Vefatının altıncı senesinde Süleyman Demirel

Türkiye Cumhuriyeti’nin efsane isimlerinden biri de o idi.

Memleketin her köşesinde, damgası ve izleri bulunan bu müstesna şahsiyeti, daha düne kadar, esamesi bile okunmayan bazıları tarafından unutturulmaya çalışılsa, ademe mahkûm edilmeye uğraşılsa da o, bu memleketin unutulmazıdır.

Vefat ettiği zaman, müstear ismimizle, bir makale yazmıştık. (https://www.yeniasya.com.tr/abdurrahim-piroglu/demirel-elimdeki-gazi-kur-an-dir_543176)  daha sonra, Yeni Asya neşriyat tarafından çıkarılan, “Demokratlar Demirel’i anlatıyor” isimli kitaba da koyulan o makalede, onunla alâkalı birkaç hatırayı kaydetmiştik,

Demirel ile alâkalı hatıra ve vefa, ancak hatırlı şahısların yapacağı bir iştir. Hatırsız ve vefasız kimselerden zaten bunları beklemiyoruz.

Yine, altı ay kadar evvel, bu sütunlarda, onunla alâkalı bir makale daha yazmışız. (https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/bu-memleketten-demirel-diye-biri-gecmedi_536039) Orada da Demirel’i epey anlatmışız.

Bu makalemizde de hassaten, onun, kanunsuz ve hukuksuz olarak, alçak ihtilâlciler tarafından, “KONUŞMASININ DAHİ YASAK” olduğu günlerden bir kaç şey yazacağız.

12 Eylül 1980 senesi ihtilâlinden sonra, bütün liderler, köşe bucak bir yerlere saklanırken ve hatta hiç unutmam, Ecevit, teslim olması için, yanına İrfan Özaydınlı’nın getirilmesini, onunla beraber ancak teslim olacağını söylemesine rağmen, ortalıkta bir tek merdane, evinde bekleyen Süleyman Demirel olmuş ve askerleri hiç zorlamadan (memlekette bir sıkıntı çıkmasına razı olmadığından) teslim olmuştu.

“Konuşmasının dahi yasak olduğu günlerden” dem vurduk. Sadece konuşması değil, isminden bahsetmek, onu hatırlatmak dahi yasaklanmıştı. İşte o günlerde, Nazlı Ilıcak, ona bir isim buldu. “BİR BİLEN” ve o isim iyi tuttu. Milletin ona yakıştırdığı “BABA” vasfı ile beraber o iki vasıf onu tarif ediyordu.

O günlerde, Ankara Kızılay’da, bir gazete bayiinin önünden geçerken baktım, o gün neşredilen mecmuaların birinin kapak resminin tamamı Demirel resmi. İçimden dedim, “Ya, bu yasak zamanda ne diyor acaba bunlar?” Bir tane mecmua aldım, hâlâ da arşivimde durması lâzım. Açtım, içini okudum. Zekî adam, mühendis kafası ile konuşuyor, ama anlattığına bakılsa, bir avam adamın dahi anlayacağı basitlikte bir şey.

O zamanın tek köprüsü kendi eseri olan, “Boğaziçi Köprüsü” ile alâkalı bir şey söylüyor. Köprünün tek tarafından geçişte ücret alınıyor ya, onu anlatıyor: “Yahu, bunlarda hiç kafa çalışmıyor. Gişeyi çıkışa koymuşlar, dolayısıyla, millet arabalarıyla kuyruğa giriyor. (o zaman bütün vasıtalar oradan geçiyor, kamyon, TIR vs.) bu sefer yığılma çok olup, kuyruk uzayınca, vasıtaların beklemesi, köprünün üzerinde oluyor. O da köprünün zararına bir şey. Halbuki, öyle yapana kadar, gişeyi köprü başına koysalar, yığılma yolda olacak.” Aslında, anlattığı bu. Ama onun resmini gören vatandaşta bir hücum. O zaman o mecmua çok satmıştı.

Memleketin imarı için en çok gayret eden oydu. O zamanki teknoloji ve maddî imkân noksanlığında, her şeyin en iyisini yapmaya çalışırdı. GAP’tan başlayın, taaa aklınıza gelen büyük proje ve hizmetler onundu. Bir “AYAŞ TÜNELİ” onun sevdası olmuştu. İstanbul- Ankara otoyolunun, en güzel ve rahat güzergâhı, ecdadın kullandığı ipekyolu idi. O da Ayaş’tan açılacak tünel ile Bolu Dağı’na hiç uğramadan kış şartlarında fazlaca zorlanmadan, İstanbul’a kolay vâsıl olacak bir şeydi. Ama, iktidar ömrünün önüne koyulan takozdan sonra, o yol inadına Bolu Dağı’ndan (tünel de olsa, kış mevsiminde yine sıkıntı oluyor) geçirilerek, Ayaş tüneli, âkim bırakılmıştı.

Neyse, kıymetini bilmeyip, ademe mahkûm etmek isteyenler olsa da bu millet onun kıymetini bilip, takdir ediyordu, vefasızlara sözümüz yok.

Ve her fâni gibi, o da bu hayata, 17 Haziran 2015 günü veda ediyor.

Enteresandır, Cumhurbaşkanları için hazırlanan Ankara’daki, Devlet Mezarlığı’na değil, doğduğu köye, İslamköy’e defnedilmeyi vasiyet ediyor.

Eeee menhus ruhtan uzaklaşıp, mübarek ruhlara yakın olmak da bir şeref. Allah rahmet eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*