AKP’de Nurculuk Sıkıntısı

ahmetsaid-akgulBekledik!

Başbakan ne diyecek?

Bakanlar ne söyleyecek?

2004 MGK bildirisi üzerine AKP sözcüleri ne görüş bildirecek, diye…

Önce sahtedir zannettik.

Ancak göğüs gerdik, dindarları koruduk, o belgeyi yok saydık, kime ne yaptık, cemaate emniyeti teslim ettik, önlerini açtık gibi beylik laflarla anladık ki mesele gerçek…

Bir o kadar da ciddi.

Üstelik,

Daha düne kadar uygulama da yapılmış.

Bunu,

Peş peşe gelen belgeler söylüyor.

MİT hiç durmadan fişlemiş.

Eski bir alışkanlık…

Kırk yıllık kani, oluyor yani…

Aslında,

Bir açıdan bakarsanız Hükumetin savunması haksız sayılmaz:

Biz 11 yıl içinde dindarları koruduk” diyorlar.

Fiilen doğru olabilir.

Ancak;

MGK belgesi, “ Türkiye’de nurculuk faaliyetleri ve Gülen hareketi” takibe alınsın diyor.

Dindarlar değil…

Belli ki Muhterem Hocama da nurculuk üzerinden tazyik geliyor.

Yani mesele yine nurculuk.

Gerisi bahane.

Dikkat ediniz!…

11 yıldır Bediüzzaman ismi sürekli perdelendi.

Risale-i Nur üzerine sanki örtü örtüldü.

Yeni Asya ismi üzerinde hala bir ipotek var.

Ankara’da masum bir mevlit bile engellendi.

İşte son olarak;

Muhterem Fethullah Hocama da yine nurculuk üzerinden hücum edildi.

Eskiden Kemalizmin İnönü kolu tazyik yapardı.

Şimdi ise Fevzi Paşa kolu…

Şiddeti azalmış olsa da devletin derin mahfillerinde pek bir değişiklik olmamış gibi.

Bu noktada Mehmet Fırıncı Ağabeye de bir sözümüz olacak:

Ağabey!..

Bediüzzaman Hazretleri şimdi hayatta olsaydı “şuna oy verirdi” diyorsunuz.

Bu tehlikeli bir hüküm.

Çünkü Üstad hayatta değil.

Kader inancımıza göre durum ne olur bilemiyoruz.

Ancak, Üstadın bize bıraktığı fikirler hayatta ve canlı.

Biz şu an hayali vakıalara değil, Nurlara göre hüküm veririz.

Ölçümüz Nurlar, oradaki içtimai prensipler.

Siz kendi fikrinizi söyleyebilirsiniz,

Ama Üstadı kendi fikrinize göre konuşturmak kimsenin hakkı olamaz.

Şu kadar hadiseden sonra bakıyoruz AKP hareketine…

30 doğru var ise 70 yanlış orta yerde duruyor.

Demokrasilerde hüküm çoğunluğa göre verilir.

Öyleyse AKP demokrat değil, demokratlığı iktidarına alet eden bir siyaset.

Hem de tek adamdan demokrasi olur mu?

Olsa olsa tek adam iktidarı olur.

Sayın Erdoğan böyle bir pozisyonda değil mi?

 

Benzer konuda makaleler:

16 Yorum

  1. üstadın tarzı: kendine ne kadar zulüm de etse, halkçılara karşı demokratlara oy verdi. onlar kol keser, bunlar el keser dedi. aynen bunun gibi, şimdi de bunlar el kesiyor olabilir ama diğerleri kol kesiyor. taraftarlık-karşıtlık yapmayalım. oy meselesinde hareketi ne üstadımzın: sağda milletin ekseriyeti nereye veriyorsa oraya vermek. parti ya da şahıs ismi siyasete girmek olur ki bu da zarar üstüne zarardır. yarın sağda bir başka parti milletin ekseriyetinin desteğini alırsa, ona oy verilir, onlar desteklenir. şahıslara takılıyorsunuz. yapmayın lütfen.

