“Her nefis ölümü tadacaktır”

İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN

12 Mart gecesi perşembe günü babam vefat ederek dar-ı bekaya intikal etti. Bereketli bir ömür sürmüş, seksen üç yaşında idi. Biraz sinirli ve dik başlı olmasına rağmen sade bir hayata sahip, tam bir Anadolu insanı idi. Çok fazla ilmi olmasa da sağlam bir iman ve itikadı vardı. Namazında müdavim ve hac farizasını da yerine getirmiş biriydi. Namazlarını aksatmaz, hastalıklarına rağmen kılmaya gayret ederdi. İleri yaştan dolayı bazı organlarında sıkıntılar baş göstermeye başlamıştı. Birkaç kez de yoğun bakım süreci yaşamak zorunda kalmıştı.

Vefat etmeden önce de vücudunda enfeksiyon meydana gelmiş, tedavi için hastaneye yatırmıştık. Bazı ilaçlar yan tesir yapmaya başlayınca sıkıntıları artmıştı. Hafta sonu nöbet sırası bize gelmişti. Başında bulunduğum süre içinde sohbet ediyor, sıkıntılarını azaltmaya çalışıyordum. Ama babam ısrarla, “Oğlum ben bu sefer öleceğim” diye tekrarlayıp duruyordu. Bende onu teselli edip, “Daha torunlarının düğünlerini göreceksin” diyordum. Babam ise ısrarla, “Yok oğlum, ben artık gideceğim” diye ısrar ediyordu. “Acaba ölüm ona ayan mı?” oldu diye telaş etmeye başladım. Bir ara sesi kesildi. Biraz ilaç da aldığı için uykuya daldı zannettim.

Ancak bir süre sonra birden yüksek sesle, “Eşhedü enne İlahe illalah, eşhedü enne Muhammeden Resullulah” diye şehadet getirdi. Bunu yüksek sesle iki veya üç defa tekrar etti. Ben de telaşla ürktüm. Acaba bir şey mi oldu diye korktum. Ancak baktım nefes alıyordu, sessizce uykuya dalmıştı. Bu arada ağabeyim geldi, ben namaz kılıp gelmek üzere bir süre hastaneden ayrıldım. Ancak çok kısa bir süre sonra babamın yoğun bakıma alındığı haberi geldi. Yoğun bakıma girmeden önce son duyduğum söz bu şehadet kelimesi olmuştu. Sanki Cenab-ı Hak beni bu şehadete şahit tutuyordu.

İlk yoğun bakım sürecinde bir çözüm bulunamadı, hemen bir üst seviye yoğun bakıma sevk edildi. Akciğerlerde pıhtı meydana gelmiş, solunum yetmezliği ve kalp sorunu da artmıştı. Zaten yaşlılık nedeni ile organlarında sıkıntı vardı. Bu süreçte daha da kötüleşmişti. Yoğun bakımda on gün sonra gözlerini açtı, ancak sonra daha da kötüleşti. Yaklaşık yirmi gün yoğun bakım sürecinde kaldı. Bu süre içinde maddi ve manevi açıdan temizlendi. Vücudunda ne bir enfeksiyon kaldı ne de başka bir iz. Zaten cenazesini yıkadığımız zaman bir çocuk suretine sahipti.

Hayatında biraz aceleci idi. Vefatında da öyle oldu. Sabaha karşı vefat etmişti, kısa sürede yıkadık ve kısa bir süre içinde mezara defnettik. Sanki hızlı bir şekilde yerine gitmek ister gibi bir hali vardı. Öyle de oldu.

Bu satırları ise sadece imanla gittiğine şehadet ettiğim için kaleme aldım. Tevhit kelimesi adeta son sözleri olmuştu. Sonra yoğun bakım sürecinde zaten hiç konuşamadı. Evet, babam çok da bilgili bir insan değildi belki. Ancak gerek evlatlarından gerekse torunlarından bir çok nur talebesi vardı. Belki de bu nedenle böyle bir olaya Allah bizi şahit tutmak istedi, bilemiyoruz.

Bu satırları okuyup da bir Fatiha gönderen kardeşlerimize şimdiden Allah razı olsun diyoruz.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Evet, rahmete vesile olur diye ben de hissiyatımı arz edeceğim….
    Rahmetli ağabeyimiz ve amcamız dar-ı bekaya yürüdü….Yolu açık olsun, dar-ı berzah onun için cennet bahçelerinden bir menzil,ruhu şad olsun….
    Halil Bey kardeşim biz de Rahmetli babanızın şehadetine şahitlik ediyoruz…Risâle-i Nur’lar bir şirket-i mânevîyedir…Rahmetli sizin gibi ve belirttiğin torunları bu kutsi davaya müdavim etmesi şirket-i manevîyeye büyük hisse ile katılmıştır….
    Arkasında şahs-i manevinin duası devam edecektir….İnşaallâh ..
    Allah gani gani rahmet eylesin….Kalankara da Allah’tan sabır dilerim..Rüstem Garzanlı

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*