlara cevaplar
- Bayram Yüksel
- “Urfa taşı ile toprağı ile mübarektir”
- Kediler gibi ‘Ya Rahim’ diye zikreden İbrahim Mırmır
- Abdulkadir Badıllı