Delikanlı, dedeye yer verir misin?

Yazılardan dolayı arayıp; tebrik, teşekkür ve teşvik eden dostlarımızdan bazıları da, istedikleri bir mevzu ile alâkalı yazı yazmamızı, tahşidatta bulunmamızı istiyorlar.
Geçenlerde bizi arayan, İzmit’in (Kocaeli) fedakârlarından Cevdet Özdemir de bunlardan biriydi. Teknolojinin gelişmesiyle dünyamıza giren ve sanki onsuz hayat olmayacakmış gibi olan cep telefonlarının; sohbet mekânları ve camilerde filân, lüzumsuz kullanılmasına dikkat edilmesi ile toplu taşıma vasıtalarında kalabalık olduğu zaman yaşlı, sakat, hamile v.s. gibi insanlara, gençlerin yer vermemek için telefonla oynayıp ya da uyuma numarasına yattıklarını söyleyerek bununla alâkalı yazmamızı istedi.

Kendisine önce şunu söyledim. “Cevdet Abi, telefon meselesi maalesef dediğiniz gibi, ama hemen menfî düşünmemek de lâzım. Meselâ, ben böyle sohbet esnasında, bir-iki arkadaşın devamlı telefona baktıklarını görüp, şöyle göz ucuyla süzdüğümde, okunan bahsin, telefonla takip ettiğini anladım. Ha, usûl olarak belki yanlış, ama yine de, sû-i zan etmemek îcab eder. Camilerde ise, (namaz kılarken) kapatmak îcab ettiğini, fakat bazıları da, vaaz v.s. esnasında telefondan Kur’ân okuduğunu gördüğümü” söyledim. Diğer yer verme hususunun da bu işlerin cemiyette kangrene döndüğünü belirtip, bunu da inşâallah yazacağımı söyledim.

Evet, bu mevzuda şunları söyleyebiliriz: Kâinatın nizamını; tanzim ve tesviye eden Kur’ân’ın, asrımızdaki en büyük tefsiri olan Risale- i Nur’da, cemiyet hayatını tanzim eden şu ifadelerde bütün bunlar belirtiliyor: “ …Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi (cemiyet hayatı) bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zarurîdir: 1) Hürmet, 2) Merhamet, 3) Haramdan çekinmek, 4) Emniyet, 5) Serseriliği bırakıp itaat etmektir. …”

İşte, her türlü düzensizliği içine alan anarşinin sebeplerinden biri olan; hürmet ve merhamet, bu cemiyetten çıkarsa, adeta limanda halatlarla bağlanmış geminin halatlarının koparılıp da başıboş bırakılmasına ve neticesinde de bir faciaya sebep olmasına benzer.

Cemiyetin bu hürmet ve merhamet esaslarının zedelenmesi neticesindedir ki, işte toplu taşıma vasıtalarında, bacak kadar çocuklar ve gençler, ihtiyar, hamile v.s. gibi insanlara yer vermiyor, onlar koltuklarda oturuyor, uyuyor, oturması îcab edenler de, ayakta duruyor.

Geçtiğimiz günlerde, Ankara metrosunda kısa bir tanıtım filmi gördüm. Gencin biri oturuyor, yanına da bir hamile kadın gelip ayakta dikiliyor. Kadın eliyle yüzünü yelpazeliyor. Genç de pişkin pişkin, kadına cebinden çıkarıp bir kâğıt mendil veriyor. Kadın şaşırıyor. Bu sefer genç koltuktan kalkıyor. Kadın içinden, “nihayet anladı” diyor. Ama genç ayağa kalkmasıyla montunu çıkarıp yerine tekrar oturup, montunu kucağına alması bir oluyor. Yani anlayacağınız, hamile kadına yer vermiyor. Kadın yine ayakta kalıyor. Böyle şeylere çoğumuz şahid oluyoruz.

Birkaç sene önce Bursa’da metroda gidiyorum. Tabiî metro kalabalık, bizim hat da, üniversite hattı. Talebeler çok, ama numaradan uyuyan, kitap okuyan, telefonla oynayan gırla gidiyor. Zaten bizlere yer veren yok da… Bir istasyon sonra yaşlıca bir zat bindi, yanıma gelip durdu. Bekledim birisi yer verir diye, yok. Bir ara metro hızlanınca, ihtiyar sendeledi. O ara yan tarafta, orta yaşlarda birisi, oturan umursamaz bir gence hitab ederek, “Delikanlı, dedeye yer verir misin?” dedi. Tabiî kalktı, ihtiyar, genci kaldıran adama teşekkür ederek. “Ah be kardeşim, ben Ankara’da üniversite okurken, böyle gençlerin ninelerine, dedelerine çok yer vermiştim. Bizim oturarak gittiğimiz çok nadirdi” deyince herkes şaşırdı, genç kıpkırmızı oldu.

Niye bu hâllere düşmüştük biz? İşte, yukarıdaki beş esası saydık ya, cevabı onların içinde olduğu gibi, bu milleti ayakta tutan, dinî hassasiyetlerin zayıflamasının da bu gibi nâhoş işlerde tesiri vardı. Ve bu gibi hâlleri de yine, Said Nursî Hazretleri, bir mevzuyu anlatırken, içinde kullandığı, şu sözüyle ifade ediyor: “…. bu zamanda, terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle…”

Yani, bu memleketimizdeki insanların ekserisi, maalesef İslâm terbiyesi ile büyümüyor. Analar, babalar, çocuklarını, hep dünyaya göre yetiştiriyor. Âhirete ait meselelerden ve dinî terbiyeden uzak yetiştirilen çocuklar da böyle oluyor.

Bu gibi cemiyetimizi bozan hâllerden kurtulmanın çaresi, güzel bir terbiye ve ahlâktır. Bunu da sağlayan en güzel şey, İslâmiyettir. Bu zamanın insanının anlayacağı şekilde, bu gibi İslâmı bu zamana göre anlatan da Risale-i Nurlar’ı okumaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*