Hz. Adem ve insan neslinin üremesi ile ilgili sualler ve cevaplar

Ne zamandır “Hz. Adem ve insan neslinin üremesi” ile ilgili yazımıza gelen bazı yorum ve suallere cevap vermek istiyorduk. Bir türlü nasip olmadı. Demek ki nasip bu güneymiş. İlginçtir, bu yazı okuyucunun çok dikkatini çekti ve çekmeye de devam ediyor. Bunun nedeni insanların kendi neslini merak etmesi olsa gerek. Her insan şüphesiz kendi şeceresini, yani soy kütüğünü ve neslinin nereye kadar gittiğini bilmek ister.

İşte bütün semavi dinlerde olduğu gibi, bizim inanç sistemimizde de ilk atalarımız Hz. Adem ve Havva’dır. Bu husus önceleri sadece bir inanç konusu olmakla birlikte son yıllarda bilimin de ilgilendiği önemli bir konu haline geldi. Bilhassa genetik bilimindeki gelişmeler çok ilginç bilgiler ortaya çıkartıyor. Bu gün artık bilim ve gen teknolojisi tüm insanlığın tek bir ana ve babadan geldiğini genetik bilimin şu anki verilerine dayanarak çok net bir şekilde ifade ediyorlar. Hatta ilk atalarımızın siyah tenli, yani zenci oldukları da açıkça ifade ediliyor. Bu da bizim “Hz. Adem siyah tenli mi idi” makalemizdeki tezleri doğrular mahiyette.

Gen teknolojisi ilerledikçe insan genetiğine yazılmış olan ilahi yazılar daha net okunacak ve Allah’ın insan genetiğine attığı tevhit imzaları daha net gözükecek. Günümüzde genetik ve DNA konusunda yüzlerce kitap yazılmış. Elbette ki, bu kitapları yazan yazarlar ise yazdığı her kitabın altına imzasını atar ve o kitaba ait mülkiyetini ilan eder. Aynen öyle de, Cenab-ı Hak da DNA gibi mucize bir kitap yazsın da, o kitabın uygun ve münasip yerlerine varlık ve birliğini gösteren imzalar atmasın! Bu mümkün değil. İşte bu günkü genetik biliminin verilerine göre bu imzanın bir izi gözüktü. Çünkü Allah genetikte öyle iki özellik yaratmış ki, biri sadece babadan, diğeri de anneden geliyor. Bu da bize mevcut insan neslinin tek ana ve babadan geldiğini açıkça ispat ediyor.

Bilim tüm insanlığın tek bir atan geldiğini ispatlıyor: Y kromozom ve Mitokondriyal DNA(mtDNA) gerçeği

Bu noktada mezkur yazımızdaki yorumlarda ifade edilen sorulardan birisi ile başlıyoruz: soruları özetleyerek ve sadece izaha muhtaç kısımlarını buraya alıyoruz. Daha detaylı bilgi için ilgili makaleye müracaat edilebilir.

İşte ilk soru ve cevabı:

Bir yorumcu şöyle bir soruyor:

“Denmiş ki tüm insanların bir atadan gelmesini genlere bakarak çözmüş bilimciler. Nerede kaynak? Kim dedi size?”

Bu sualin cevabına internet ortamında kısa bir araştırma ile ulaşmak mümkün. Acaba bu suali tevcih eden okuyucumuz hiç bir ön araştırma yapmadan mı bu suali sordu, bilmiyoruz.

Cevap ise şöyle verilebilir:

Önce iki nakil yapalım:

Y kromozom Âdem’i

Y kromozom Adem’i bugün yaşayan tüm insanların baba soyundan, sadece erkek ataları takip eden genetik hat üzerindeki en yakın ortak atasıdır. Bugün yaşayan tüm erkekler y kromozomlarını bu adamdan miras aldıkları için kendisine Adem ismi uygun görülmüştür. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Y_kromozom_%C3%82dem%27i)

Mitokondriyal DNA(mtDNA)

Kromozomal DNA bir çift bulunabilirken, mitokondriyal DNA daha fazla sayıda olabilir. Mitokondriyal DNA maternaldir. Yani sadece anneden gelir.

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Mitokondriyal_DNA)

Bu günkü genetik bilimine göre Y kromozomu sadece baba tarafından taşınıyor. Ve bütün erkek türündeki bu kromozom ilk insandan bu yana taşınmaya devam ediyor. İşte bu süreci takip eden bilim adamları tek bir ataya ulaşıyorlar: Yani Hz. Adem’e .

Çok daha sırlı olan Mitokondriyal DNA(mtDNA) ise sadece dişilerde bulunan bir gen. Asla erkek türünde bulunmuyor. Tüm bayanlar bu geni taşıyorlar. Yani sadece bayandan bayana taşınıyor. Bu da gösteriyor ki insanlığın ilk annesi Hz. Havva. demek ki Mitokondriyal DNA(mtDNA) bir anneden başlamış son kız evlatta bitecek.

Bir başka sual:

Her şeye rağmen başka Havva ve Ademler olamaz mı?

Cevap:

Bu bir ihtimal, belki vardı, belki de yoktu. Tarihin derinliklerinde ne oldu bilemiyoruz. Ancak bu günkü genetik bilimine göre mevcut yaşayan tüm insanlık bir anne ve babadan türedi; yani Hz. Havva ve Adem’den. Bu hem tüm semavi dinlerde bize bildirilen bir husus, hem de bilimsel verilerin en açık bir hakikati. Daha fazla bilgi için okuyucuyu “Mitokondriyal DNA(mtDNA) konusunda” kısa bir internet araştırmasına davet ediyoruz.

