PKK ile Barzani arasındaki TÜRKİYE…

Image
Okuduklarımız, izlediklerimiz ve işittiklerimiz bizleri yanıltmıyorsa, mevcut siyasî iktidar “Kürt Meselesinde” yeni bir limana yanaşıyor. Bağımsız çözümlerden vazgeçer gibi bir hali var. İktidara geldiklerinde sık sık “kırmızı çizgiler”den bahseden hükümetin renkli renksiz tüm çizgilerden vazgeçtiği, bizzat Barzani ile oturup petrol anlaşması imzalamasıyla su yüzüne çıkmış oldu…

İslam Birliğine ihanet eden Baas rejimi ile Barzanîlerin cinayet galerisini bilmeyenler, bu hadisenin köklerine ulaşamazlar. Her iki nifak hareketinin kuruluşu, Bağdat paktı kuruluşundan sonraki zamanı taakib eder. Bediüzzaman´ın Türkiye, alem-i islam, hristiyan alemi ve dünya barışı için ayakta alkışladığı CENTO´yu dağıtmakla vazifeli olanlar, gider ayak Irak´ı da parçaladılar, İslâm dünyasının böğrüne deccaliyetin hançerini sapladılar. Hem ANAP döneminde ve hem de AKP döneminde, dünya barışını istemeyenlerce finanse edilip, öne çıkartılan Talabani ve Barzani´nin bugünkü konumları, İslâm düşmanlarının bu istikàmette aldıkları mesafeyi gösteriyor. Amerikan´ın dış siyasetinde hâlâ etkili olan neocon ve neolibarellerin hizmetindeki Barzani´nin Irak´tan bağımsızca Türkiye ile masaya oturması ise, Türkiye´deki siyasetçilerin ya gafleti veya ihaneti anlamına gelebilir.

Dananın kuyruğu Washington´daki meşhur kürt toplantısında kopmamıştı. O hadise ile Yasemin Çongar, Ömer Taşpınar, Mike Atimay, Mümtazer Türküne ve Cengiz Çandar gibi isimler, kürt probleminin yeni sürecini ilân etmiş oluyorlardı. Yıllardır başta açık toplum enstitüsü olmak üzere birçok fondan Kürdistan´daki sivil topluma para aktaran neoliberaller, böylelikle geminin rotasına oturmuş oldular. Yeni süreçte ordu içindeki derin devletin PKK ile bağlantıları ve geçmişte işledikleri cinayetler deşifre edilirken, çözüm için kuzey Kürdistan devletiyle işbirliği gösterilecekti. PKK asker işbirliklerinin milletin içinden oluşturacağı ateşin buharıyla neoliberallerin kontrolündaki “rüşvete boğulmuş” yeni kürt politikasını taakib edilecekti.

Sorosun yardımları kadar Amerikanın buraya yapacağı yardım da sınırlı olduğundan, çarkın rahat çalışabilmesi için Kerkük petrollerini Molla Mustafa Barzani´nin oğlu Mesud Barzaniye havale eden kuvvetin, hem Türkiye´ye, hem arap ve islam dünyasına ve hem de AB´ye şedid bir düşman olduğundan şüphesi olanlara daha çok anlatacaklarımız olacak.

Ergenekon sürecinde eski efendilerince tukaka edilen PKK ve onunla çalışmış askerlerden kurtulmanın yolu, Amerikalı dinsizlerle işbirliğinden Barzani ile ittifakta olmamalıydı. Eğer hükümet neoliberallerin dümen suyuna girmişse – kanaatimizce girmiştir – şimdilik başka çaresi yok gibi görünüyor. Hem neocon ve neoliberaller ve hem de AB içindeki Türkiye ve barış karşıtları, iktidarın kürt problemini, ülkeyi parçalayacak şekilde çözümden yanalar. Hükümet de gününü kurtarma uğrunda PKK karşısında Barzaniye sığınıyor bölgede…

AKP´nin fiili olarak ülkeyi bölünmeye götürdüğünü yazanlara kızmaya hakkımız olmamalı… Tayyip Erdoğan ile bugünkü muhalefetin üslubuyla, ülke rahatlıkla bölünür… Çünkü bu meselede iktidar ve muhalefet hulus birliği yapmış durumdadırlar. Muhalefetin bu senaryonun dışında olduğunu zannedenler, günlük siyasî dedikoduları çerçevesini aşamazlar.

Washington´dan Erbile, oradan Diyarbakır´a ve şimdi de Ankara´yı saran bu yeni oyundan kurtulmanın biricik yolu demokrasidir. İçerde bir kısım asker ve hanedan mensuplarının, dışarda neocon ve neoliberallerin desteğiyle “demokrasi şovu yapan” AKP´nin miadını çoktan aştığını; vatan, millet ve dinini sevenler bilmek zorundalar. Kaderin tecellisi AKP için de geçerlidir. Düne kadar “Millî Görüş”ü istismar edenler, bugün millîlikten çok uzakta, ülkenin problemlerine çözüm arıyorlar. Siz de biliyorsunuz: Ekranların hipnotize ettiği meydanlardaki kalabalıklarda doğruyu arayanlara zamanın vereceği ceza, çok şiddetli olacaktır. Duamız zararın vatana, millete ve islama olmaması…

Image

 

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*