Yel değirmenleri ve “paralel yapı”

Bir çok anî gelişmelere paralel olarak, varlığından sıkça söz edilen “paralel yapı-örgüt-devlet” acaba gerçekten nedir? Ya bilen tam bilmiyor; ya tam bilen bildirmiyor! Bu hususta durup durup zihnime takılan bir benzetme var. Lâkin bunu yazıya dönüştürmekten hep kaçınıp durdum.

Önce şunu arz edeyim ki, bir süreden beridir yel değirmenlerini acaip sevmeye başladım. Günümüzde elektrik üretmede kullanılan rüzgâr türbinlerini de, hem onları hatırlattığı, hem de yolların biraz uzağında güzel bir görüntü sergiledikleri için seviyorum. Hatta geçen hafta, Didim yakınındaki “şifalı-kaplıcalı” günlerimizden birini feda edip, Bodrum yakınındaki Gümbet’e kadar giderek, kendi haline terk edilmiş yel değirmenlerini ziyaret ettim. Bir tanesinin tam üstüne çıkarak, susmuş ve sükûneti tercih etmiş bir yel değirmeni sessizliğinde âleme baktım..
«««
İspanyol edebiyatı klâsiklerinden meşhur Cervantes’in Don Kişot adlı romanında geçen “yel değirmenleri”ni bilirsiniz. Tamamını okumamış olsak da, en azından edebiyat kitaplarında geçen bazı bölümlerini okumuşuzdur. Yeri gelmiş, filmini de izlemişizdir.

Şimdi, paralel yapıyla ilgili tahayyül ve tasavvur edip durduğum bir benzetmeye sadece bir değinmiş olayım da, siz isterseniz hemen yabana atar, yahut “bu bize göre değil” deyip, İspanya’ya postalayabilirsiniz.

Ya da; –içinde olmadığım ve mahiyetini hiç bilmediğim için–nazarımda kupkuru bir iddiadan öteye geçemeyen “paralel yapı”nın, lisanıma ve kalemime “yel değirmenleri” benzetmesiyle girmesini, benim cehlime verebilirsiniz.

Elimde değil. Her “paralel yapı” dendikçe, yel değirmenleri gelip zihnime takılıyor. İş bununla kalsa iyi. Diyelim ki, tamamen vehmî bir olgudan ibaret sandığım paralel yapıyı, yel değirmenlerine benzettim. Ama hikâyenin bir de şahıslar ve idealler kısmı var. İşte o alandaki benzetmelere giremiyorum, fazla bir benzeyiş de bulamıyorum. Zira yel değirmenlerinin savaşçılarında bariz olan “masumiyet”, “paralel yapı” savaşçılarında yoktur.

Romanın baş kahramanı Don Kişot, atı Rosinante, uşağı ve aynı zamanda akıllı danışmanı Şanso Panza ve uğruna ölümü bile göze alacak kadar sevdiği Dulsinya..

“Don Kişot”, 17. yüzyılda çökmeye yüz tutan İspanyol feodal toplumunu tenkid eden bir analizdir. Yıllarca bu eser sadece bir şövalye hikâyesi olarak değil, o asrın tenkidini yapan bir felsefe kitabı olarak da görülmüştür. Don Kişot’un savaştığı yel değirmenleri, sistemin yanlış dönen çarklarını sembolize eder. Sevdiği Dulsinya ise, Don Kişot’un, uğruna savaştığı dâvâsının sembolüdür.

Yel değirmenleri, Don Kişot’un gözüne korkunç “devler” olarak görünür. Koyun sürüsünü ordu sanır. Girdiği bir “han”ı şato olarak hayal eder, para ödemeye yanaşmaz, dayak yer.
«««
Azerbaycan’da mâsum insanların toplanıp kitap okudukları “nur dershanesi”, acaba bizim “paralel yapı” savaşçısının gözüne nasıl göründü? Erdoğan-Aliyev görüşmesinden sonra, Azerbaycan’daki “Nurcu” operasyonunun “zerre-i miskal” kadar bir mâsumiyeti, bir tutarlılığı ve bir geçerliliği yoktur. Ve onlara ilişmenin bedeli ne olacaktır? Bu hal, ehl-i hükme nasıl rücû edecektir? Onu da zaman gösterecektir.

Ayrıca Risale-i Nur basımı için “bandrol” verilmemesini, bütün Nur camiası hayretle karşılıyor. Ziya Paşa’nın dediği gibi, “Evvel yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı.”

Aynı şairin bu beyti de, sahibini bulur kanaatimce:

“Erbâb-ı kemâlî çekemez nâkıs olanlar.. / Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan..”

Son olarak şunu belirteyim ki; Yeni Asya gazetesi, sadece gazeteyi çıkaranların ve sadece okuyanların gazetesi değildir. Hakikatın sesidir, Nur’un müdafiidir, Bediüzzaman’ın duruşudur. Kimin elinde olursa olsun “hak”kı savunur, kimden gelirse gelsin haksızlığa karşı durur. Bundandır ki, “Sungurî tarikatı’na aittir” yakıştırmasıyla aslında bir Nur dersanesine yapılan baskının haksızlığını âleme ilân etmiştir..

Yeni Asya diyor ki:

Ne tamamen bir “taraf”, ne “akit” içindeyiz;
Ne “hücûm” tepesinde, ne olmayan “in”deyiz!.
Şafakta “hücum” emri verilmiştir “zaman”a;
Bu haksız çatışmanın biz hep ensesindeyiz!..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*