15 Temmuz sonrası, bir KHK hatırası

15 Temmuz 2016 hareketinden sonra bu aylarda, İstanbul’da “Türkiye’deki su mes’elesi” ile alâkalı bir toplantı tertip edilmişti. Ankara’dan devletin üst seviye temsilcileri, bakanlık, DSİ, İller Bankası gibi devlet daireleri ile belediyelerin su-kanalizasyon idarecileri de bu toplantıya iştirak etti.

Biz de, kendi idaremizi temsilen oradaydık. 15 Temmuz yeni yapılmış; ortalık toz-duman, at izi it izine karışmış, kimin eli kimin cebinde belli değil. vs. Böyle bir zeminde yapılan toplantının kokteyl arasında, çeşitli devlet dairesi mensuplarıyla konuşup tanışıyoruz. Biz onlarla sohbet ederken, yanımıza bazı küçük ve imkânları sınırlı olan belediyelerin temsilcileri geldi ve yanımızda bulunan DSİ, İller Bankası ve diğer daire ileri gelenlerinden lojistik destek isteyip, mevzuu ile alâkalı personellerini yetiştirmek, kurs vermek vs. gibi şeyler için, kendilerindeki yetişmiş personellerden istediler.

Bir anda gözler oraya kaydı, dinlemeye koyulduk. Ankara’daki o üst seviye temsilcilerin söylediği söz beni şok etti. “Maalesef, o elemanlardan hiç kalmadı ki… Hepsi KHK ile işten el çektirildi.” Şaşırdım ve düşündüm. İçimden kendi kendime dedim ki; “Vay beee… kanunun hükmünde kullanılabilirse de kanunun önüne geçmemesi gereken bu sistemle o kadar insan bir anda; sorgusuz, sualsiz, suçlu, suçsuz olduğu bile belli değilken, nasıl işten el çektirilir? Hem de, böyle yetişmiş, kalifiye personel. Bu devlete, bu millete yazık değil mi?”

Haksızlığa hiç tahammül edemediğimden, buna da çok canım sıkıldı. O kadar insanın suçu varsa, sabit olduysa, götür istersen as. Ama kesinleşmemiş bir zehabtan, zandan dolayı, o kadar insan mağdur edilmez ki… Ve bu KHK (kanun hükmündeki kararname) ile benim bildiğim, şahıslar hakkında bu gibi işler yapılmaz, yapılamaz. Aklıma, rahmetli Adnan Menderes’ten sonra, TC’nin ikinci ciddî başbakanı olarak devlet adamı olan merhum Süleyman Demirel’in, Turgut Özal’ın Başbakanlığı sırasında, (zannedersem 1987 idi.) TBMM’de yaptığı konuşması aklıma geldi. Orada söz, KHK’lara gelince, kısa kısa şunları söylemişti:

“KHK ile her şeyi halledemezsiniz.

“Kişi hakları ile ilgili KHK OLMAZ.

“Temel Hakları düzenleyen KHK OLMAZ

“Temel Haklar mutlaka meclislerin işidir.

“Devlet memurlarının, çalışanlarının haklarını tanzim eden KHK OLMAZ!”

Otuz sene kadar evvel söylediği o sözlere bir bakalım, bir de şimdiye… (Yanlış anlaşılmasın. Yukarıda da dediğimiz gibi, suçu kesin ve sabit olanı müdafaa etmiyoruz. Amma ortada suçu tesbit edilmemiş ise, bu gibi insanlara yapılan yanlışlara söylüyoruz biz)

Evet,  Demirel, “olmaz!” dedi, ama oldu işte. Ne oldu? Olan; Millete, devlete, vatandaşa oldu. Yazık!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*