Siyasi Tercihimiz

29 Mart seçimleri yaklaşıyor. Siyasi tercihimiz yine Demokratlar ve demokratların bu günkü temsilcisi olan DP yönünde olacak. Zira Bediüzzaman Hazretleri çok partili döneme geçildiği zaman Demokratları desteklemiş ve bu yönde talebelerini teşvik etmiştir. Bizler de Üstad Bediüzzaman’a intisabımızın ve bağlılığımızın göstergesi olarak günümüzde yine Demokratları desteklemeye devam ediyoruz. Siyasi tercihimizi bu yönde kullanıyoruz.

Sual:
Niçin ısrarla ve sebatla, her şart altında Demokratları desteklemeye devam ediyorsunuz?

Cevap: İki mühim sebep var.

Birincisi: Asrın söz sahibi Bediüzzaman’dır. Yani  bu asırda fetva vazifesi Üstad Bediüzzaman Hazretlerine aittir. Nasıl ki Bediüzzaman, imani ve İslami konularda  “ fetvâ vazifesiyle tavzif” edilmiş ise, benzer tarzda İslam’ın içtimai ve siyasi konuları hakkında da fetva vazifesi ile tavzif edilmiş, yani görevlendirilmiştir. Öyle ise bu asırda içtimai ve siyasi sahada istikametli gidebilmenin yolu Üstad’ı dinlemekten geçer. Yani siz siyasi sahada başarılı olmak istiyorsanız, istikametli olmak istiyorsanız, millete siyaset yolu ile hizmet etmek istiyorsanız Hazret-i Üstad’ın siyasi ve içtimai fikirlerini dinlemek zorundasınız. Aksi mümkün değil. Olmamış da zaten.

İkinci sebep: Üstad Hazretlerinin ortaya koyduğu fikirlerin  ne kadar isabetli ve doğru olduğunun yakın siyasi tarihimiz tarafından da tasdik edilmesidir. Şöyle ki:1980 ihtilali sonrasında kurulan ve Demokrat kitleyi şaşırtmak maksadı ile yola çıkan  bir siyasi parti bu gün kapanma noktasına gelmiştir. Ardından 1995 seçimlerinde “dini siyasete alet eden” bir parti öne çıktı ve Demokratların yerine göz dikerek merkeze yerleşmeye çalıştı. Sonuç ise tam bir hezimet oldu. 28 Şubat gibi cemiyetin tüm sosyal dengelerini bozan bir hadiseye sebebiyet verdiler. 1999 seçimlerinde ise “milliyetçiliği öne çıkaran bir parti” başarı sağladı. Bu başarının ardından hemen merkeze yerleşmek gibi bir düşünce içerisine girildi. Fakat Demokratlar dışında üç partinin kurduğu koalisyon hükumeti tarihte eşine az rastlanır bir ekonomik krize neden oldu. Ardından 2002 erken seçiminde iktidarla birlikte o zamanlar muhalefette olan partileri de barajın altına gömen millet, şimdi iktidarda olan mevcut partinin iktidarına yol açtı.

Bu gün gelinen noktada gözüküyor ki, Demokratlara olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır. Çünkü Demokratlar haricindeki diğer siyasi hareketler istenen ve özlenen başarıyı temin edememişler.

Sual: Demokratların durumu ortada. Oyumuz boşa gitmesin?

Cevap: Demokrat kitlenin bu günkü durumunu değerlendirmek için yakın siyasi tarihe kısaca bir göz atmakta fayda var. Dar bir açıdan bakıldığında hataya düşülebilir. Demokratlar 1950 yılında DP adı altında iktidara gelmiş. 27 yıllık Tek Parti idaresinden sonra 10 yıllık bir dönem süresince  millet biraz olsun rahat bir nefes almış. Ezan aslına çevrilmiş, hak ve hürriyetler yaşanmaya başlamış, maddi ve manevi kalkınma hareketleri milletin seviyesini yükseltmiş, millet de üç dönem Demokratlara destek vermiş ve onları iktidar yapmış. Ancak milletin bu gelişme ve kalkınmasını hazmedemeyen dış mihraklar ve onların iç uzantıları 27 Mayıs 1960 yılında ihtilal yolu ile Demokratları devirmişler. Yönetici kadroları tahrip edilen, tüm teşkilatları dağıtılan Demokratlar ancak beş yıl sonra, yani  1965 seçimlerinde AP adı atlında toparlanabilmişler. Demokratların misyonunu devam ettiren AP ise 12 mart ve 12 Eylül ihtilallerine maruz kalarak ancak 1991 seçimlerinde DYP ismi ile kısmen toparlanabilmişler. Ardından 28 Şubatı ile yine yıpranma sürecine giren demokrat kitle, 2007 seçimlerinde tarihindeki en düşük oy oranı ile baraj altında kalmıştır. Ancak bu günlerde yeniden bir toparlanma sürecine girildiği gözüküyor. Bu günkü Demokrat kadrolar yakın zamanlarda yapılan bazı hataları düzelterek yeniden iktidara alternatif olma yolunda ciddi bir çalışma ve gayret içindeler. Demokrat yöneticilerin topluma verdiği olumlu ve ılımlı mesajlar, seviyesi iyice düşen güncel siyaset için yeniden bir umut ışığı olmakta. Bu nedenle Demokratlara ciddi bir destek vermek, onları tekrar iktidar alternatifi durumuna getirmek ülke siyaseti için de bir denge unsuru olacaktır. Bizler günlük değişen siyasi güç ve iktidar  yanında değil, hakkın, hukukun ve doğrunun yanında olduğumuz için Demokratlara destek veriyoruz.