  2. Ittihad-i Islam’dan, Mehdi (as)’dan, Bediüzzaman’dan bahsedilmez de iman hakikatleri anlatmak yerine siyaset ve ticaret yapilirsa Allah bereket vermez, birileri vesile olur cöker gider.

  3. Nurculuk sıkıntısı değil! Gülencilik sıkıntısı o azizim. Gülene dokunanı vartalarına karşı duranı hemen kara listeye alıyorsunuz, veyl sizin zihniyetinize!

  4. Bediüzzaman hz. sayesinde o mevkilere zenginliklere ulasipta sonra Bediüzzaman hz. Ile alakasi kalmayanlara tokat. Mehdi gelmeyecek, Isa öldü gömdük, islam birligi gibi derdimiz yok, okyanus ötesinden gel siyaset git siyaset, gazetelerde televizyonlarda varsa yoksa siyaset, nerde üstadin ismi, iman hakikatleri, mehdiyet, islam birligi? Bereket gider, Allah giderir vesile olana saldirmak bos…

  5. Evvelen; “Fırıncı Ağabey’e bir sözümüz var” noktası komik bir durum teşkil etmiş. Zira Üstadımız Hazretleri’nin hizmetlilerinden olup, elbette söz söyleme hakkı ve sanatı, bu mevzuda en başta o ve onun gibi “saff-ı evvel” abilerimize şayandır. Üstad’ı bizlerden iyi bilir herhalde.

    Saniyen; Rey verme gibi bir vatandaşlık yükümlüğü gözönüne alınacak olunursa ve bu ülkede de şimdilik üç büyük parti (AKP, MHP, CHP) söz konusuysa, elbette “ehven-i şer” kaidesince, reylerin hangi adreste buluşacağı ortadadır. Fırıncı Ağabey de olaya bu şekilde yaklaşmış. Zira vardığı hüküm ve yaptığı yorum, gayet makuldür. En azından, bu meselede kin gütmeyenler yahut gocunmayanlar için oldukça isabetlidir.

    Salisen; Ağabeylerimizin her biri, Nurların sadeleştirilmesi mevzusunda, dağlar kadar haklı isyan, uyarı ve nasihatlarına rağmen, hiçe sayılmış, gözardı edilmiş, vurdumduymazlığa feda edilmiştir. Fakat nedense, bu teferruatın füruatı bile olmayacak dershane gibi, yahut hizmetinde bulundukları Sevgili Üstadları ve Risaleler hakkında, yorumda bulunma gibi meselelerde, şimdiye kadar sadeleştirme mevzusunda sus-buz olmuş taraflarca -haşa- “sen de kimsin, sen ne bilirsin, kendine gel, sana susmak düşer” gibilerinden, sükuta uğratılmak isteniyor.

    Rabian; “11 yıldır Bediüzzaman ismi sürekli perdelendi” gibi bir koca (yani afedersiniz) kuyruklu yalan, sizlerden duymaktayım. Bu iktidar zamanı kadar, hangi dönemde Üstadımız bu kadar zikredildi. Hangi bakanlar, diyanet işleri başkanları, ardı ardına, Üstadımız adına düzenlenen sempozyumlara, etkinliklere katılıp; Üstadımıza ve Risalelere övgüler yağdırdı; okunması ve bilinmesi için teşvikte bulundu. El-İnsaf, el-vicdan yahu…

    Hâmisen; Nurculuk yoktur, Nur Talebeliği vardır. Ve bu talebelikte Gönüller Hareketinin tekelinde değildir. Elbette değil onlara, hangi hak tarikat, cemaat olursa olsun, bir yara, bir taarruz gelecekse, “aman sende”, “onların meselesi” diyemeyiz. Yeterki haklı olsunlar. Hakkı savunsunlar. Mesele Nurculuk Hareketi değil, Nurculuk Hareketi üzerinden söz hakkını ve siyaseti ele almadır. Dünya alem bilirki Nur Talebeleri siyasetle iştigal olmazlar. Eğer bu grup, siyasetle iştigal olup da Nurculuğu ön planda tutup, kendine perde yapıyorsa, siyasete alet oldukları için en başta tokadı zaten haketmiş demektir. Bunu da yapılan itiraf kayıtlarından görebiliriz.

