Niyet, nasıl fıtrî hallerin ölümü olur?

Ameller niyetlere göredir. Yani insanın fiil ve davranışları niyetlerine göre bir şekil alır. Bir başka deyişle, insanın fiiline ve ameline ruh ve hayat veren şey niyettir. Niyetsiz bir amel ruhsuz bir cisme benzer.

Peki niyet nedir?

Niyet, karar verme ameliyesidir. Bir işi, bir fiili, bir davranışı tahakkuk ettirmek için verilen karardır. Niyet bir düşüncedir, meyildir, zihinde meydana gelen bir temayüldür, bir plandır. Zahirî bir vücudu söz konusu değildir. İnsanın vicdanında yaratılıştan var olan duygulara istinat ederek ortaya çıkan bir yönelmedir.

Meselâ akşam namazını kılacağız. Namaza başlarken niyet ederiz. Ve deriz ki, “Niyet ettim Allah rızası için akşam namazının farzını kılmaya.” İşte bu bir niyettir, bir karardır. Yani kişi Allah’ın rızasını kazanmayı umut ederek, arzu ederek, isteyerek, yine Allah’ın razı olacağı bir fiili yapmaya karar verir, niyet eder. Burada daha fiil gerçekleşmemiştir, sadece Allah rızası için bir fiil yapmaya yönelme vardır. Şimdi siz tekbir aldınız, niyet ettiğiniz fiili gerçekleştirmeye başladınız, üç rekatlık akşam namazının farzını kıldınız, selâm ve-rerek namazı bitirdiniz. İşte bu da niyetle başlanan fiilin ve amelin sonudur. Allah’ın rızasını kazanma niyeti ile namaza başladınız, yine Allah’ın rızasını umarak namazı şartlarına uygun bir şekilde eda ettiniz ve yine Allah’ın rızasını gözeterek namazı tamamladınız. Artık bu fiil ve amel, sizin hesap hanenize bir hayır ve hasenat olarak yazılır. Sizin bu fiilinize hasenat özelliği kazandıran ise, en baştaki niyetinizdir. İşte burada niyet, bu fiile adeta hayat vermektedir, fiil ve amelin ruhu olmaktadır. Yani işin özü niyette.

Ama bir fiil için niyet yapılmaz ise veya o fiil gösteriş için, riya için yapılırsa bu sefer de o fiil ve amel bir ölçüde bozulmuş olur, hayat bulamaz, ruhu uçup gitmiş cesede benzer. Görüntüsü vardır, ama hayır ve hasenata dönüşecek ruhu yoktur. Şimdi namaz kıldınız, ama maksadınız Allah rızasını kazanmak değil. Veya “Halk görsün, millet benim namaz kıldığımı zannetsin, âmirim veya müdürüm anlasın vs” diye namaz kılarsanız, bu fiil ve amel riyaya ve gösterişe girdiği için böyle bir namazdan hâsıl olacak hayır ve hasenat da fesada gitmiş oluyor, yani bu amel hiçbir hayırlı netice vermiyor. Hatta günaha vesile oluyor. Halbuki zahirî olarak yine aynı fiil yapılıyor. Yani birisi Allah rızası için üç rekat akşam namazı farzını kılıyor, diğeri gösteriş için yine üç rekat akşam namazı kılıyor. Dışarıdan bakıldığında aynı fiil işlenmiş gibi gözükse de, işin mahiyeti ve aslına göre elmas ile kömür arasındaki fark kadar bir uçurum açılıyor, iki amel arasında.

