Üçüncü adam…

Son zamanlarda, Erdoğan, “tek adam olarak” isimlendiriliyor ya, bu gibi isimlendirmelerin mazide bir seri şekilde neşredilen kitapları vardı, aklıma o geldi.

Eskiler, Şevket Süreyya Aydemir ismini hatırlar belki. Evvelâ Turancı, sonra komünist, daha sonra da Kemalist olan ve komünizm aşkı için Millî mücadeleden kaçıp, Kafkasya’ya giden bu adam; M. Kemal için “Tek adam”, İnönü için de, “ikinci adam” diye kitaplar yazmıştı. Kitapları okumadım, ama çok reklâmını yaptıkları için hafızama yerleşmişti.

Yâni, “tek adam” unvanı, o kitap serisine göre, M. Kemal’e ait. “ikinci adam” da İnönü olduğuna göre, bu vaziyette, Erdoğan, “üçüncü adam” olur her hâlde… Bilmiyoruz, Şevket Süreyya yaşasaydı ve Erdoğan’ı da yazmaya kalksaydı, ne isim verirdi acaba? Tahminimizce “üçüncü adam” kitabını yazardı.

Gerçi, idare ve tasarrufta, 1950 “Demokrasi ve hürriyet” rejimiyle o “tek adamlık” saltanatları kaldırılmıştı. Fakat sonradan meydana gelen hâin ihtilâllerin; ara dönem, ara rejimlerinde, yine “hürriyet ve demokrasi” rafa kaldırıldığından, bir nev’i “tek adamlık” hükümranlığı yaşanmıştı.

Bu gibi vaziyetlerden dolayı, milletin temsilcisi olan TBMM nin, devre dışı bırakıldığı bir şekilde idareyi tek başına yürütenlerin hepsine de “tek adam” denilmesinde, bir beis yoktur her hâlde.

Tâbiî, bu, tek ve ikinci adamların rejimi tamamen; despot, din ve millet aleyhinde olan icraatlar çokluğu ile bilinse de yine bir Cumhurbaşkanı, bir de Başbakan şeklinde olan hükümet yapısı vardı. Şimdiki gibi garib tâbirler değildi onlar. Bu yeni idare tarzında, ilk defa “Devlet başkanlığı” der gibi yapıldı. Sonra, döndü dolaştı, ”Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” denilmeye başlandı. Bütün bakanların, hukuk sisteminin de Cumhurbaşkanına bağlanmasıyla, hâliyle bu rejime, daha düne kadar beraber parti kurup, beraber bu yollarda yürüyüp, beraber ıslanan, ama sonradan dışlanan arkadaşları bile “tek adam rejimi” diyorsa, artık başkası ne desin?

İnnâ a’tayna’nın tefsirinde, o zamanki reislerle alâkalı olarak, cifir hesabıyla, ne kadar iktidarda kalacakları ifade ediliyor. 12-13-14-16 gibi rakamlarla îzahatlar yapılıyor. Cumhuriyet, her ne kadar 1923’de ilân edilmişse de, birinci reisin ipleri esas ele alışı tarihi 1925 senesi ve ölümünden bir sene kadar evvel hastalanmasıyla da, 1937 de hükümetten elini çekiş tarihi esas alınırsa, 12 sene kadar iktidarını sürdürmüştür. İkincisi de, 1937’de gayr-ı resmî, ‘38’de de resmî olarak almış, 50 demokrasi şafağıyla da karanlıkta kalmıştır. ‘37’den ‘50’ye de 13 sene eder.

Tabiî, bunlar biraz ilmî cifir hesaplarıdır. O iki reisten sonra, 10 seneyi aşan bir müddetle, iktidarda kalan olmamıştır. Bu iktidar ise, 18 senelik hüküm sürmesiyle, Cumhuriyet tarihinin bir ilki olmuştur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*