Yerküredeki hiçbir insan Amerika’daki mâlî krize bigâne kalamıyor. Kulakları radyolarda ve gözleri borsaların ilân tahtalarında…
Müflis Lehman Brothers şirketinin fırıldak idarecisinin kazandığı 470 milyon dolar ile Merryl Lynch’in son ceo’su Stanley O’Neal’in 161 milyon dolar tutan tazminatlarını, milleti kandırmak üzere yeni fırıldaklar arayan Amerikalı şirket sahipleri düşünsünler. Bunlar bugün için bizi pek ilgilendirmiyor. Hele bahsedilen krize, Kur’ân’ın yasakladığı faiz sistemleri sebep olmuşsa… Başta Kur’ân olmak üzere semavî dinlerle mücadeleye girişen materyalist Batı medeniyetinin yerlerde sürünen sözcüleri oturup konuşsunlar.
Bizi elbette ki bizimkiler ilgilendiriyor. Kur’ân’ın prensiplerine kulağına tıkamış “yeni dindar” ekonomistlerimiz… Din adına iktidar olduktan sonra insanlığa fıtrî bir çözüm yolu sunamayan muhafazakâr liberallerimiz… Bankaların, ceplerimize kartlarını yerleştirmek için tezgâhladıkları “kapkaççılık” oyununu ortaklaşa oynayan dünkü dindar siyasetçilerimiz… Dünya nimetlerine, düne kadar acımasızca tenkit ettikleri vahşi kapitalizmin noktası-virgülüne dokunmayan dindar ekonomistlerimiz, bankacılarımız ve uluslar arası fon yöneticilerimiz… Dünya menfaati uğruna ülkeyi yol geçen hanı durumuna düşüren idarecilerimiz… Düne kadar faizle iş görmenin getireceği felâketlerden dem vurdukları halde, bugün bankacılığın her karesinde poz verip ihaleden ihaleye koşuşturanlarımız bizi ilgilendiriyor. Her gün faizin helâl olduğuna dair yeni bir prof’tan fetva alıp başuçlarına asanlarımızın sebep olduğu kriz, Wall Street krizinden çok daha tahripkâr değil mi? Ekranların sihrine yakalandığı için cahil kalmış Anadolu insanını günaha alıştıran bu kriz yalnızca emlâk piyasasını vurmuyor, ebedî cennetin namütenahi ve bîhemta köşklerini harab ediyor.
Ekonomiyi hayatlarının birinci meselesi haline getiren “yeni dindar” iktidarlarımızın yakalandığı “amansız garp muhabbetinin” neticeleri dehşetli oluyor. Wall Street’ten Londra’ya ve nihayet Anadolu’ya yerleşen onlarca bankanın insanımızı nasıl köleleştirdiğini herkes görmeyebilir. Ceplerindeki sihirli kartlarla insanların hürriyetlerini, geleceklerini ve genellikle haysiyetlerini ne kadar ucuz paralara sattıklarını, dikkat etmeyenler göremezler. Dev bankaların tutsağı olmuş medyamız da ailevî felâketlerimizi, haczedilmiş hayatlarımızı ve el konulmuş varlıklarımızı yazamaz. Modernitenin köleleştirdiği şu modern kölelerin uğradığı felâket, hakikaten Washington felâketinden daha ağırdır. Finansın global teröristlerinin çaldığı paranın yerini, Amerika öyle veya böyle bulur, yetiştirir. Ortaçağın Akdeniz korsanlarına rahmet okuturcasına dünyanın bir tarafını yağmalayarak, haram lokmaların yerini yeniden haram lokma ile kapatır.
Ya bizimkiler? Bin seneden beri İslâmın bayraktarlığını yapmış bir milletin vârisleri? Cenneti önceliklediklerini iddia eden “yeni dindarlarımız?” Cumhurbaşkanı veya Başbakanı oldukları milletin çocuklarını “medeniyet”e tutsak veren bizimkiler?
Doğrusu, Wall Street kadar Türkiye’deki ekonomi de beni ilgilendirmiyor. Yalnız, ceplerindeki kartlar yüzünden istikballerini tutsak vermiş şu modern kölelerin hali içler acısı. Allah için, umumî bir af yok mu? Hükümet bankalarla oturup, onları bu tutsaklıktan kurtarsa ve sonra da yeniden köle olmamaları için tedbirler alsa ya… Şimdiye kadar yapılanlar ve yapılmış gibi görünenler göstermelik olduğu için derde deva olmadı. Olsaydı kart tutsaklığının yol açtığı facialar çığ gibi büyüyerek bu boyutlara ulaşır mıydı?

Benzer konuda makaleler:
- Mehmet Kutlular: Bir nur talebesinin siyasetteki istikameti
- Garkad ağacı nedir?
- Kapitalizm, faiz ve bankalar
- Neoliberallerin euro ile savaşı…
- Bankalar altın topluyormuş…
- Alışveriş festivalleri
- Demokratik açılımda dinî boyut