Bu hususa Risâle-i Nur’da şöyle dikkat çekilmiş:

“İ’lem eyyühe’l-aziz! Hayrat ve hase-natın hayatı niyetledir. Fesadı da ucub, riya ve gösterişledir.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 45)

İfadede geçen “Hayrat ve hasenâtın hayatı niyetledir” cümlesindeki niyet, tamamen Allah’ın rızasına muvafık bir niyettir. Yani Allah rızasını kazanmak için verilen karar, düşünce ve me-yillerdir. Şimdi örfî mânâsında ‘iyi niyet, kötü niyet’ diye iki kavram vardır. Bu ifadede, Bediüzzaman Hazretleri niyeti bu şekilde değil, sadece müspet mânâsı için kullanıyor. Yani niyet burada, Allah rızasını kazanma düşüncesi ile tam uyum sağlıyor. Çünkü hayır ve hasenat kazanılacak ise, o fiilin Allah rızasına uygun olması gerekir. Dikkat edilirse ifadede, menfî mânâ için ‘kötü niyet’ tabiri yerine ‘ucb, riya ve gösteriş’ kelimelerini kullanıyor.

Peki niyet nasıl meydana gelir?

Niyetin istinat ettiği noktalar nedir?

Niyet insana yaratılıştan verilen vicdanî duygular ve hisler üzerine kurulan bir meyil ve karar verme mekanizmasıdır. Vicdan her zaman iyiyi kötüden ayırır ve hak yönünde karar verir. İşte niyet, vicdandaki bu duyguların açığa çıkması halidir. Niyet nasıl ki hayırlı amellerin ve fiillerin hayatı ve ruhu hükmündedir. Aynen öyle de vicdan da, niyetin çıkış kaynağı ve istinat noktasıdır.

Şimdi yine namaza dönelim. Namaz kılma fiilini gerçekleştirme ameliyemiz Allah rızasına yönelik bir iştir. Yani bizim niyetimiz namaz kılma ameli ile Allah rızasını kazanmaktır. Bizi Allah rızasını kazanmaya sevk eden şey ise vicdanımızdaki iman ve itaat duygusudur. Vicdanımızdaki hak duygusu ile iman nuru, vicdanımızı doldurmuş. İmanın verdiği his ve heyecan ile Kâinatın Sahibi olan Zât-ı Zülcelâlin rızasını elde etmek istiyoruz. İnancımızın ve imanımızın bir göstergesi olarak da namaza niyet ediyoruz. Allah rızası için bir fiil gerçekleştirmek istiyoruz. İşte vicdanımızdaki duyguların sevki ile Allah rızasını kazanmaya yönelmemiz bir niyet oluyor. Yani niyet hariçte bir fiili gerçekleştirmek için bir meyil ve istek durumunda. İstinat noktası ise vicdandaki duygular, hisler ve yaratılıştan insana veri-len fıtrî haller ve davranışlar.

Bu nedenle insanın geriye dönüp fıtrî hal ve duygularına niyet etmesi diye bir durum söz konusu olamıyor. Şimdi kişi kalkıp da “Niyet ettim mütevazi olmaya” dese bir ölçüde mütevaziliği iptal etmiş olur. Çünkü bu haller yaşanan hallerdir. Niyetin istinat noktalarıdır.

Siz bir ev yapıyorsunuz, temelini döktünüz. O temel üzerine binayı teşkil etmeye başladınız. Üçüncü kata geldiğiniz zaman tekrar bir temel atmaya kalkışırsanız bir ölçüde bu abesle iştigal olur. Bunun gibi, niyetin temeli ve istinat noktası olan duygularla, hariçte aynı duyguları amel noktasında tesis etmeye kalkışmak döner bizzat o duyguları iptal eder. Belki de bazıları gösterişe girdiği için amel fesada gider.

Şimdi bir kişi “Mütevazı olmaya niyet” etse, bu tevazuu iptal eder. Çünkü tevazu, bizzat yaratıştan bize verilen ve bizzat vicdanda yaşanan fıtrî bir haldir. Haricî bir noktada tesis edilmesi gereken bir amel değildir ki, niyet ile o amel gerçekleştirilsin.

Bakın bu hususa Risâle-i Nurda nasıl işaret edilmiş:

“Nasıl ki amellerin hayatı niyetledir. Onun gibi, niyet bir cihetle fıtrî ahvâlin ölümüdür. Meselâ, tevazua niyet onu ifsad eder; tekebbüre niyet onu izale eder; feraha niyet onu uçurur; gam ve kedere niyet onu tahfif eder. Ve hakezâ, kıyas et.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 45)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*