Garip bir dünyada yaşıyoruz. Belki de bizi zaman garipleştirdi. Düz mantıkla takibi çok zor garip hadiselerin içinden geçiyoruz. Dünyaya hakim olmak isteyen cereyanların aralarındaki işbölümünü anlayamayanlar, birisini ötekisine rakip zannediyorlar. onların medyadaki yapay çatışmalarını da seyredince, dünyasında hakikatle irtibatsız garib teoriler gelişiyor.
Bu günlerde medyamızda garip bir haber dolaşıyor: “Ünlü spekülator George Soros Türkiye’deki başörtüsü yasağını kaldırtmak için harekete geçmiş.” Sakın, “Tut kelin perçeminden” demeyiniz… Bir demeci veya işaretiyle ülkelerin idarelerini değiştiren birisi için bu ne ki… Belki de, ne alâkası var diyeceksiniz. Garibinize gidecek. George Soros’u dünyanın en zengini kabul ettiğinizde, Doğu Avrupa ülkelerinde yuvalanarak Kafkasya, Ortaasya, Balkan ve Latin Amerika gibi coğrafyaları parmağında oynattığına inandığınızda kronikleşmiş başörtü yasağının Soros için hiçbir şey olmadığını elbette anlarsınız.
Fakat size bir gariplik daha söyleyeceğiz. Bu Soros, Suudî devletinin Bosna’da yüz Alman markı karşılığında Boşnak hanımları tesettüre zorladığını iddia eden Soros’dur. Başörtü yasağının dayandığı ilkeleri alkışlayan ve her İslâm devletinin böyle bir kahramana muhtaç olduğunu söyleyen Soros’dur. İşte bu Soros’un “başörtü yasağı karşıtlığı” elbette ki gariptir.
İsterseniz bu garip şahsiyete biraz daha yakın mesafeden bakalım. Evvelâ Soros’un bir fert mi yoksa bir cemaat mi olduğu üzerinde durmak istiyoruz. Başta Malezya olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinin ekonomisini felç eden ve fukara Rus işçi ve köylüsünün ekmeğine el koyan bu şahsiyetin tek başına bu kadar etkin olması mümkün mü?
Fakat onun hipnotik gücü, mahiyetini anlayamayan cahil bırakılmış toplumlarda yalnızca sanal sınırlarda kalmıyor. Cehaletle ümitsizliğin oluşturdukları kompleksli toplumlar, kendilerini isbat uğruna, Newyork’tan idare edilen ateşe pervaneler gibi atlıyorlar. Fert olarak Soros’un bu kadar geniş coğrafyalarda ve bu kadar çok organizeleri bir anda tek başına idare ettiğini düşünmek de; ispirtizma veya manyetizmanın cazibe alanına yakalanmışların diğer bir garipliği olsa gerek.
Diplomasi, savaş, ekonomi, sosyal toplum, gen teknolojisi, psikososyal ilimler, medya ve global koordinasyon gibi herbiri farklı bir alanda koşuşturan gruplara dikkatli bakmayanlar, onları bazen birbirine düşman da zannedebilir. Bitkilerin, ağaç ve hayvanların tohumları üzerinde çalışıp fıtratı tahribe çalışanların enstitüleri de mevcuttur. İfadelerimize yansımış “toplum mühendisliği” de bu enstitünün varlığından haber veriyor. Soros’un çalışmalarına biraz da bu pencereden bakmak istiyoruz. Cahil, fakir, zeki ve kompleksli çocukların “yükselme arzusu”nu kullanan spekülatör, her hal ve hareketiyle belki bir cemaat veya zümrenin temsilcisi olduğunu bize ihsas ediyor.
Kahramanlık ve iyilikle karşılaşan insan genellikle hipnotizeye müsaittir. Faydalandığı kuvvet ve servetin ne kaynağını düşünür, ne de meşrutiyetini.
Çok gariptir. Kenan Evren Suud Rabıtasından İmamlara birazcık para aldığında kıyametler kopmuştu. Ya Necmettin Erbakan’ın bu haricî paralardan başına gelenler… Paralar bir İslâm ülkesinden olunca ülke için çok tehlikleri olurken, TESEV resmen Soros’dan para aldığını açıklandığında maalesef alkışlanıyor.
Benzer konuda makaleler:
- Selefiliğin tarihi kökeni, günümüz Selefileri ve IŞİD
- Müflis Proje: KEMALİZM
- Neoconların selefî silahı ve Said Nursi
- Ezanı aslına çevirmek, demokratların ilk icraatı oldu
- Ne mutlu gariplere
- Bir ihanet öyküsü: Risale-i Nur nasıl yasaklanıyor?
- Ekonomi ön tahmin merkezi ve Soros…