Neoconların Filistin cephesinden yeni haberler

Dinde hassas, muhakemede nakıs ve ictimaî konularda yetersiz dindarlarımızın şeriattaki ölçüsüzlükleri İslâm’a zarar verdiği gibi, sosyal hayattaki dengesizlikleri de barış ve demokrasiye önemli zararlar veriyor.

Bu sıfatlara sahiplerin; genellikle bilmeden düşmana yardım ettiğine birçoğumuz şahit olmuşuzdur. Zira bu sınıfa girenler, cehaletleriyle sorumluluklarından kurtulabileceklerini zannediyorlar.

İnsaniyete ve İslamiyet’e düşman Neoconların ABD bayraklarıyla Irak’a girişini, buradaki halklara hürriyet olarak alkışlayanlar, hakikati gördüklerinde üç milyon Iraklı Müslüman şehid olmuştu.

Diktatör Beşşar’a karşı ÖSO’yu desteklerken İŞİD’i de alkışlamışlardı. Hatta bu uğurda ifrata kaçıp Rus uçağını düşürüp, kurtulan pilotunu da infaz etmişlerdi. Neoconların kuyruklarına bindiklerini, ancak Rusya ile omuz omuza geldiklerinde anlayabildiler… Yani bu samimi ve hassas Müslümanlar; yüzlerce meselede aldıkları yanlış kararlarla, düşmanlarının tarafını tutarak geldiler…

Filistin’in BOP’çular için yeni bir cephe olup-olmayacağını, önümüzdeki zamanlar gösterecek. Hakikat şu ki; geçen otuz küsur sene, global dinsiz işgalcilerin aleyhine geçmiş. Mevcut BATI siyasetine hâkim görünseler de; idare edilen halkların muhalefetleri, gelişen teknoloji ve Arap Baharı çerçevesinde troçkistlerden darbe alan Müslüman halkların müteyakkız dik duruşları, Neoconlar’ın şimdilik bu cepheden saldıramayacaklarını gösteriyor.

Deccaliyete kuvvet veren bir kısım Yahudi veya İsrailli’nin korktukları ablukayı biliyor musunuz?

Mazlum Filistin halkını ölüm ve yokluk ile çepeçevre kuşatan zalimler, Rusya’nın desteklediği İslam Blokunun ablukasını, ABD ve AB‘deki Musevilerden daha derince hissediyorlar. Körfez Savaşları, Irak’ın işgali, Suriye Savaşı ve Libya felaketinden sonra, Arap Milletinin çekineceği bir şeyinin kalmadığını biliyoruz. Ölüm ve yokluk ile imtihan olan Arapların korkacakları neleri var ki… İsrailli Siyonistlerle ve onları Armageddon ateşine atmak isteyen Strausçu Yeni Muhafazakârlar, bu hususu herkesten daha iyi anlamışlardır. Bu kadar tehlikeli bir pozisyona, Neoconların şimdilik evet diyebileceklerini sanmıyoruz.

Meselenin Filistin olmadığını, daha önce belirtmiştik. Gazze şeridine demirlemiş gemilere dikkatlice baktığımızda, namluların Şam-ı Şerif’e dönük olduğunu göreceksiniz. BOP çerçevesinde Arap Baharı felaketini Müslümanlara yaşatan deccaliyet kuvvetlerinin, Trump’tan önce CENTCOM karargâhından idare edildiklerini biliyoruz. ABD ve İngiltere kuvvetlerinin tekrar CENTCOM’a entegre edilmeleri, Şam-ı Şerif’i zabtedemeyen deccalın, mücadelesine kaldığı yerden devam edeceğini de gösteriyor. Eski başkanın kendilerine vurduğu darbe ile Kamala Harris ekibinin; Rusya ve İran’ın içinde olduğu “Semavi Din mensupları“ bloku karşısında korkuya kapıldığını şimdiden söyleyebiliriz.

Bir hakikat daha var. Neocon ekibindeki Netanyahu’ya; ülkesinde hem toplum ve hem de askeriye içindeki isyanın ateşini, bin üç yüz Yahudi’nin kanları söndürebilir mi, göreceğiz. Diğer yandan ABD ve AB halklarının servetlerini Ukrayna ve İsrail’e harcayacak Neocon-Neoliberal ittifakındaki siyasetçileri çok acıklı günler bekliyor, gibi… Çöp kutularından bira şişeleri toplayıp satan Avrupalılar ile sefalete düşen Amerikalıların bu dinsiz çeteye isyanının çok gecikmeyeceği kanaatindeyiz.

Filistin olayı, Avrupa ve Amerika’daki aç insanların hareketlenmelerini öne almış gibi görünüyor. Bütçelerinden Kiev ve Tel-Aviv’e giden her sentin hesaplandığı bir döneme giriyoruz. Belki de Batı’daki beceriksiz idareciler de, faturalarını bu savaşlara yatıracaklardır. Burunlarından soluyan Hristiyan Avrupa’ya, halklarının sermayelerine çökmüş Neoliberallere karşı Gazze şehitleri yol verecekler gibi… Zira hem basılı ve hem de sosyal medyada dolaşıma giren manzaraların, uyuşturulmuş birçok vicdanı tekrar canlandıracağından kimsenin şüphesi olmasın…

Bu arada; Hamas üzerinde etkili olan bir kısım müfrit şia ile bazı ihvan mensuplarının bölgedeki çatışmayı genişletebilecekleri endişesini taşıyanları da biliyoruz. Kaderin garip bir cilvesi ki; İran ile Türkiye’nin dizginlerini tutan Rusya, böyle bir savaşı istemiyor. Ve Bediüzzaman’ın kendi haklarındaki müjdeyi de fiilen göstermiş oluyorlar. ”Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.” (Emirdağ.s.311)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*