İnsan niçin yaratıldı?

İnsanlar hep soruyorlar, “insan niçin yaratıldı” diye. Bunun tek bir cevabı var: İnsan, insan olmak için yaratıldı. Ahsen-i takvimde, en güzel ve harika bir surette ve şekilde yaratıldı. Hadsiz kabiliyet, sınırsız yetenek, derinlemesine bir vicdan, çok hassas duygularla donatıldı; akıl, şuur ve ruh ile cana can ve hayat katıldı.

İşte insan ancak Allah’a imanla hakiki bir insan olabilir. Mülkü Yaratıcısına teslim etmekle insan olarak kalabilir. Kendisine verilen bu kadar nimetlere karşı saygı, sevgi, muhabbet ederek Rahman’ın izni dairesinde Hakka itaat etmekle insaniyetini devam ettirebilir.

Böylece insan olarak çok yüksek mertebelere çıkıp kainatın münevver bir meyvesi olur. Bu hakikat Nurlarda en güzel bir şekilde tanımlanmış: “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır.”

Peki, iman olmaz ise insan insan olmaktan çıkar mı?

Evet, insan iman olmaz ise kademe kademe insanlıktan çıkar. İnsanın mahiyetine işlenmiş tüm insani değerleri kaybeder. Hayatını daimi olarak bir yokluk çukurunda mahveder. Küfür, nifak, fesat yolu ile insanlığını ve her şeyini kaybetmiş bir şekilde tek başına kabrin çukuruna gömülür gider. İşte bu hakikat de yine Nurlarda şöyle ifade edilmiş: “Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.”

Demek ki insan imanla insan olur, yaratılış maksadına uygun olarak hakiki bir insanlık mertebesine çıkar iken, küfür ve dalalet yolu ile insanlıktan çıkar ve aciz bir canavar hayvan derecesine sükut eder.

Demek ki insan insan olmak için yaratıldı.

İnsan ise ancak Allah’a iman ile insan olabilir.

İman olmaz ise insan çok yüksek bir dereceden aşağı düşer.

Küfür, nifak, fesat ile de bir hayvan mertebesine iner.

23. Sözdeki şu gelen ifadeler konuyu ne kadar da güzel izah etmiş:

“İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i sâfilîne düşer, Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü, iman, insanı Sâni-i Zülcelâline nisbet ediyor. İman bir intisaptır. Öyle ise, insan, iman ile insanda tezahür eden san’at-ı İlâhiye ve nukuş-u esmâ-i Rabbâniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür o nisbeti kat’ eder. O kat’dan, san’at-ı Rabbâniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.”

İşte insan iman ile en yüksek mertebelere çıkar, Cennete layık bir değer kazanır.

Kafir ise en aşağılara düşer Cehenneme layık bir hal alır. Bu nedenle kafir diyecek ki, keşke bir hayvan olsaydım. Ya da bir kuş ve bakteri olarak yaşasaydım. Hatta ve hatta bir taş olsaydım, “keşke bir toprak olaydım(Nebe suresi)” diye hayıflanacaktır. Çünkü en aşağı mertebede olan toprak dahi ebedi hayatta şuur kazanarak Cehennemde yanan kafirden çok daha yüksek bir hayata mazhar olacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*