Sual: Peki mevcut iktidar partisi demokrat değil mi? Veya Üstad Bediüzzamanın tanımladığı Demokratlık sınıfı içine girmez mi? Yani açık bir tabirle AKP demokrat değil mi?

Cevap: Mevcut siyasi parti 2001 krizi arkasında kurulmuş, mazisi 6-7 yıl ötesine giden, fevkalade şartlar içinde iktidarı yakalamış, yönetici kadroları ise “dini siyasete alet eden” partiden gelen bir iktidar partisidir. Bünyesinde diğer siyasi akımların temsilcilerini de barındıran bu partinin demokrat olma gibi bir iddiası da yoktur. Yani bu parti kendisini Demokrat olarak tarif etmemektedir. Asıl itibari ile 1983 de yola çıkan ve dört eğilimi birleştirdim diyerek Demokrat misyonu tahrip etmek için siyaset yapan bir fikrin uzantısı mahiyetindedir. Altı-yedi yıllık icraatları da bu yöndedir. Üstelik temel konulardaki çözümsülük politikaları da demokrat olmadıkları yönünde mühim bir işarettir. Baş örtüsü problemi, YÖK konusunda hiçbir ilerlemenin olmaması, İmam hatipler ve Kuran kursları problemlerinin devam etmesi gibi hususlar bizlere net bilgiler veriyor. Üstelik en çok güvendikleri ekonomi konusunun da bu günlerde çok ciddi bir krize girmesi, işsizlik ve ekonomik durgunluk gibi cemiyetin temel dinamiklerini sarsan problemler de yine demokratik kurum ve kuralların tam olarak işletilemediğini gösteriyor.
Zaten şahsa bağlı, şahıs partisi hüviyetindeki böyle ani sıçrama yapan siyasi hareketlerin uzun ömürlü olmadığı açıktır. Yakın tarihimizde örnekleri mevcuttur. Bu tür partilerin durumu kavak-kabak hikayesine benzer.

Kavak-kabak tartışması:
Hani meşhur bir hikayedir. Bir kabak bir kavağın dibine tohumunu atıp bir yıl içinde büyüyüp ta kavağın tepesine kadar çıkmış. Bu ani büyümenin verdiği gurur ve kibirle kavağa şöyle bir bakıp demiş ki: “Sen yıllarca çabalayıp bu hale geldin. Bak ben bir senende seni geçtim, ta tepene çıktım.” Kavak kabağın bu gururlu halinin neticesini görür gibi, “Doğru sen bir yılda buraya geldin. Ancak daha ne kadar yaşayacaksın, bilemem. Bir kış gelsin de bakalım ne olacak halin!..”

Gerçekten de kış ayı gelip çattığı zaman kabağın kökleri kurumuş, kavak ise hayatına devam etmiş.

İşte bizim yakın siyasi tarihimiz içinde de bu tür ani büyüme gösteren siyasi hareketlere  şahit olduk. Bilhassa kriz ve ihtilal sonrasında. Ama bunların ömrü devam etmedi. Ya bir ekonomik krizle veya siyasi bir çalkantı neticesinde yok olup gittiler. Mevcut siyasi yapının da akıbeti böyle gözüküyor.

Sual: Mevcut iktidar içinde eski Demokrat  siyasetçiler de var?

