Derin devlet kimdir?

Hep söyleyip duruyoruz.

Derin devlet, derin güçler, karanlık mihraklar, gizli komite vs diye.

Peki kim bu derin devlet?

Nasıl tanınır bu derin güçler?

Böyle yapılar gerçekten var mı?

Yoksa biz karanlığa yumruk sallayıp, dipsiz bir kuyuya mı taş atıyoruz?

Sahi, nedir bu işin hakikati?

Evet, böyle yapılar var.

Bu kesin…

Velakin bu yapıları teşhis etmek ve ortaya çıkarmak da bir o kadar zor.

Adı üstünde zaten.

Derin güç…

Derin devlet…

Öyle herkes görecek şekilde açık ne net olmaz bu yapılar.

Olursa…

O zaman “derin”yerine sığ güç, konvansiyonel kuvvet olurdu, adı da derin olmazdı zaten.

İşte bu nedenle, derin yapılar öyle kolayca görünmez.

Belli bir adresi ve kurumu da yoktur, kolay kolay bilinmez.

Ancak yaptıklarından, fiillerinden ve olaylara nüfuz etme özelliklerinden anlayabilirsiniz bunları.

Mesela Üstadımız Bediüzzaman’a yapılan zulümlerin çoğu bu derin yapılar tarafından yapılmıştır.

Risalelerde bu konuda bir çok izahat var.

Bilhassa Lahikalarda.

İşte bunlardan bazıları:

“Demek, gizli komite beni sıkıştırmakla bir hadise çıkarmak istiyordular.”

“Fakat, ecnebî menfaati hesabına ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, bizim beraatimizi bozmak için, her tarafta, habbeyi kubbe yaparak bir kısım memurları aleyhime evhamlandırdılar. Bir maksatları, benim sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden kızdıklarının bir sebebi, sükûtumdur, dünyaya karışmamaktır. Âdetâ “Niçin karışmıyorsun? Tâ karışsın, maksadımız yerine gelsin” diyorlar…”

“Dikkat ediniz, küfr-ü mutlakı müdafaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın.”

İşte bu ifadelerdeki “gizli komite” tabiri ise, doğrudan bu “derin devlet” denen yapıyı tanımlıyor.

Tek Parti idaresinde bu komiteler çok etkili olmuşlar.

Üstadı yirmi yedi yıl boyunca gözetim ve denetim altında tutmuşlar.

Bazen de hem Üstad, hem de Nur Talebelerine işkenceye varan baskılar ve zulümler yapmışlar.

Bu komitenin ve derin yapıların sadece iç dinamiklerle hareket ettiğini düşünmek de son derece hatalıdır.

Çünkü;

Üstad “ecnebî menfaati hesabına” ifadesi ile bu mihrakların uzantılarına dikkat çekiyor.

Yani içeridekilerin ipleri bir ölçüde dışarıda.

Şayet sadece içeride olsa idi, bu yapı bu kadar kendi vatandaşlarına zulüm etmezdi.

Belki devleti korumak adına farklı davranabilirdi.

Fakat binlerce insanı ipe göndermez, kendi halkına işkence etmezdi.

Tek parti devrine kısaca bir bakın, tüyünüzü diken diken edecek yüzlerce olay karşınıza çıkar.

Peki bu derin yapıların dış uzantıları kimdir dersiniz?

Bu sorunun tek cevabı var: İngiltere.

Sonradan ABD ve MOSSAD denkleme dahil olmuş.

Ama bu gün bile ipin ucu İngiltere derin devletinin elinde.

Ne yazık ki hala da çok etkili bu yapılar.

Bu gün devleti idare edenlerin İngiltere ile sıkı fıkı olmaları da bunun en açık delili.

Elbette ki Yahudi ve CİA etkisi de çok fazla.

İngiliz cephesinde Yahudilerin ne kadar etkili olduğu bilinen bir gerçek.

Zaten bu yapılarda tek denklemli olmaz.

Hani tilkinin kafasında kırk adet plan olurmuş ya.

Bu derin güç denen dessas tilkilerin de kafasında bırakın kırk, belki üç kırk plan olur.

Peki bu derin güçlerin maksadı nedir?

Ne gibi faaliyetler yapıyorlar?

Cevap ise olayların seyrinde gizli.

Yaptıkları fitne onları ele veriyor.

Yani ısrarla takip ettikleri tek maksatları var; o da, İslam’ın inkişafına engel olmak.

Bu nedenle sürekli olarak halkı Müslüman olan ülkeleri karıştırmakla meşguller.

Onun için bir çok yerli ve yabancı Lawrence’ler Müslüman devletler içinde dolaşıyor bu gün.

Müslümanı Müslümana kırdırmak, İslam devletleri arasında ihtilaf çıkarmak, bu devletleri bir biri ile savaştırmak, devletler içindeki milletlerin ırkçılık damarını tahrik etmek, Kürdü Türkle, Arabı Farsla, Aleviyi Sünnüyle çatıştırmak. Daha başka vesileler ile İslam milletleri arasında sürekli kargaşa çıkarmak, mezhep kavgalarını tahrik etmek.

Bakın yakın çevrenize ve yakın tarihe…

Yüzlerce örnek göreceksiniz.

Şu on yılı aşkındır İslam coğrafyasında yaşananlar o kadar açık ne net ki…

Son olarak Afganistan’da herkes gözle gördü her şeyi…

Velhasıl…

Nerede bir karışıklık var ise orada bir derin gücün kirli elini görürsünüz.

İslam milletleri ne zaman uyanıp da bu kirli eli kırarlar, işte o zaman vücuttaki iltihapların bir çoğundan kurtulmuş olurlar.

Rabbim şu mübarek günlerin yüzü suyu hürmetine biz Müslümanlara hakkı görmeyi nasip etsin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*