Türk İslam sentezinden Kızıl Elma ittifağına

Doğu veya Batı

alt12 Eylül 1980 ihtilalini yaşayanlar, yazımızın başlığı ile ifadeye çalıştığımız manayı daha güzel anlayacaklardır. 12 Eylül öncesindeki sağ – sol senaryoları, Sovyetler´de çatırtı sesleri duyulan bir rejimle Türk halkını korkutma oyununa Celal Bayar’a kadar çoğu insanımızı alet etmişlerdi: Siyasetçiler, mümtaz devlet adamları, temayüz etmiş âlimler, hocalar ve sivil toplumun ileri gelenleri. Beş bin fidanı 12 Eylül gecesine kadar sokakta biçenler, sabahında „olgunlaşmış“ bir zeminde „Türk–İslam Sentezini“ kimlik olarak benimseyeceklerdi.

Bu oyun yeni değildi. Emperyalist Batı´nın gölgesinde inşaa edilen dünyalarda da „Türk Milliyetçiliği” harcı esas alınmıştı. Bin yıllık Müslüman Türk tarihinden Kur’ân’ın ve İslâm unsurları ayıklandığında, oluşan boşluklara ırkçılık manasındaki Türkçülük doldurulmuştu. Yeni Cumhuriyetin harcında hakk iddia edenlerin haklı tarafları vardı: Turancılık hikâyeleri, Kızıl Elma ve Ergenekon Destanları… Demir eritme ve dövme ritüelleri… İşte 12 Eylül’ü gerçekleştiren kadroların ifadeleriyle, millet iradesine karşı gerçekleştirilmiş bir kemalist ihtilâldi.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle milletin baş düşmanı cehalet idi ve olmaya devam ediyor. Eski marksistlerin (Popperci neoliberallerin) dindar Özal ile çevirdikleri Türkiye tiyatrosunu, arkalarındaki devasa yardım ve imkânlarla halkın anlamaları mümkün olmadı… Aynı tiyatronun AKP döneminde devam etmekte olduğuna inanmayanlar, yeni Osmanlıların dizilerinde Özal´a yükledikleri misyonu incelediklerinde, belki fark edeceklerdi.

Türk – İslâm Sentezcisi Özal’ın yaptıklarıyla AKP´nin icraatları arasındaki yüzlerce benzerlik ve paralelliği görmek istemeyenler, hakikatin rüyaya dönüşmesi için gözlerini kapatan safderunlar olabilir: İki elini meydanlarda başının üstünde kucaklaştıran Özal’ın „dört eğilimi birleştirme“ iddiasıyla AKP’nin kendi dışındakilerini hain ilan eden hali… AKP´nin yazar – çizerlere fıkra konusu olmuş U-dönüşleri Özal’da da vardı. Talabani ve Barzani gibi marksist eşkiya başlarına diplomat pasaportu vererek Ankara’da ağırlayan Özal’ın Kürt politikasıyla AKP’nin, ülkeyi maddeten ve manen zillete düşüren Güneydoğu ve Kuzey Irak ve Suriye politikaları arasında esasta hiçbir farklılık yoktur. Yüzlerce defa Türk ve Kürt milliyetçiliğinin aşırı koylarında sörf yapan AKP’nin tenakuzlarının sebebi de, tıpkı Özal´da olduğu gibi, barış ve insanlık karşıtı İkinci Avrupa idi.

Fakat bir hakikati tekrarlamak zorundayız. Bugün için neocon ve neoliberal kimlikleriyle bilinen global dinsizlik cereyanı, 12 Eylül’de Kemalistlerin büyük destekleriyle başardıkları devrimi hâlâ sürdürüyorlar. İsim ve resimlere aldananlar, Siyasal İslamcı sloganlara kananlar, demokrasi veya şurayı idrak edemediklerinden bireyleri başlarına diktatör yapanlar; günümüzdeki Türk – İslam Sentezcilerini hayranca izlemeye devam edecekler.

