Bugün Demirel’in günü

Evet, bugün merhum Süleyman Demirel’in rahmetle ve dualarla yad edilme günü.

17 Haziran 2015 tarihinde 91 yaşında bu dünyaya gözlerini yuman 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, bugün vefatının altıncı senesinde ülke çapında yad ediyoruz. Rabbim gani gani rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun inşaallah..

Merhum Demirel dünyada çok günler gördü, çok olaylar yaşadı. Ama yaşadığı bütün o günlerin hiçbiri; 91 yıllık mücadeleli bir hayatı geride bırakıp Rabbine kavuştuğu 17 Haziran günü gibi olamaz. Ne ilk başbakan olduğu 27 Ekim 1965 günü, ne de Cumhurbaşkanı olarak ilk köşke çıktığı 16 Mayıs 1993 günü…

Cumhurbaşkanlığına seçildiğinde artık kendi partisiyle de bir alâkasının kalmadığını şu sözlerle vurgulamıştır, tam bir devlet adamlığı edasıyla:

“Ben artık Türkiye’nin Cumhurbaşkanıyım, arkama dönüp bakmam, parti işine karışmam.”

Dünyaya veda ederken de, dönüp arkasına bakamamıştı zaten…

Yeni Asya ekolü içinde, hele yazarı olup da, merhum Demirel ile bir şekilde hatırası olmayan yok gibidir. 1976’da Mehmet Kutlular Ağabey ve eğitimci merhum Kadir Eren ile birlikte kendisini ziyaret eden eğitim grubu içinde bulunduk.

Ayrıca 1979’da Ali Uçar ve bazı tanınmış simalarla birlikte kendisini ziyaret ettik.

En unutamadığım da, 1985’de henüz yasaklı iken, Güniz Sokak’taki evinde, sıcak bir atmosferde gerçekleşen ziyaretimizdi. Zengin bir kütüphaneyi ve kıraathaneyi andıran büyük oda ziyaretçilerle lebaleb doluydu. Oturduğu koltuk, dört tarafı kitaplarla çevrili masanın ortasında kalmış gibiydi. Arada bir espriler de yaparak, tarih ve ümit dersi veriyordu.

O sıralarda şiirin dışında nadiren makale denemesi de yapan biri olarak, ziyaret sonrası yazdığımız makale Yeni Asya’da (o zaman Yeni Nesil) yayınlandı. İlhamını, Demirel’in, “Bostan kulübesi gibi görünen yer, bir gün saray olacaktır” sözünden alan bir yazıydı o. Postayla kendisine ulaştırdığımız makale için teşekkür yazmayı ihmal etmemişti.

Rabb-ül Âlemin, ona bu dünyada çobanlıktan Cumhurbaşkanlığına uzanan maceralı ve mücadeleli bir ömür verdi. Asıl yolculuğu da vefatından sonra başladı. Hakikî ve ebedî saraylara uzanan, iman ve salih amel ile ferahlı ve kolay olan bir yolculuk. O, bu dünyada Nur’a ve Üstâd’a dost olarak yaşadı. Dileriz ki, Üstad da orada ona dost ve muin olsun.

“Ömür sürdü dünyada, neredeyse bir asır.

Göçüp giderken bile heybesi doluydu sır!..”

ONUN UNUTULMAZ SÖZLERİNDEN

– Tespih çeken elle, tetik çeken el bir olmaz.

– Bulut buluttur, bulutun akı da buluttur garası da, binaaneleyh, üzerine gonuşmaya değmez.

(Yıldırım Akbulut için ne düşünüyorsunuz? diye soran gazeteciye demişti.)

– Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, ya biz ne çocuğuyuz?

– Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyidir” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değildir” derim.

– Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir.

– Said Nursi’ye âlim demeyenin alnını karışlarım.

Bugün merhum Demirel’i, arkasından duâlarla anarken, kendisinin de ilmine hayran olduğu Üstad Said Nursî’nin bir sözüyle tarih sayfalarına havale ediyoruz: “Kimin himmeti milleti ise, o tek başına bir millettir.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*