Cevap: Mevcut iktidar partisinde eski Demokrat siyasetçilerin olması o partinin demokrat olduğuna işaret etmez. Önemli olan icraattır. Mevcut siyasi partinin icraatları demokrat bir partinin  göstergesi değil. Üstelik iktidar partisinin yönetim kadrosu “dini siyasete alet eden” bir ekolden gelmektedir. Bu ekol ise Necip Fazıl ekolüdür. Bu ekol esas itibari ile siyasi noktadan Nurlara ve Nurculara dost değildir. Dikkat ediniz!… Mevcut siyasi kadro “Nazım Hikmet” gibi bir şahıs hakkında çeşitli savunmalara girerken, yıllarca bu vatan için çile çekmiş  “Said Nursi” hakkında tek kelime bile sarf edemiyor.

Netice-i kelam:
Gelinen noktada Demokrat misyonun bu günkü temsilcisi olan DP ye tekrar bir destek verme zamandır. Bu aynı zamanda daralan ve dar alanda olabildiğince seviyesi düşen ve çirkinleşen bir siyaset için de önemli bir çıkış yolunu gösterecektir. Zira Demokratların ılımlı, nazik, nezahetli, toplumun her kesimini kucaklayan seviyeli ve dengeli siyasi çizgilerine bu gün olan ihtiyaç her zamankinden daha çok hissediliyor.

Son söz Üstad Hazretlerinin:
“Saniyen: Benim son hayatımı Isparta havâlisinde geçirmek büyük bir arzumdur. Ve Nur Efesinin dediği gibi demiştim: “Isparta, taşıyla toprağıyla benim için mübarektir.” Hattâ yirmi beş seneden beri beni işkence ile tâzip eden eski hükûmete kalben ne vakit hiddet etmişsem, hiçbir zaman Isparta hükûmetine hiddet etmeyip, o mübarek vatandaki hükûmetin hatırı için ötekileri de unutuyordum. Hususan oradaki eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. Onların muvaffakiyetine çok dua ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.”

Benzer konuda makaleler:

5 Yorum

  1. bence demokrasinin ve demokrat olmanın temel kriterleri buraya eklenmeli. Yani demokrat dendiğinde ne anlaşılıyor? Bunun açıklanması gerekir.devlet yönetiminde hangi ölçüler esas alınmalı? şimdi bu ölçüler kaybolduğu için vatandaş yanıltılıyor.

  2. [quote]Sual: Demokratların durumu ortada. Oyumuz boşa gitmesin? [/quote]

    Haleb ile arşın meselesi..Müsvedde demokratlarla uzatmaları oynamaya hevesli olanların sözleri bunlar..Memleketin takadi tümden kesilene kadar da yoncalar bitsin diye bekleseler, gene aslın yerini, müsvedde tutmaz..!

  3. M. Ağar bile size göre demokrat oluyor ama Erdoğan veya gül olamıyor. Menderesin avukatlığını!!? yapan şimdilerde darbecileri savunan cindoruk bile demokrat ama nedense Erdogan demokrat olmuyor. Azizim üzülerek ifade edeyim ama bu partide lider bulanamıyor siz kalkmış partiyi ayakta tutmak için makaleler yazıyorsunuz. Dp parti menderesin halli ile bitmiştir.
    Haa şunu da ilave edeyim bence sizin demokratlık anlayışınız partinan başında D harfi olmasıdır.

  4. sayın abim. pes diyorum. Hala parti, hala demokrat parti diyebiliyorsanız ya. Şeytan dan kaçar gibi siyasetten kaçmıyorsunuz ya. Bu ilminize yakıştıramıyorum.

  5. [quote name=”selim firat”]M. Ağar bile size göre demokrat oluyor ama Erdoğan veya gül olamıyor. Menderesin avukatlığını!!? yapan şimdilerde darbecileri savunan cindoruk bile demokrat ama nedense Erdogan demokrat olmuyor. Azizim üzülerek ifade edeyim ama bu partide lider bulanamıyor siz kalkmış partiyi ayakta tutmak için makaleler yazıyorsunuz. Dp parti menderesin halli ile bitmiştir.
    Haa şunu da ilave edeyim bence sizin demokratlık anlayışınız partinan başında D harfi olmasıdır.[/quote]

    Sayın Erdoğan, M. Fevzi Çakmak’ın yolundan gitmektedir. Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın Atatürk’ün yanındaki rolü neyse, Tattip Erdoğan’ın Kemalizm yararına oynadığı rol tamamen aynıdır.

    Tayyip Erdoğan’ın AKP’si, Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın Millet Partisi ile birebir aynıdır. Hiç fark yoktur.

    Demokrat olayına gelince de, bir siyasi partinin sadece liderine bakarak demokrat olup olmadığına karar verenlerin kılavuzu malesef kargadır ve bu konuda burunlarını malum şeyden asla çekemeyeceklerdir…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*