Merak edilen şu:
Zamanında Menderes ve Demirel’in dindar insanlara yaptıkları küçük yardımlara tahammül edemeyen derin güçler ve onların derin tetikçilerinin; bu gün hanımlarının başı örtülü bir cumhurbaşkanı ve başbakana; dindar görüntü teşkil eden bir AKP’ye ve onun kadrolarına nasıl tahammül ettikleri…
Hatta perde arkasında nasıl gizli ittifak ettikleri…
Şaşırtıcı değil mi?
Bir taraftan bakıyorsunuz zahiri bir çatışma var gibi.
Öte yanda ince destekler.
Bir e-muhtura veriliyor, tam tersi, iktidar güçleniyor.
367 krizi çıkıyor, her nedense AKP’ye yarıyor.
Referandumun en kritik yerinde bakıyorsunuz meşhur ‘Netekim Evren Paşamız’ çok ince bir destek veriyor. (Bu ince destek 20 Ekim 2010 günü gazetelerde yayınlandı)
Tüm bunlar açık bir delil:
AKP ile derin güçler arasında gizli bir ittifak var.
Peki, zahiren zıt gibi görünen bu iki taraf arasındaki ittifakın sebebi ne?
Bunlar nasıl bir araya gelebiliyorlar?
Nasıl aynı yolda yürüyebiliyorlar?
Bu ve benzeri soruların birçok cevabı olabilir.
Ancak en mühim sebep AB yerine, OB’ye yönelmektir.
Yani AB projesinden vazgeçerek, içi boş bir Ortadoğu Birliği projesine yönelmek.
Veya milleti realitesi olmayan bir OB hayali ile uyutmak.
Bizce en önemli ittifak noktası bu.
Zira herkes biliyor ki AB süreci iki mühim noktaya geldi dayandı.
Birincisi:
Kemalizmin devlet ideolojisi olmaktan çıkarılması.
İkincisi ise:
Ordunun ve askeri bürokrasinin batı ülkelerinde olduğu gibi bir konuma getirilmesi.
Bu durum elbette ki derin güçlerin temsilici olanlar tarafından kabul edilebilir bir durum değildir. Bu güçler her ne pahasına olursa olsun güçlerini muhafaza etmek isteyecekler. İşte bu nedenle sürekli ürkek, içi boş ve tavizkar bir politika takip eden AKP ile rahat bir ittifaka girdiler.
Bize göre Sayın Başbakan ile Sayın Büyükanıtın Dolmabahçe Sarayındaki görüşmelerinin ana gündem maddesi budur. Yani AB’den OB’ye yönelmek.
Bu konuda kimse bilgi sahibi değil elbette.
Biz de bilmiyoruz, o toplantıda ne konuşuldu.
Ancak bu meşhur görüşme sonrası icraatlara bakarak bunu söylemek pekala mümkün.
Dikkat ediniz AKP faaliyetlerine.
Bu gün AB projesi tamamen rafa kalkmıştır.
AKP kadroları AB’ye karşı soğuktur.
Zaten ABD de bizim asla AB’li olmamızı istemez.
İsrail zaten öteden beri dostumuz değil. ABD, İsrail ve Derin devlet üçgeni içinde iktidar kadroları her üç ortağın da isteklerine gönül rızası ile destek veriyor. İran yakınlaşması, Rusya yönelimleri, Ortadoğu ülkeleri ile zahiri ittifaklar bu projenin uygulamada olduğunun açık bir göstergesi.
Peki OB mümkün mü?
Bu gün için Asla!..
Şöyle bir bakın, Ortadoğu ülkeleri daha doğru dürüst devlet olamamışlar.
Hala diktatörlükler devam ediyor.
Siz hangi millet ve devletle tam bir birlik kuracaksınız?
…
Halbuki AB bir medeniyet ve özgürlük ve demokrasi projesidir.
Hak ve hürriyetler ve adaleti hakim kılma düşüncesidir.
Kendileri Hristiyan ama filleri Müslüman.
Kafirin her hali kafir olmadığı gibi, Müslümanın da her hali Müslüman olmaz.
Doğru olan çözüm, hak ve hürriyetlere zemininde yükselen AB projesindedir.
Biz AB ye girsek, içimizdeki derin güçlerin derin tetikçilerinden ancak o zaman kurtulabiliriz.
Siz bakmayın bazılarının süslü OB projesi laflarına.
Bunun içi boş ve aldatıcı.
Bu büyük bir uyutma oyunu.
Bu oyun da ancak Nurcular ve onların destekledikleri Demokratlar tarafından bozulabilir.
Dikkat ediniz!..
Derin güçlerin iki büyük düşmanı vardır.
Birisi Demokratlar, diğeri Nurcular.
Zaten mevcut siyasi yapı ile ittifaklarının mühim bir nedeni de budur.
Haydi gelin bu oyunu bozalım.
Bunların ipliğini pazara çıkaralım.
Ve yeniden hakiki hakkın ve hukukun tesisine vesile olalım.
Benzer konuda makaleler:
- 28 Şubat ve AKP
- Siyasette “fetret” devri mi?
- Referanduma Evren Desteği
- Anketler mi, gerçekler mi?
- 31 Mart sonrası rejim mi değişecek?
- Yeni Asya, Ak Parti ve Fethullah Hoca
- Akşener, DP ve ittifaklar
- 104 generalden ilginç çıkış
- Derin devlet ve Avrupa Birliği
- “Derin”lerde aranan sır
Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez!
İlk yorum yapan olun