Ah Zafer kardeşim ah!

Onu, “âmâ Zafer” deyince, birçok kimse tanırdı. Hattâ geçenlerde, bir online sohbette risale okumuştu.

Epey müddettir tanırım. Ben ona “ders kuşu” diyordum. Ankara’ya her gidişimde, bir çok ders ve sohbet mekânında karşılaşırdık.

Küçük yaşında başına gelen bir musibetten dolayı görmeyen gözüne rağmen, kalb gözüyle bütün sohbetlere iştirak ederdi.

Bazen yanına yaklaşır “ Zafer, ben kimim?” derdim. Çok sık bir arada olmazsak da, hemen sesimden tanır ve o güleç yüzüyle, “Osman abi” derdi. Çünkü, Cenab-ı Hakk, bir uzvunu eksik yaptığı kuluna, diğer uzuvlarını daha kâvi yapıyordu.

İhlâslı, istikametli, Yeni Asya’ nın iyi bir takibçisi, makale ve bazı şeylere yorum yapanı idi.

Bir bakanlıkta santral memuru olarak çalışıyordu. 50-55 yaş civarında idi.

İki sene evvel, Ankara’da biraz uzun kaldığım zaman, yine kendisi gibi âmâ, eski arkadaşlarımızdan Bekir Koçak ile beraber, âmâların sohbetine dâvet etmişlerdi. Gittiğimde, benim geldiğime nasıl sevinmişlerdi.

Çok müdakkikti. Her hadiseye Nur’ un ve onun matbuattaki lisânı olan Yeni Asya’ nın gözlüğüyle bakardı.

Yüzünden tebessüm hiç eksik olmaz, arkadaşlarına karşı hiç kızdığını, darıldığını görmezdik.

Birkaç ay evvel, yine kendisi gibi hizmet ehli olan ağabeyisi Ahmed korona olmuştu. Ankara’da beraber olduğumuz bir watsap grubundan, devamlı abisinin vaziyetini aktarır, üzülür, dua ederdi. Biz de gruptaki arkadaşlar olarak “ üzülme Zafer, ağabeyin iyi olacak inşâallah” diyorduk. Ve neticede ağabeyi iyi oldu.

Bir gün baktık, gruba; “ abiler, çok öksürüyorum, galiba korona oldum “  diye yazmış. Hepimiz teselli ettik.” Değildir Zafer, kendini hoş tut” diye. An be an, vaziyetinden haberdar ederdi. Bir gün yazmış ki “ Allah’ım, bu öksürükten beni kurtar!”

Ve o, son yazışıydı. Ondan sonra hastahaneye yatırmışlar, devamlı takib ediyor, dualarımızla iyi olmasını ümid ediyorduk.

Geçen hafta, ciğerlerinin tahrib olduğunun haberini alınca, içimiz “ cızzz” etti.  Kendi telefonundan arayıp, takib ediyorduk . Telefona hanımı çıkıyor, onu teselli ediyorduk. O da bize, “ abi, dua edin” diyordu.

En son, 10 Haziran’da tekrar arayıp vaziyetini sorduğumda, “abi, dün akşam kalbi durmuş, çalıştırmışlar” deyince, onu yine teselli edip, lisânen, inşâallah  iyi olacağını söylesek de, vaziyetin vahim olduğunu anladık ve kalbimize bir sızı çöktü içimden,  “ ah Zafer kardeşim ah!” dedim.

11 Haziran Cum’a gecesi, mubarek günde, rahmet- i Rahmana uruc ettiği haberini aldık. İnşâallah hükmen şehid olan Zafer kardeşimiz, çok sevdiği Peygamber (ASM) ve üstadının yanına gitti. Âhiret âleminde, kendisine verilen en güzel gözle, mes’ud bir hayata vâsıl oldu “Zafer Ferah” kardeşimiz  inşâallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*