    Sadisen; daha önce yazdığım yorumumu buraya da nakledip, sizi takip etmekten çekiliyorum.
    “Hocaefendi de bizim, başbakan da bizim. Bulundukları konum, yeşerttikleri ümit, gösterdikleri çaba, üstlendikleri vazife itibarı ile ayrı noktalarda bir görünseler de neticede başbakan Ulu’l Emir’dir. Eğer şu 12 yıllık dönem, geçmiş dönemden daha kötüyse, o zaman hizmet gurubuyla beraber, bizler de dershane isyanına katılalım. Fakat hizmet gurubu suçu kendinde aramalıdır. Alınan ah ne kadar büyükse, edilen feryat da o kadar büyük olur. Zira kader, adildir; zulüm etmez. Ehl-i vicdan, ehl-i mü’min olan bilir ki Cumhuriyet’ten bugüne, ne bir hak tarikat, ne bir cemaat, ne hizmet gurubu, bu dönem kadar rahat nefes almamış, rahat uyumamıştır. Bu yüzden, adavetimiz din düşmanları karşısında ittifak etmelidir, Ulu’l Emir karşısında değil…”

    Allah yar ve yardımcınız olsun…

  6. Yazarın hükümetimiz hakkında 30 doğru var ise 70 yanlış orta yerde duruyor orantısı tam tersi olmalı. hükümetin hasenatı seyyiatına galiptir. Hizmetimizin de öyle. Hocamızın da ha keza, kaldı ki haşa ben bu mücrim halimle hocamızın durumunu yargılayıp belirme haddim değildir. aklın yolun birdir. yapılan işler ortadadır. iki tarafta aklını başına almalıdır. burada taraf tutan abilerimiz (fırıncı) ve (akgündüz) acul davranmışlardır. taraf tutacaklarına, arabuluculuk yapsalardı, söyleyeceklerini taraflara söyleselerdi daha isabetli olurdu, ve fitne çıkaran medyanın ellerine de materyal vermezlerdi. Bence en güzel duruşu Vehbi Karakaş hocamız ve kırkıncı hocamız sergilemişlerdir. itidali demi elden bırakmadan, bir tarafın nurlardan beslenen ve üstadımızın nur çeşmesinden beslenen taraf olduğu diğer tarafın da, yin son yüz yılda ehl-i imanı ve memleketimizi en çok rahat ettiren bir bir dindar hükümet ollması hasebiyle,dualarımızdan eksik etmemek. varsa hataları dua ve lütufla ıslahlarına çalışmak gerektiği kanaatindeyim. yoksa takım tutar gibi taraf olmak Risale-i Nur’un mizanlarına uymaz. İki tarafı da itidale davet edecek akil adamlar -bilhassa nur dairesinden-fırıncı ve akgündüz abiler hariç, teşkil edilmelidir.

  7. “Bediüzzaman Hazretleri şimdi hayatta olsaydı “şuna oy verirdi” diyorsunuz.” yerinde bir söz biz risale-i nurlarda ki ölçüleri prensip almamız gerek.

    Gkmn Cnkc, Üstâd hazretleri 4 parti demişse, siz 3 diyorsanız biraz eksikliğiniz var demektir. Olayları hissiyatları ile değerlendirmek yerine farklı pencereden seyretmeyi de bilmeniz lazım.

    Risale-i Nur sempozyumlarına babasının hayrına değil, oy ve göz boyama için katıldı. Yani katılmakla her şey hallediliyorsa, bugün güneydoğuya gittiğinde o sorun halledilmiş mi oluyor? Suni ve gösteriş. Sen onlar için bir oy’sun, katılmayacakta ne yapacak, yıllardır ötekileştirilmiş bir kesimin oyu’nu almanın güzel yöntemleri de var değil mi? Her şeyi zahire göre değerlendirmeyelim.