KIZIL ELMA NEREDEN ÇIKTI…

19 Yüzyılın sonlarında, bilhassa Paris ve Londra enstitülerinde yalnızca bize Kızılelma icat edilmemişti. Osmanlı Devleti şemsiyesi altındaki tüm halklar için sözkonusu laboratuvarlarda zehirli şekerlemeler hazırlanmıştı: Arnavutlar, Bulgarlar, Kürtler, Araplar, Ermeniler ve Rumlar gibi daha nicelerine… Eski Mısır Hahambaşı Haim Naum´un eline tutuşturulmuş dosya ile O´na Amerika’da „Türklük“ Konferansı verdirenler, bu hâdiseyi herkesten daha iyi bilirlerdi.

Bugünü unutmamak kaydıyla, Birinci Dünya Savaşı’na giden yıllarda, İstanbul medyasının her türüne yansıyan Türk Irkçılığı ve Alman düşmanlığının satır aralarını ve karelerini dikkatlice incelediğinizde; günümüz AKP´sinin bol bol kullandığı Türkçülük sembol ve ritüellerin kimlerce piyasaya sürüldüğünü daha açıkça anlayabileceğinizi umuyorum.

Bediüzzaman Hazretlerinin, aktüel siyaset sahnelerini doğru okuyabilmemizi sağlayan prensipleri ezberlememizde fayda var:

– Devletler ve milletler Savaşı, artık sınıf savaşına dönüşüyor. YPG veya IŞİD bayrakları altında can veren Hollandalı, Fransız ve İngiliz askerler de bu hakikati haykırıyor.

– Biz kendimizden hareket etmiyoruz. Avrupa bize hareket veriyor. Barışta da, savaşta da ana rolleri üstlenenler oradalar. Irkçılığı, Kızıl Elmayı ve mezhep kargaşasını oralar üretti.

– Siyasette (aktüel) lafız mananın zıddıdır. Karamollaoğlu Kitabın ortasından konuştu: Sloganları İkinci Abdülhamid, icraatları Theodor Herzl… Nifakla gelen 12 Eylül sürecinden, başka bir üslup bekleyebilir miyiz?

– Siyasi hareketlerinde dini kullananlar, dine çok büyük zarar vermiş olurlar. Türk Milletindeki ahlakî çürümeyi, ibadetten kaçmayı ve tembelliği mevcut siyasî iktidar hızlandırmadı mı, acaba..? Siyasetin kara dehlizlerini aydınlatacak daha yüzlerce prensibi görmemezlikten gelen politikacılarımızın kayıpları çok büyük.

Türk milliyetçiliğinde, ırkçılıktan ve bu milleti hayâlî yollara sevk etmekten medet umanları biliyorsunuz. Kendilerine Türk milliyetçisi diyenlerle marksist Türk Milliyetçilerinin; 12 Eylül sonrasında „Atatürk Milliyetçiliği“ şemsiyesi altında bir araya gelmeleri, bizim gibi o günlerde birbirlerine kurşun sıkmalarını görmüşleri, şaşırtmadı. İhtilâl olgunlaşsın diye o gençlerin(beş bin) kanlarını akıtanların şimdiki en büyük endişeleri, AKP’nin iktidarı kaybetmesidir. İşte bu kaygı ile; Yeni Osmanlılıkla başlayan muhabbet Kızılelma’ya dayandı. Daha doğrusu, global neocon – neoliberal ittifakının Türkiye müttefikleri olan kemalistlerin de kaygıları, şu insiyatifsiz ve demokrasiye inanmayan kadroların milletçe diskalifiye edilmesi değil mi?

Benzer konuda makaleler:

4 Yorum

  1. Kaleminize yureginize saglik ahh insanlik bir uyansa yazilarinizin.devamini dileriz

  2. Kızıl Elmadan sonra Turancılık söylemleri başlayabilir. Yani Rabia out, Kızıl Elma in.
    Sonra Kızıl Elma Out, Pan Türkizm In olabilir. Bu kısımları anladık ama Kızıl Elmacılık ve Milliyetçilik söylemlerini destekleyen İslami STK’ları anlamadık. Anladık da anlamadık!

  3. Az gittiler, uz gittiler… Kemalizm eşiğinde debelenip duruyorlar. Hayim Naumun çizdiği daireyi aşmaktan dehşetlice korkuyorlar. Nifak tezgahlarının ürettiği sanal gündemle milleti oyalayıp ömürlerini bitirecek, bu kemalizme peyk olmuş siyasallarımız.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*