6 Şubat depreminden dindarların alması gereken dersler

6 Şubat tarihinde on ilimiz ve beş büyük ilçemizde meydana gelen ve küçük kıyamet denilebilecek felaketin boyutları gün geçtikçe daha dehşetli bir şekilde ortaya çıkıyor. Maraş ve Hatay adeta tümüyle haritadan silindi. Yıkılmayıp ayakta kalan tüm binalar içine girilemez durumda. Pazarcık, Kırıkhan, İslahiye, İskenderun ve Nurdağı ilçelerinde de yine çok büyük bir tahribat var. Adıyaman ve Osmaniye’deki binaların ise en az yarısının içine girmek mümkün değil. Bölgede öyle dehşetli bir korku var ki evi sağlam olan da içine girmiyor.

Gerçekten felaketin boyutları çok büyük. Öyle kelimelerle anlatılacak gibi değil. Şehirler adeta birer ölü şehir haline geldi. Ve gün geçtikçe de geride kalan insanlarımızın hayat şartları çok daha zor hale gelecek. Umuyoruz ki, hamasetten uzak, gerçekçi bir yaklaşımla bu musibetzede insanların dertleri doğru dürüst bir çözüme kavuşturulur.

Depremde bir çok cami çok ciddi bir hasar gördü

Bu felaket ve bu büyük musibet her insanı düşünmeye sevk etmeli. Her kesim ve kurum kendi iç dünyasında bir vicdan muhasebesi yapmalı. Mesela diyanet camiası. Çok gariptir bu büyük musibette camilerimiz çok büyük hasarlar aldı. Kendi bulunduğum bölgede bir çok caminin minaresi yıkıldı. Bölgemizin en eski merkez tarihi camisi kullanılamaz hale geldi. Hatta çok yakınımızda bulunan bir ilçemizde evlerde hiçbir hasar ve yıkıntı olmamasına rağmen bir cami yıkıldı ve bir diğerinin de minaresi hasar gördü. Halbuki depremlerde en sağlam yapılar camilerdir.

Bu felakette camilerimizin bu derece hasar görmesi diyanet camiasını bir vicdan muhasebesine sevk etmeli. Unutulmasın ki deprem her yönü ile bir ilahi ikaz mahiyetinde. Bu ikazı da en iyi bilenler ise, hiç kuşkusuz, diyanet camiasıdır.

Risale-i Nur’a gizli bir hücum mu var?

Bu depremde bir çok cemaat medreseleri ve yurtları ciddi hasarlar aldı. Bazıları kullanılamaz durumda ve bazıları da yıkıldı. Bilhassa Yeni Asya camiamıza ait dershaneler ciddi bir zarar gördü. Maraş, Hatay, Adıyaman ve Osmaniye’de dershanelerimiz ya yıkıldı, ya da ağır hasarlı. Bölgemizde vefat eden ve evleri ağır hasar gören kardeşlerimiz var.

Tüm bu hadiseler Yeni Asya olarak bizleri de düşünmeye sevk etmeli.

Üstadımızın, “Risale-i Nura hücum edildiği zaman zelzele ve musibetler meydana gelir” tarzında ikazları var. Acaba Risale-i Nura karşı gizli bazı hücumlar ve tahribatlar meydana geldi de bizler bunu fark edemedik mi? Veya içimize fitne sokmaya çalışan, bu nezih cemaatin tesanüdünü bozmak için uğraşan, Yeni Asya’nın eksenini kaydırmak için suret-i haktan görünen “kazip zihniyetli Sabataycı münafıkların” kirli ellerini göremedik mi? Bilhassa Mersin, Adana, Maraş, Hatay ve Osmaniye’ye uzanan bu kirli eli gül kokulu zannedip elimize yüzümüze mi sürdük?

Doğrusu üzerinde düşünmeye değer.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*