Meclise en yakın parti

Image
Önümüzde seçim var ya, şu andaki gündemin de çoğu onunla alâkalı olduğundan, bu başlığı okuyanın aklına ilk anda, “seçimi kim kazanır da meclise girer?“ manâsında bir yazı olduğu  gelebilir. Ama değil, bizim anlatacağımız daha değişik bir şey.

 

Geçtiğimiz ayki yaptığımız Ankara seyahatimizde, TBMM ye de gittiğimizi söylemiş ve burada müşahede ettiğimiz bir hadiseyi de, “Muhafız alayı mı, muhasara alayı mı?“ başlıklı bir yazıyla ifade etmiştik. Aslında orada dikkatimizi çeken, başka bir şey daha olmuştu. Arkadaşımla meclisten çıkarken, bahçeden karşı tarafa doğru bakınca yüksekçe bir binanın üzerinde, kocaman bir, “BDP” yazılı  levha göze çarpıyordu. Arkadaşıma sordum, “gerçek mi? “ diye. “Evet dedi, BDP nin genel merkezi orası.  “Allah, Allah! meclise en yakın parti yahu!” dedim, bir şeyler daha söyleyip yürümeye devam ettik. Gerçekten de enteresan bir durumdu. Bir çok partinin genel merkez binası meclise uzakken BDP, yakınında bir yeri genel merkez binası yapıvermişti. Hem de, meclisin bahçesinden bakan herkesin görebileceği gibi. Bu, üzerinde çok durmadığımız hadiseyi de; birkaç gün önce bu partinin gündemin başına oturması üzerine hatırladık.

Yani, şu Türkiye’de olan hadiseleri anlamak mümkün değil. Güya padişahlık, saltanat kaldırılmış ama, tek adam üzerine kurulan saltanatlar halâ devam ediyor. Bu işlerin sac ayağını teşkil eden cenah da, daha ziyade askeriye ve adliye ile sağlana gelmiştir. İşin enteresanı da, bunlar kendi kurulu düzenlerinin bozulmaması için yaptıkları her yanlışı, aldıkları her kararı (millete rağmen de olsa) “Türk milleti adına” yapıyorlar. Ama, milletin bundan ne haberi var, ne de tasdiki. Kendilerine ters gelen her şeye karşı tavır alacağız diye, bilerek veya bilmeyerek karşı tarafın ekmeğine yağ sürüyorlar. Kimi mağdur etmeye çalışıyorlarsa, (veya bu, oynanan oyunun bir parçasıdır) o cenah, kahraman oluyor veya seviyesi yükseliyor, yükseltiliyor. İşte bu son hadisede de, BTP lilerin adaylığını veto etme işinde siz, sonrasında yapılacak teşebbüsleri bilemiyor muydunuz, kestiremiyor muydunuz, tahmin edemiyor muydunuz? Muhakkak ihtimaller değerlendirilmiştir tarafınızdan. Buna rağmen, niye şu hadiselerin meydana gelmesine sebeb oldunuz? Bırakın kendi hallerine. Zaten 3-4 gün sonra ne oldu? Madem şimdi böyle olacaktı, o zaman niye öyle oldu? Halbuki kendi seyrinde bırakılsaydı, belki de Müslüman, dindar Kürt’ler, o Rafızileri ademe mahkûm edeceklerdi. Ve minel garâib…anlaşılmaz işler doğrusu…

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*