Bu gün dünya çok ciddi bir krizden geçiyor. Avrupa ve ABD ekonomisi göçme noktasına geldi. Devletler borç batağında. Bir çok ülke iflas noktasına geldi. Bütün bu göstergeler bir sistemin çöktüğünün işaretleri. Yani kapitalist sistemin çöktüğünün işaretleri. Zira bu gün batma noktasına gelen bir çok ülkedeki ekonomi rejimi kapitalist düşünce üzerine kurulmuştur.
Peki nedir kapitalist sistem?
Bediüzzaman Hazretleri bu sualin cevabını Nurlarda şöyle veriyor:
“Bütün ihtilÂlât ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve membaı, tek iki kelimedir.
Birinci kelime: “Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne.”
İkinci kelime: “İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim.”
Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devâsı var ki, o da vücub-u zekâttır. İkinci kelimenin devâsı hurmet-i ribâdır. Adalet-i Kur’âniye Âlem kapısında durup, ribâya “Yasaktır, girmeye hakkın yoktur” der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müthişini yemeden dinlemeli.1”
İşte kapitalist sistemin tanımı bu. Sadece kendini, kendi menfaatini düşünen; benliğini ve enaniyetini ön plana çıkaran, başkasının derdi ile ilgilenmeyen bir sistem. Eline bir miktar sermaye geçtiği zaman faiz yolu ile milleti sömüren, emek sarf etmeden, ter dökmeden kazanç yollarını arayan bir ekonomik düzen.
Kapitalist sistem aynı zamanda kötü bir medeniyetin de neticesidir. Hayat tarzını güç, kuvvet ve para üzerine kurmuş; kendi menfaatini öncelikleri arasına almış; hayat bağlarını menfi milliyet üzerine tesis etmiş; gaye ve maksadını ise süfli zevkler üzerine bina etmiş, habis bir medeniyetin neticesidir. Bediüzzaman Hazretleri 12. Sözde bu medeniyeti teşhis ve tespit etmiştir.
Kapitalist sistem bu güne kadar hiç bir ülkede başarı ve huzur getirmemiştir. Hatta büyük kargaşa ve çöküntülere de sebep olmuştur. Mesela sosyalist sistem kapitalizmin neticesidir.
İşte bu gün dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılar yine kapitalist sitemin neticesidir. İsraf, aşırı lüks, çalışmadan kazanmak, faiz gibi hususlar ülkeleri çökme noktasına getirmiştir.
Ülkemizde de derinden derine gizli bir kriz yaşanmaya başladı. Her ne kadar makro ekonomik verilerde zahiri bir iyimser hava olsa da, mikro düzeyde, yani şahıs ve aile bazında ciddi krizler yaşanıyor.
İki milyon kişi bu gün icralık olmuş vaziyette. Yaklaşık dört milyon araç sahibi MTV vergisini ödememiş. Dokuz milyon kişi de icra sınırına gelmiş. Ya kredi kartı veya tüketici kredisi yüzünden. Bu kişileri aileleri ile birlikte düşündüğümüzde otuz milyon kişi ediyor. Yani cemiyetin neredeyse yarısı borç yüzünden huzursuz ve umutsuz. Bankalar milleti adeta ipotek altına almış. İnsanlar ev kredisi, araba kredisi, tüketim kredisi, kredi kartı borçları ile adeta bütün mallarını bankalara ipotek ettirmişler. Hatta kurumsal bazda bir çok şirket de bu yüzden batma sınırına gelmiş. Çevremizde duyuyoruz, bir çok şirket malları bankalar tarafından yok pahasına satılıyor. Para bankalara geçtiği gibi, mülkler de onların eline geçiyor.
Millet ise ağır vergi yükleri ile birlikte ağır bir borç yükü ile eziliyor. Eğer tedbir alınmaz ise, çok değil, önümüzdeki bir iki yıl içinde çok ciddi sıkıntılar olabilir. Büyük göçüşler yaşanabilir.
Zira cemiyet bu kadar ağır bir borç ve vergi yükünü ilanihaye taşıyamaz. İşin sonu ya anarşi ve kargaşaya veya çöküntüye gider.
Cemiyet olarak sıkıntılı bir noktadan geçiyoruz. Derinden derine bir daralma hali yaşanıyor. Bu durumdan şükür, kanaat, tasarruf, iktisat gibi inançlarımızın temel emirlerini uygulayarak kurtulabiliriz. Önümüzdeki iki- üç yıl çok zor yıllar olarak gözüküyor. Siyasetin süslü laflarına ve vaatlerine kanmayarak şahsi ve ailevi tedbirlerin yerinde ve doğru olarak alınması gerekiyor. Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağımız zaman geldi de geçiyor bile. Aksi taktirde kapitalist bataklıkta boğulma ihtimali var.
Kim bilir belki de tüm bu sıkıntı ve zorluklar kutlu bir doğumun habercisidir.
Allah her zorlukla birlikte bir kolaylık yaratandır.
1. http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Mektubat&Page=456
İlk yorum yapan olun