Bediüzzaman Hazretlerinin fikirleri maya gibidir. Anıldığı, tartışıldığı, müzakere edildiği yerlerde maddi ve manevi havayı mayalar. İyiye, güzele, hayra, huzura, barışa, kardeşliğe, imana, İslam’a ve Kur’an’a doğru bir mayalama bu. 23 Martta şu güzel vatanın dört bir tarafında yapılan anma toplantıları vesilesi ile adeta maddi ve manevi hava mayalandı. Şuur altına yerleşen bu güzellikler ve hayır neticesinde hiç ummadığınız dillerden bile İslam kardeşliği, huzur ve barış kelimeleri dökülmeye başlandı.
Dua edelim Bediüzzaman hazretlerinin Kur’an ve İslam fikirleri ile dünyanın da havası mayalansın. Çünkü dünya bir dönüm noktasında. Tüm insanlığın huzur ve barışa şiddetle ihtiyacı var. Dünyada huzur ve barış da ancak İslam ile olabilir. Dünyadaki devletler ve milletlerin de tek kurtuluş reçetesi İslam kardeşliği ve İslam medeniyeti.
Dikkat ediniz, dünya derin bir kriz yaşıyor. ABD ve İngiltere çok büyük ekonomik kriz içinde. Avrupa’nın sefahat ve eğlence kapıları olan güney devletleri iflas etmiş durumda. İsraf, sefih hayat tarzları, eğlence, ailedeki tahribat, toplumun derinden derine çöküntüsü bu devletleri yıkılma noktasına getirdi. Avrupa’nın diğer devletleri de benzer durumları yaşamaya başladılar. İnsanların çoğu mutsuz ve huzursuz. Norveç’te dengesini kaybetmiş bir şahıs çıkıp yetmiş kişiyi öldürebiliyor. Bu da insanları huzursuz ve tedirgin ediyor.
Bu durum da Avrupa’nın büyük bir iflasa sürüklendiğinin işaretleri. Aslında göçen, iflas eden, yıkılmaya yüz tutan Avrupa devletleri değil, bir medeniyettir. Bediüzzaman Hazretlerinin ikinci Avrupa diye tanımladığı; güç ve kuvvete istinat ederek zulüm eden; hayat mücadeledir deyip boğuşmaya vesile olan; ferdi ve içtimai ilişkilerini menfaat üzerine kuran; ırkçılık ve menfi milliyeti teşvik eden;insanları israfa sevk edip sefih hayatı, gayr-i meşru zevkleri tahrik edip insanları sefihleştiren bir medeniyet. Evet göçen ve iflas eden işte bu menfi Avrupa medeniyetidir.
Geçen yüz yılın başlarından itibaren acımasız bir şekilde uygulanan bu menfi medeniyet fertlerin yüzde seksenini sefalete atmış, huzursuz etmiştir. İki büyük dünya savaşı bu medeniyetin neticesidir. Bediüzzaman Hazretlerine mimsiz medeniyet dedirten yine bu medeniyettir. 11 Eylül ile son kez bir tahribat yapmaya çalışan, İslam aleminde binlerce insanı perişan ve mağdur eden bu medeniyet artık iflas etmiş durumda.
Dünya yeni bir medeniyet arıyor. Huzur ve barış için, fertleri ve cemiyetleri mutlu edecek bir medeniyet. Elbette ki bu medeniyet Bediüzaman Hazretlerinin eserlerinde tarif ettiği şekli ile İslam medeniyetinden başkası değildir.
İşte dünyayı huzur ve barışa götürecek İslam Medeniyetinin temel unsurları:
Birincisi:
İslam medeniyeti hakkı öne çıkarır. Önce hak, hukuk, adalet der. Ferdin hukukunu korumada azami gayret gösterir. Bir kişinin hakkı umumun selameti için dahi olsa feda edilmez der.
Bir suçsuz insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibi olur diye hüküm verir.
Zulmün, baskının, haksızlığın önünü keser.
Evet, dünyaya insan haklarını öğreten ve ders veren İslam medeniyetidir. Peygamberimizin Veda Hutbesi adeta bir insan hakları manifestosudur. Yaşam hakkı, mülkiyet hakkı, din ve vicdan hakkı, kadın hakları gibi en temel haklar bu hutbede beyan edilmiştir. Adalet mülkün temeli sayılmıştır. Kanun hakimiyeti güçlü- güçsüz herkes için uygulanmıştır.
İkincisi:
İslam medeniyeti teavün ve yardımlaşma düsturunu hayat prensibini olarak kabul eder.
Haksız kazançların önüne geçer. Çalışanın daha anlındaki ter kurumadan hakkının verilmesini ister. Zekatı ve sadakayı ve her türlü yardımlaşmayı emir ve teşvik eder. Faizi yasaklar. Gelir dağılımını dengeler. Fakir ile zengin arasında dengeyi gözetir. Zulmü keser, toplumsal kargaşayı önler.
Üçüncüsü:
Cemiyeti ve toplumu birbirine bağlama vasıtası olarak, ırkçılık yerine; din- vatan- sınıf birliğini temin eder. Aynı inançta olanları kardeş olarak kabul eder. Aynı vatanda yaşayanları birlik ve beraberliğe davet eder. Rabbi bir, peygamberi bir, vatanı bir olanları muhabbet ve kardeşlik duyguları içinde yaşamaya sevk eder.
Dördüncü ve beşincisi:
İslam medeniyetinin hedef ve maksadı menfaat yerine Allah rızasıdır. Dünya ve ahiret hayatının dengesini gözetir. Fertleri imanlı ve inançlıdır. Fedakarlık yapar, diğer gamdır. İnsanların hayrına olan her şeye olumlu bakar. Böylece nefsin olumsuz ve süfli arzularına gem vurur ve insanları ulvi duygulara sevk eder. İnsanı ruhi ve ulvi yönden geliştirir. Ahlaki yönden ilerletir. Faziletli fertlerden meydana gelmiş bir cemiyet kurma çabasındadır.
İşte kısaca İslam medeniyetinin temel unsurları bunlardır. 1400 yılı aşkın bir süre insanlığı aydınlatmaya devam etmiş İslam medeniyeti. İnsanlığa huzur ve barış getirmiştir. Dünya ve uhra saadetini tesis etmiş, insanlık tarihine Hz. Ebubekir gibi sıddık ve sadakat timsali insanları hediye etmiş. Hz. Ömer gibi adil yöneticileri, Hz. Ali ve Osman gibi müttaki idarecileri yetiştirmiştir.
Devletler bazında da büyük medeniyetler kurulmuş. İşte Endülüs Emevileri:
Avrupa’ya fen ve ilim noktasında üstadlık yapmış. İşte Emevi ve Abbasiler.
Öte yanda Selçuklular…Ve nihayet Osmanlılar. Hep adalet ve huzurun, refah ve barışın temsilcisi olmuşlar. Bağdat, Şam, Buhara, İstanbul, Kurtuba bu devletlerin en önemli başkentleri olmuş. İnşallah bundan sonra da Avrupa tam olarak uyanacak, Londra, Berlin, Amsterdam, Roma gibi şehirler İslam Medeniyetinin en önemli kentleri olacaklar.
İlk yorum yapan olun