Ayhan Çetiner ve Sami Sarıcıoğlu

alt

Daha İhsan Paşalıoğlu Ağabeyimizin vefat firakı içimizden gitmemişken, Bayramın ilk günü Bursa Yeni Asya vakfımızdan gelen bir mesajla bir defa daha üzüldük. Uzun yıllar Bursa’da ikamet ettikten sonra, birkaç senedir memleketi Kırıkkale’ye yerleşen Ayhan Çetiner Ağabeyimizin vefat haberiydi bu.

Bundan çeyrek yüzyıl kadar önce geldiğim Bursa’da tanışmıştım onunla. Sessiz, halim selim bir insandı. Konuşup tanışınca, hem Ankara’dan dolayı hemşehrim olması (Kırıkkaleliydi) ve hem de makine imalatçılığı yaptığından dolayı da meslektaş olduğumuz Ayhan Çetiner Ağabeyimizle, bir araya geldiğimiz her mekânda konuşur, hasb-ı hâl ederdik. Çok muhterem, sessiz, fakat hizmette berdevam bir ağabeyimizdi. Umumi sohbetlerimizin hemen hemen hepsine gelirdi. Yeni Asya Gazetemizin de iyi bir takipçisiydi.

Uzun yıllar ikâmet ettiği Bursa’dan, memleketi olan Kırıkkale’ye gitme kararı aldığında üzülmüştük. Neyse, oraya gitti ama oğlu Ersan kardeşimiz Bursa’da idi. Arada sırada geliyordu bazen de görüşebiliyorduk. En son zannedersem, bir cenazede görüşmüş, kucaklaşmıştık. Bayramın birinci günü Bayram namazını kılıp, kurbanını da kestikten sonra, birden geçirdiği bir kalp krizi neticesinde vefat etmişti. Enteresan bir şeydi. O da, Paşalıoğlu Ağabeyle aynı yaştaydı. Oğlu Ersan kardeşi arayıp vaziyeti öğrendik tâziyede bulunduk. Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun İnşâallah! Bayrama bu dünyada başlayıp, gerisini ahiret yurdunda devam eder inşâallah!  

SAMİ SARICIOĞLU

Yazı yazmadığım günlerde, 1 Eylül tarihinde Ankara’dan aldığım bir haberle de, bizim “Malatyalı Sami” veya “uzay-semavat Sami” diye bildiğimiz, Sami Sarıcıoğlu Ağabey’in vefat haberini almıştık. Ve benim, münasebetimiz ve hukukumuz olan insanlara, rahmetli annemden itibaren yazdığımız, birer Fatiha mesabesindeki tâziye yazısından, Sami Ağabey’e yazamadığımdan dolayı da, ruhum sıkılmıştı..Geç de olsa, onu da, bu vesileyle yâd edelim dedik.

Sami Ağabeyimiz, aslında Malatyalı olmasına rağmen uzun yıllardır Ankara’da risale-i nur hizmetlerinde vakıflık yapan, mübarek, müşfik, sessiz bir insandı. Onun “Malatyalı, uzay=semavat” diye ilâveli unvanı da, yine o yıllarda Ankara’da vakıflık yapan Sami Cebeci ile ayırt edilmesi içindi. Malatya zaten memleketiydi. Uzay=semavat ise, bizim okulumuzun da bulunduğu Maltepe semtinde bulunan uzay apartmanında (nurcuların tabiriyle uzayın aslı olan semavat) vakıflık yapmasından dolayıydı.

Gerçekten, çok müşfik ve mübarek olan Sami Ağabeyimizi herkes severdi. Bir arada, rahmetli Bayram Ağabey’in yanında Ulus 27’de  kalmıştı. Bizim 1981 senesinde Ankara’dan ayrılmamızdan sonra, bazen Ankara’ya gittikçe görüşürdük. Üstad’ın talebelerinden rahmetli Mustafa Cahid Türkmenoğlu Ağabey, onun eniştesi olmuştu. Risale-i nur davasında, nurcu olmalarından dolayı en çok ceza alan  (7 sene ağır hapis) 5 kişiden biri olan Türkmenoğlu Ağabey onun, Ömer Tuncay ağabey de benim eniştem olduğundan bunu konuşurduk. Bir ara kuyumculuk da yapan Sami Ağabey’le uzun müddettir görüşemiyorduk. Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun. Peygamber (asm) ın liva-yı sancağı altında, Üstadına ve yanında hizmet ettiği Bayram Ağabey’e komşu olsun inşaallah!  

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*