    Yazı genel muhteviyatı ile güzel, tebrik ederim.

  8. Ağabeylerimiz en güzelini,en iyisin,en hayırlısını Risale i Nurun verdiği nurla,izanla,şuurla daha iyi bilirlerlerki ehveni şer şimdilik bellidir,bundan daha iyiveya daha dindarları gelirlerse gene en hayırlısı en müsbeti tercih edilir,ve başa getirilir.Deccaliyet fikrini tam yok etmek kolaymi.?Betonlaşmiş kafalar,kalpler yumuşatmak kolaymı,ancak birlik beraberlikle her müşkül haledilir.Hayırlı günler.

  9. Ahmet Kardeşim yazının altına bende imzamı atarım. tebrik ederim.bu tarz yazıların devamını bekleriz.

  10. Gkmn Cnkc dediği üzerine derim ki;
    Evvelen kimin ne yapmış olduğu, kimin yanında olduğu çok da önemli değildir. Ne söylediği ve ne yaptığına bakılır. Ziya Paşa’nın dediği gibi ayinesi işdir kişinin lafa bakılmaz. Seleme de sahabe idi. Fakat dünya hırsı onu nerelere götürdü.
    Saniyen; biz demokrasi ile idare olunan bir ülke değiliz. Yada ne kadar demokrasi ile idare ediliyoruz tartışılır. Bu vatanda üç parti değil, dört parti vardır. Nurculara ise Üstadımız yapmaları gerekenleri bildirmişdir.
    Rabian; evet 11 yıldır Bediüzzaman ismi perdelenmiştir. Ankara’da yapılmak istenen mevlide izin verilmeyişinin sebebi nerdir? derslere siyasilerin gelip de derslerde kürsüden siyasetçilerin knouşturulması siyaset deği de nedir? hani nurcular siyasetle iştigal etmezlerdi. Siyasilerin abileri anma proğramı adı altında yapılan proğramlara katılıp konuşmları ile Bediüzzaman dan bahsetmiş olmuyorlar. Beklentimiz odur ki, kemalizmin ömrünü uzatmasınlar, ayasofyayı açsınlar, risaleleri devlet eliyle bassınlar bunlar yapılmıyorda Alparslandan girilip nejat erteş dan çıkılıp arada da Bİtlis de Bedizüzaman da vardı deniyorsa bunu bahsetmiş olarak sayıyorsanız zaaf var demekdir.

  11. Hükümet yetkililerine defaatle gidilmiş ve her seferinde siz merak etmeyin olurmu öyle şey gibi sözleriyle geri dönülmüştür. Buna Başbakanda dahil.

    Mesele basında Eğitime Darbe başlığıyla ele alınmasaydı bir kaç gün içerisinde torba yasa gece oylarıyla kabul edenler etmeyenler kabul edilmiştir şeklinde kabul edip geçecekti.

    Bu manşetin ardından yine hükümet yetkilileri ve partinin önde gelenleriyle bir araya gelme teşebbüslerinden netice çıkmadığı gibi 3 gün randevu verip 3 günde yerinde bulunamayan Numan beyi hiç söylemeye bile gerek yok aslında. Çünkü Saadette iken AKP için söylemediğini bırakmayan bu şahsı muhterem AKPye gelince sus pus oldu. Gerçi Ulul Emrin karşısında kimleri kimler sus pus olmadı ki.

    Yine manşetten sonra tek tek açıklamaları dinleyin. Önce Meb yazısı tabelalardan kalkacak dendi, sonra kapatma yok dönüştüme dendi, sonra kapatacağız dendi, sonra Etüd merkezleri ve Okuma salonları dahil değil dendi, sonra kopyala yapıştır hatası onlar kapatılmayacak dendi hele hele Sn.Arıç tam bir kevgir oldu kaç defa sözcünün sözü havada kaldı herhalde takip etmiştirsiniz.

