Gençliğimizin yetişmesinde eğitimcilerimizin istibdadı

Bu başlığımızın, ismet sıfatına sahip peygamberlerin dışındaki tüm mürebbi ve eğitimcileri ihata ettiğinin farkındayız.

Elbette insanlığın en büyük öğretmeni olan ve Allah tarafından eğitilmiş ve öğretilmiş Efendimizin (a.s.m) terbiyedeki temel prensipleri ve bu prensipleri esas alan Sahabe ve selef-i salihin de istibdat ile irtibatlandırılamazlar. Çünkü onların nazarî ve amelî olarak bize gösterdikleri, yaratılışın tâ kendileridirler… Hz. Ali’nin (r.a.) eğitimcilerce seslendirilen sözünü biliyorsunuz. Mealen; her insanın kendi zamanının şartlarıyla terbiye edileceğini söyler.  Terbiyecilerin gençliği gelenek, töre, mahalle baskısı ve hikmetsiz beklentilerle gençlere uyguladıkları baskının, insaniyet düşmanlarınca; dinsiz felsefenin “KİŞİSEL GELİŞİM” metotlarıyla nasıl istismar edildiğini önceki yazılarımızda belirtmiştik. Geleneğin ve ailenin temiz duygularla, fakat ifrata kaçan üsluplar içinde sunduğu hayâyı, iffetliliği, utangaçlığı, çekingenliği, hürmeti ve hatta merhameti gelen nesillere aktarmasına itiraz eden İkinci Avrupa mahsulü NLP hareketi, geleceğimizin bahçelerini sam yeli gibi esmiş ve birkaç nesli hiç istifade edemeyecek şekilde kavurmuştu.

Hürriyet perdesinde çıkan bu kızıl alevin dayandığı bir nokta vardı: Gençliğimiz Hür Avrupa ve ABD gençliği kadar verimli çalışamıyordu, müteşebbis değildi, global şartlara ve teknolojiye ayak uyduramıyordu ve hareket için alıştığı otoriteden işaret bekliyordu. Yaratılışa ve dolayısıyla Sünnet’e aykırı olan bu eksiklikleri gidermenin yolu belliydi. Yine hürriyet içinde, milletin sosyal uzuvları durumundaki heyetlerle istişare idi.  Anarşizme müsaade etmeden aileden devlete ortak akılla bir çalışma idi.  Peki, devlet ve devlete bağlı gençliğimizin eğitim kaynak ve yerleri nasıl iğfal ve ifsad edilmişti, derseniz; elbette devletteki istibdadı ve bu istibdadın sivil toplum, teşkilât ve dinî cemaatler tarafından içselleştirilmesinden başka bir şey değildi. Devletteki siyasî istibdat, bir manevî zehirleme ile yukardan başlayarak tâ aileye kadar ufunetiyle toplumu hareketsiz, pasif, fikir üretiminden uzak, mutsuz, bakışlarını gelecekten koparmış ve fasit bir daire içinde ihtiyaçlarını temin ile uğraşır hale getirmiş.

Gençliğin terbiyesinde demokrasi, bitkilerin serpilişindeki güneştir. Çekirdeğindeki bütün güzelliğini, maharetini, kabiliyetini ve nihayet meyvesini bu güneşin altında ortaya koyar. Eğitimcilerimizin ellerindeki metotların, araçların, üslupların ve hatta beden dillerinin zamana hitap etmediğini, eğitimci bilmeden dikteye çalışıyor. Birçok mücerret kavramın fıtrat içinde kalarak şekil ve mana değişikliğine uğradıklarını eğitimci bilemediği zaman, neticeyi yanlış kabul ederek istibdada başvurur. Ebeveyndir, bakıcıdır, öğretmendir, bürokrasidir, idarecidir, komşudur ve hatta esnaftır, eğitimci…

Eğitimcilerimizin çocukluklarından bu yana edindikleri “mutlak doğruları” vardır. Bunlara; şeriata veya fıtrata başvurmadan ve sormadan öyle inanmıştır ki, başkalarına yardımda “ başucu” unsur olarak müracaat eder. Demokrasiyi veya sünneti hazm edememişse, bunlara itiraz eden gence refleks halinde müdahale eder ve devamında istibdat uygular. İşte hürriyet nazarda tutulursa, mürebbi doğrularının başkalarınca tedkik ve tashihine müsaade eder. Eğitim yolunda tekâmül eder.

Demokrasiyi içselleştirememiş eğitimci elbette zamanı da, insanı da ve insanın fıtratından doğan ahlâkını da doğru okuyamaz. Müsbet harekette sebatı bilemediğinden, gençlerimizin hazine kıymetindeki kabiliyetlerini belli kalıplara dökemediğinden ümitsizliğe düşer ve her şeyden şikâyete başlar. Menkıbeler halinde anlatılan “dehaların gençlikteki” maceralarını az çok bilirsiniz. Her yaramazlık ve yanlışa da böyle bakacak değildir, mürebbi. Ortada peygamberimizin gayet geniş olarak çizilmiş ölçüler yok mu? Dışına çıkanın yanlış olduğunu, zaten fıtrat söylüyor. Bunun Doğusu- Batısı yok.

Tarih tekerrür eder. Fakat renkleri, mevsimi ve şekilleri iyi takip etmemiz lazım. Dünya gençliği içinde koşuşturan bir Müslüman Türkiye gençliğini hedefleyen eğitimcileriminiz, küresel düzeyde olup-bitenlerden haberdar olmak zorundadır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*