“Ağabey, Mısır için çok duâ edin!”

Image
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “İslâmın zeki bir mahdumudur” dediği kardeş Mısır milleti, bu günlerde çok zor anlar yaşıyor. Başlıktaki niyaz, şu anda İstanbul’da master eğitimi alan, Mısır’lı; Muhammed Samir, Kerim, Amer ve Ahmed Elgara’ya ait. Telefon ve Internet üzerinden yaptığımız konuşmamızda, Mısır’ın şu andaki durumu ile alâkalı yaptığımız müzakerede bu duâyı istemişlerdi bizden.

 

Onlar, bizim Mısır’da bulunduğumuz zaman, Ayn-Şems Üniversitesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyan kardeşlerimizdir. Onların Türkçe öğrenmelerine yardımcı olduğumuz günlerde, Risâle-i Nurlarla tanıştırmak için Kahire’deki Sözler Neşriyat’a götürmüş ve ondan sonra da irtibatımız hep devam etmiş kardeşlerimizdir.
Mısır’daki hadiselerini seyrederken, bizim aklımıza da, orada bulunduğumuz günler geldi. Mısır’a ilk gittiğimizde caddelerde gezen çok sayıdaki asker ve polis sayısı dikkatimizi çekiyordu. Aynen bizim sıkıyönetimli günlerimizi hatırlatıyordu. Hüsnü Mübarek, yıllardır tatbik ettiği baskı rejimiyle, milleti sindirmiş, her şeyden korkar hale getirmişti. Hassaten biz yabancılara yapılacak bir yanlışta, “polis çağıracağım” denmesi, onlar için korkmaya yeten bir sözdü. Bir çok memlekette olduğu gibi, burada da zengini çok zengin, fakiri ise çok fakirdi.
Çarşıda, pazarda gezerken dilenen, bahşiş isteyen insanları görmek mümkündü. Sefalet içinde yaşayan insan sayısı bir hayli fazla. Sefil hayat yaşayan insanların bulunduğu yerleri gördükçe çok üzülmüştük. “Mezar-şehir” diye adlandırılan ve zenginlerin mezarıyla iç içe hayat süren insanların hali içler acısıydı. Bize en çok dokunanı da, İmam-ı Şafî Hazretlerinin kabrine yaptığımız ziyaret olmuştu. Dört büyük mezhepten olan bu mübarek zatın kabrinin bulunduğu yer, tam bir mezbelelikti. Orada yaşayan insanlar da, gayet miskin ve  fakir kimseler olduğundan, ziyarete gelen insanları canından bıktırırcasına dilenirler. Eğer birine para verecek olsanız, hemen diğerleri de başınıza üşüşür.
Aslında Mısır’daki bu hal, sadece Mübarek zamanına ait bir şey değildi. Ondan önce hüküm süren Enver Sedat dönemi de, Cemal Abdunnâsır’ın dönemi de problemliydi. Bilhassa İhvan-ı Müslimin teşkilâtına yaptıkları unutulur gibi değildi. Ama Mübarek’in 30 senedir sürdürdüğü saltanat, bildiğiniz, gördüğünüz hadiseleri netice verdi. Allah, Mısır’lı kardeşlerimize yardım etsin! İnşaallah, fazlaca kötü durumlar olmadan Mısır, gerçekten İslâmî bir idare olan Hz. Ebubekir-i Sıddık’ın (ra) tatbik ettiği cumhuriyet (isim ve resimden ibaret olmayan, gerçek manâda) idaresine kavuşur.

Not: Gazetemizde “Mısır Mektubu” yazılarıyla tanıdığınız kızım Fatma Nur’un durumunu merak eden dost ve kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Orada da bir inayet-i İlâhiye yaşadık. Fatma Nur’un buraya gelmesi için 27 Ocak 2011 tarihine uçak biletini almıştık. Onun Türkiye’ye geldiği günün ertesinde bu hadiseler patlak verdi. Elhamdulillah ki, bir sıkıntı yaşamadık.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*