“Tek adam” illeti

Üstad doğuda aşiretlere meşrutiyeti ders verirken soruyorlar:

“İstibdat nedir; meşrutiyet nedir?” diye.

Üstad öncelikle istibdat için şöyle bir cevap veriyor:

“İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir.”

Yani;

İstibdat baskı rejimidir…

Kuvvete dayanarak zorla kendi isteğini kabul ettirir…

Tek adam ve tek zümre uygulamasıdır…

Her türlü kötü uygulamalara ve yolsuzluğa açık bir zemindir…

Haksız, hukuksuz, adaletsiz bir ortamda zulme kapı açar…

İnsani değerleri mahvedip yok eden bir zihniyetin adıdır istibdat…

Dahası da var.

Münazarat adlı eserde genişçe izah edilmiş, oradan okunabilir.

İşte yukarıdaki bu prensip bir şablon niteliğinde.

Alın bu şablonu günümüze uygulayın, tam da bir istibdat rejiminin hakim olduğunu görürsünüz.

Yani;

Günümüz tabiri ile “tek adam” rejimi.

Öyle değil mi gerçekten?

Bakınız bu gün meclis var, seçim var, devletin kurumları var.

Zahiren işliyor da görünüyor.

Peki bu kurumların etkisi ne?

Hemen hemen her şey tek adama bağlanmış.

Meclis neredeyse işlevsiz hale gelmiş, yargı bağımsızlığı gerilere gitmiş, devletin kurumları adeta tek adama çalışır hale getirilmiş.

Peki sonuç?

Önlenemeyen krizler, ekonomik ve sosyal alanlardaki had safhaya varmış olan sıkıntılar, milletin geçim darlığı ve enflasyon altında inim inim inlemesi…

Ve daha bir çok problem.

Öyle ise % 52.18 rakamını nasıl izah edeceğiz?

Nasıl oldu da millet her şeye rağmen bu desteği verdi?

Bu soruların çok cevabı var.

Ancak en öncelikli cevap yine tek adam rejiminde saklı.

Çünkü;

Tek adam zihniyeti bir illet.

Bir siyasi hastalık hali.

Adeta bulaşıcı bir siyasi virüs gibi siyasetin her tarafını sarmış.

Görüyorsunuz:

İktidar tek adam rejimini uyguluyor da, muhalefet farklı mı?

Hayır…

Muhalefet partileri de bu illetten son derece etkilenmiş vaziyette.

Şöyle bir bakınız:

Hangi muhalefet partisinde demokratik kurallar tam olarak işliyor?

Partilerin vekil adaylarını ya lider, ya da lider çevresindeki bir avuç yönetici belirliyor.

Ön seçim dediğimiz kural hiçbir siyasi partide işlemiyor.

Geçenlerde ana muhalefet partisinde hangi milletvekilin kaç dönem seçildiği yayınlandı.

Öyleleri var ki 6, 7 dönem vekillik yapmış.

Yani;

Bazıları neredeyse 20-30 yıldır vekillik yapıyor.

Adeta adamlar işi “politbüro” üyeliğine dönüştürmüşler.

Şimdi siz böyle bir muhalefetten nasıl bir açılım beklersiniz?

Nasıl demokrasinin geleceğine inanırsınız?

Muhalefet gerçekten hak, hukuk ve demokrasinin yerleşmesini istiyorsa öncelikle kendisini “tek adam illetinden” kurtarmalı.

İç bünyesini tam anlamıyla demokratikleştirmeli.

Sonra milletin önüne çıkmalı.

İşte o zaman % 52.18 rakamını değil, muhalefetin başarısını konuşabiliriz.

Aksi takdirde millet olarak havanda su dövmeye devam ederiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*