Hem babamın, hem de benim günüm…

Şimdi, ben bu yazıyı yazarken aklıma şöyle bir şey geldi. “bu yazıyı yazacağım, ama ben hem babamı, hem de kendimi nazara almalıyım. Çünkü ben de bir babayım” dedim. Gerçekten de, insanın babası bir başka varlıktır. Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı ve her nev’in (insan olsun, hayvan olsun) neslinin temini onunla olan babalar, kıymetini bilen evlâdlar için, çok değerli birer varlıklarıdır.

Çocukluk günlerimden beri, babamla olan bazı münasebetlerimiz gözümün önüne geliyor. Hiç unutmuyorum, ortaokula başladığım ilk zamanlarda, takım elbise giymeye başladığımda, baktım babam benim kıyafetimde bazı düzeltmeler yapıyor. Gömleğimi giyince, onu iç çamaşırımın içine sokmuştum. Beni gördü ve “öyle olmaz oğlum, bak böyle, iç çamaşırın içine atletini koyacaksın, gömleği de çamaşırın üstüne” dedi. Her gömlek giyişimde, babamın bana öğrettiği bu güzel bilgiyi hatırlarım. Yine pantolonun üzerine taktığım kemeri görmüştü bir gün. Ben kemeri, pantolonun üzerindeki askılarından dümdüz geçiriyordum. Kemeri gevşetti ve “bak yavrum” dedi ve aynı zamanda da eliyle kemerin tokasını, pantolonun önünde, fermuarın hemen üstünde bulunan ve benim o zamana kadar ne işe yaradığını tam bilmediğim kısa askıya, kemerin tokasının çivisini geçirdi. “Bak gördün mü, böyle daha düzgün oldu. Kemer, askının üzerinde kaymaz” dedi. Ve şimdi bile birçok kimsenin bunu bilmediğini görüp, pantolona kemeri dümdüz takıp, tokanın çivisini o küçük askıya geçirmediğini görünce, hem tebessüm eder, hem de babamı hatırlarım. Daha bunun gibi, bazı nezafet ve temizlik kaidelerini öğretişi aklıma gelir de, bir babanın evlâdının en iyi mürebbiyelerinden, muallimlerinden biri olduğunu, babamın üzerinden anlarım.

Ben de aynı zamanda bir babayım. Hem de, ikisi de babalar günü olan bu Haziran ayında doğan çocuklarımın babasıyım. Yani bu Haziran ayında, çocuklarım tarafından bana “baba” unvanı verilmişti. Çocuklarıma verdiğim nasihatlerde, babalarla alâkalı âyet-i kerime ve Peygamberimizin (asm) hadis-i şeriflerini anlatırım. Genellikle annelerle birlikte zikredilen bu âyet ve hadislerden; bir âyette Cenâb-ı Hak, şöyle buyuruyor. “Biz insana, anne babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik…” (Ankebut Sûresi âyet: 8) Yine Peygamberimiz (asm) babanın duâsının ehemmiyetine dair hadis-i şerifleri olduğu gibi, babanın bedduâsından sakınılması gerektiğini de bildirmektedir. Babanın bedduâsının hemen kabul edilebileceğini bildirerek, ondan kaçınılması gerektiğini bildirmektedir. Ben bunu çocuklarıma anlatırken, “bakın çocuklar, anne aslan yavrularıyla pençesiyle filan oynar, bir şey olmaz, ama baba aslan bir pençe atsa, yavru aslan hemen ölürmüş. Onun gibi, anneler çocuklarıyla çok hem-hâl olduğundan, belki onlar alışkanlık icabı, küçük küçük bedduâ makamında serzenişte bulunduğu için, onların bedduâsı belki hemen kabul olmaz, ama baba bir bedduâ ederse, onun geri dönmesi zordur.  (tabi biz de kendi babamızla olmak üzere) baba bedduâsından çekinilmesi gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca tabiî, üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinden öğrendiğimiz babalarla alâkalı şu sözler de hep aklımızdadır.” Madem peder kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister; ona mukabil, veled dahi pedere karşı hak dâvâ edemez. Demek valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa, ya gıpta ve hasedden gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâvâ etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek, pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır.” (Sözler, yeni tanzim, s. 1041.) “Baba ne kadar haksız da olsa, oğul, onun rızasını tahsil etmeye mecburdur. Oğul da ne kadar serkeş de olsa, baba, şefkat-i fıtrîyesini ona karşı esirgemez ve esirgememeli.” (Emirdağ Lâhikası, yeni tanzim, s. 166)

Geçtiğimiz dört ay boyunca bizim evde beraber kaldığımız 95 yaş içindeki ve çok iyi bir Yeni Asya okuyucusu ve her gittiği yere abone oldurarak aldıran, (öyle ki, her tarafını didik didik eder, okur, gazeteyi üç-dört saatte eskitir) babamla olan o güzel günlerimi hatırladıkça, o değerli varlığımın ehemmiyetini hep bildiğime ve ona yaptığım hizmetlerime (kusurlarımız da olmasına rağmen) çok sevinmekteyim.

Babacığımı ve bütün babaları Cenâb-ı Hak, iki cihanda aziz eylesin. Vefat edenlere de rahmet eylesin inşâallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*