    Şuan için günü kurtarma adına 2015 deniliyor oy kaygısından olsa gerek. Tabi bu arada 2004 MGK ve Fişlenenler, Süleyman Şah ünv. meselesi, Olimpiyatlarda okyanus ötesine davet, yine olimpiyatlarda geziyi anlatma vs vs daha neler neler var anlatılacakta Humus yiye yiye MUTAsyona uğrayan birilerinin takiyyede uç noktasıdır bu mesele.

    O gün Hz Ömerin karşısına eğri kılıcımla seni doğrulturum diyen yürekli cemaat vardı bugün biz onların tozunun tozu olamayız ama yanlış birşey varsada sus pus olmak hakka karşı haksızlık olacaktır. Yoksa şimdiye kadar kimseyle kavgası olmayan ve bir karıncayı dahi kurtarmak icin mücadele eden hocaefendinin hüsnü zan sisteminin çalışmaması başka nasıl açıklanabilir.
    http://www.zaman.com.tr/ali-unal/ak-parti-cemaat-kavgasi-mi_2175929.html

  12. mesele nurculuk degil Gülenciliktir evvela, bizler ne gülenciyiz nede baska bisey Elhamdülillah meselemiz iman ve Kur`andir.Parali dershanelerine dokunulanlar bizlerin parayla degil ihlasla isleyen hizmeti kuraniye dershanelerimizi ve üstadimizi siyasetinizden uzak tutun yoksa daha cok tokatlar yiyeceksiniz…ayrica Üstadmiz(r.a.)a baska baska sifatlar takmayiniz aziz cemaat….

  13. Çok güzel bir yazı çok dogru tesbitler. Yazıya muhalefet eden yorumları okudum. Hala anlamıyorlar ve hala yanlışta ısrar ediyorlar. 2 eylüldeki yanlışı anlamak için tam 25 sene geçti. bizde 25 yıl bekleyecegiz bunların yanlışını idrak etmeleri için.

  14. Üstad,

    Her dini meseleyi dönüp dolaştırıp, siyasete getiriyorsunuz ve ardından da “başımıza bunlar neden geldi” diyorsunuz. Başımıza gelen her şey başımızdakilerden yani sizlerden geliyor.

    Bizler sizlerin yazdığı şeyleri okuyoruz, acaba ne yazacak diye bekliyoruz ama sizler, yani kalem tutan ehil insanlar, sünneti seniyyeden uzaklaştıkça ve uzaklaştığınızın farklında olmadıkça, biz sıradan insanlar kadar bile tarafsız olamıyorsunuz ve yanlış hükümlere varıyorsunuz.

    Allah başımıza, kendi emirlerinin peşinde olan alimleri getirsin ve dinletsin.

  15. Camia da hizmet ettim bir süre.Camia fişlemenin alasını yapıyor, Gülen camiasından olmayan herkesi bir gün kamudan atma peşindeler.
    Dershane fasafiso.Daha 2012 bu başbakanla olmaz başbakan bizim cemaatten olmalı diyordu şimdi TSK’da olan bir bölgeci abi.
    Ne gezi parkı olmuştu ne de dershane olayı vardı.
    Zaten meselenin dershane olmadığını şimdi hiç dershane lafı duymadığımız için anlayabiliriz.
    Olay şudur Erdoğan darbe yapılarak devrilecek ve Gülen tıpkı Humeyni gibi gelip ülkeyi paralel başbakanı ile yönetecek.2012’de başbakanın zehirlendiğini ve 2 yıla öleceğini söylüyordu bir bölgeci abi, 2 yıl geçti ölmeyince darbeye başladılar

    Benide tehdit ettiler.Geçen yıl ayrıldım, bu dünyadaki savcıları satın almış olabilirler ancak Mahkeme-i Kübrada Allah’a anlatacam yaptıklarını, bana yaptırdıklarını.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*