Bu dünya hikmet dünyasıdır. Bu nedenle her hadise bir hikmet ile vücuda gelir. Gördüğümüz âlem-i şehadette Cenâb-ı Hakkın Hakîm ismi hâkimdir. Yaratılan her bir canlı, her bir canlıya sunulan nimetler, kâinat, güneş ve dünyamız ve içindekiler, Hikmet pergeli ile tanzim edilir. Hikmet ise her bir hadiseyi bir ölçüde bir sebebe bağlamış.
Dünya bir tecrübe ve imtihan yeri olarak yaratıldığı için hadiselerin önüne sebep perdeleri konmuş. Halbuki sebepler arkasında faaliyet yapan Kudret-i İlâhiyedir. Lakin bu İlâhî Kudret, Hakîm ismine bağlı olarak çalışmaktadır. Dünya ölçeğindeki tüm iş ve faaliyetler bu tarzda tezahür eder, gözükür.
Şimdi bir çiftçiyi göz önüne alalım. Bu çiftçi, tarlasından buğday ürünü almak istiyor. Bunun yolu şudur: Çiftçi önce tarlayı sürecek, ardından güz aylarında tohumunu ekecek, en az on ay kadar bekleyecek ve yaz ayı geldiğinde hasat ederek buğdayı elde edecek. İşte bu faaliyet silsilesi, Hikmet pergelinin intizamına göre işler. Kudret ismi, Hikmet ismine bağlı olarak çalışır. Yoksa Kudret-i İlâhiye daha tohum tarlaya ekilir ekilmez buğdayı yaratıp gözümüzün önüne yığabilir. Kudret-i İlâhiye açısından bu mümkün, hiçbir zorluk yok. Zira Kudret için zaman ve mekân sınırı söz konusu değildir. Ancak bu dünyanın imtihan dünyası olması nedeniyle her hadise hikmet düsturları ile vücuda gelir. Hikmet, Kudretin tecellîsine sınır çizer.
Bu hususa Risâle-i Nur’da şöyle dikkat çekilir:
“Evet, dünya dârü’l-hikmet ve âhiret dârü’l-kudret olduğundan, dünyada Hakîm, Mürettîb, Müdebbir, Mürebbî gibi çok isimlerin iktizâsıyla dünyada icad-ı eşya, bir derece tedricî ve zamanla olması, hikmet-i Rabbâniyenin muktezâsı olmuş.” (Sözler, s. 106)
Bu dünyanın şartları böyle.
Peki ahirette durum nasıl olacak?
Orada hangi isim veya isimler öncelikli olarak tecellî edecek?
Cennette ve Cehennemde eşya yaratılırken zaman ve mekân sınırı olacak mı?
Bu ve benzeri suâllere bakın Risâlelerde nasıl cevap verilmiş:
“Âhirette ise, hikmetten ziyâde kudret ve rahmetin tezâhürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan, birden eşya inşâ ediliyor. Burada bir günde ve bir senede yapılan işler, âhirette bir anda, bir lemhada inşâsına işareten Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, Kıyâmetin gerçekleşmesi ise, ‘Kıyâmetin gerçekleşmesi ise, ancak göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır’ (Nahl Sûresi: 77) ferman eder” (Sözler, s. 106)
Bu ifadeye çok dikkat etmek lâzım. Zira ahiret hallerini açıklamakta önemli bir noktaya parmak basıyor.
Bir önceki ifadeye göre nasıl ki bu dünya şartlarında Hakîm ismi önceliklidir, dünyadaki tüm hadiseler hikmet ismine bağlı olarak vücuda gelir. Ahirette ise Kadîr ve Rahîm isimleri önceliklidir. Diğer isimler Kudret ve Rahmete bağlı olarak tecellî ederler. onun için zaman ve mekâna ve bu iki unsurun işlemesi için gerekli olan sebeplere ihtiyaç yok. Zira sebeplerin yaratılmasının hikmeti ortadan kalkıyor. Çünkü imtihan bitiyor. Her hadisede Cenâb-ı Hakkın tüm isimlerinin tecellîsi perdesiz bir şekilde tezahür ediyor.
Bu konuda hadis-i şeriflerde bir çok ahiret halleri hikâye edilmiş. Resûl-i Ekrem (asm) kabirde, haşirde, mahşerde, cennette ve cehennemde olacak bir çok hadiseyi ümmetine haber vermiş. Bu haberleri yukarıdaki ifadede geçen “hikmetten ziyâde kudret ve rahmetin tezâhürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan, birden eşya inşâ ediliyor” prensibi ışığında anlamaya çalışmak lâzım. Aksi takdirde insan bir çok hadiseyi ya kavramakta zorlanacak veya hayâlî bir olay gibi hadiseye bakacak.
Meselâ Cennette Tûbâ ağacından bahsedilmiş. Bu ağacın kökü yukarıda, meyveleri aşağıda olarak tasvir edilmiş. Böyle bir ağaç şu dünya şartlarında yaşayan insan için çok garip olarak gözüküyor. Ancak ahiret nokta-i nazarından gayet makul ve akla uygun. Zira bu dünyada Hikmet, ağacı toprağa bağlamış, meyveyi de ağaca. Ahirette ise perdeye ve sebebe lüzum kalmadığından Kudret ağacı doğrudan yaratır. Kökün havada olması sebebe ihtiyaç kalmadığını bildirir. Üstelik insan Cennet meyvelerinden birisini kopardığı zaman hemen yerine yeniden birisi gelir. Bu dünyada koparılan bir meyvenin yerine yenisinin gelmesi için bir yıl beklersin. Ama Cennette mekân ve zamana ihtiyaç olmadığından koparılan meyve için hemen yenisi gelir. Çünkü orada Kudret ve Rahmetin tecellîsi önceliklidir.
İşte bu misalde olduğu gibi, Cennet ve Cehennemde yaşanacak olan tüm hallere, perdesiz ve sebepsiz tecellî eden Kudret ve Rahmet gözlüğü ile bakılırsa bize haber verilen hadiseleri daha kolay anlamak mümkün olacaktır. Yoksa Hikmet dünyasında sebeplerin arasında zihni karışmış bir insanın, Kudret dünyasındaki faaliyetleri anlaması kolay olmayacaktır.
İlk yorum yapan olun