Allah Fail-i Muhtardır. İstediğini yapar, istemediğini yapmaz

Bir başka görüş ve sual de şöyle:

“Allah üreme için Adem ve Havva dışında başka bir çift yaratmaktan aciz mi de ensest ve sapık ilişkiye cevaz veriyor? Adem çocukları da birbirleri ile evlenmediler. Bu gün HARAM olan O gün de HARAM dır.”

Cevap:

Günümüzdeki insanların en ciddi yanılgıları bir hadisenin şartlarını dikkate almadan hüküm vermeleridir. Hatta şu an için yaşadıkları şartları götürüp ta Hz. Adem zamanına tatbik etmeleridir. Bu gün insanlık dört semavi kitap tecrübesi yaşamış, bir çok olaya şahit olmuş. Ve bu noktada adeta kemal noktasına gelmiş. İşte günümüz insanı alıyor tüm bu prensip ve hükümleri, gidiyor ve ilk insana da uygulamaya kalkışıyor. Ensest ilişki veya kardeş evliliği konusundaki günümüz verilerini ilk insan için de temel bir kural olarak kabul ediyor. Halbuki Hz. Adem ve Havva’nın ilk çocukları dünyaya geldiğinde kardeş, amca, dayı, hala, kuzen vs. gibi kavramlar hiç de ortada yoktu. Şimdi bu durumda siz nasıl ve kime yasak koyacaksınız?

Benzer bir sual daha:

Hadi diyelim Allah üremenin devamı için emir verdi. Siz kız kardeşinizle yatar mısınız? Nasıl bir acı çekersiniz kim bilir? Allah kuluna zulüm eder mi?

Cevap:

Bu tür soru sahipleri de yine bu günkü şartları ta ilk insana tatbik ediyorlar. Kardeşin mevcut olmadığı bir zaman ve zeminde kardeşten bahsedebilmek ne kadar gerçekçi olur acaba?

Her ne surette olursa olsun şu gerçek her zaman göz önünde tutulmalı: Cenab-ı Hak fail-i muhtardır. İradesi hiç bir kayıt ve sınır altında değildir. İstediğini yapar, istemediğini yapmaz. Koyduğu kanunları değiştirir, tebdil eder, başka bir kural getirir. Mesela Yahudilere şarap yasak iken, Hristiyanlar bu yasaktan muaf tutulmuştur. Hal böyle iken ilk yaratılış zamanında da belli sınırlar içinde neslin üremesine müsaade etmiş; bu gün de insanlık kemal noktaya gelince yeni hükümler getirmiştir. Öyle ise sizler ve bizler kendi kafamıza göre hüküm koyamayız. Mülkün sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Sual:

“Kopyalama” iddi’âsından hareketle şu su’âlin cevâbı nedir: Bir baba te’sîri olmadan dünyâya gelen Îsâ aleyhisselâm, kimden kopyalanmıştır?

Cevap:

Allah’ın ilminden kopyalanmıştır. Zaten bütün mahlukat da böyle değil midir? Şimdi bir sperm hücresi ve yumurtalık hücresindeki DNA yazılımları da yine Allah’ın ilmi ile yazılmış yazılar anlamına gelmez mi? Elbette ki gelir. İşte diğer insanlar bu yazıları ve genetik kotları hikmet dairesinde bir birine aktarır iken, Kudret tecellisine mazhar olan İsa(as) ise doğrudan vasıtasız olarak yaratılmıştır. Yani Cenab-ı Hak Hz. İsa’nın genetik kotlarını ve DNA’sını perdesiz ve sebepsiz olarak bizzat Kudret eli ile yazmıştır.

Son bir Sual:

Tek bir anne ve babadan gelmiş isek niçin farklı renkte insanlar var?

Cevap:

Bu günkü ilmi keşiflere göre Hz. Adem ve Havva’nın zenci olduğu gözüküyor. Yani neslimizin ilk ataları siyah tenli idi. Bu ten rengi zamanla değişime uğrayarak esmer, kumral, sarı ve beyaz tarzında başa renkler aldılar. Bu da muhtemelen mutasyon yolu ile oldu. Mutasyon dediğimiz mesele değişimden çok uyumdur. O da genetik kodların içinde yazılıdır. Yani, “şu şu şartlar oluştuğu zaman şöyle olsun” gibi bir uyum kotları. Zaten bu gün “hurda genler” denilen bir özelliğin insan kaderi ile ilgili olduğu öne sürülüyor. Demek ki, genlerimizde daha çok özellik var keşfedilmeyi bekleyen. İşte insan rengi de yine genetik kodların içindeki bazı yazılımın zaman ve mekan şartlarına göre tatbikatından müteşekkil olabilir. Bu nedenle sıcak bölgelerden soğuk bölgelere gittikçe ten rengi açılır. Siyahtan beyaza doğru bir açılım yaşanmış olması hikmete uygun gözüküyor.

Netice-i kelam: Bütün sır DNA içinde yazılan genetik şifrelerde. Gün geçtikçe yapılan genetik keşifler bize çok da net bilgi verebilir. Bu nedenle insanlık tarihini ve geleceğini merak edenler DNA ve gen teknolojisini iyi takip etmek durumundadırlar.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*