Cennetteki huri kızları

İnsanlar bilmedikleri bir şeyi kıyas yolu ile öğrenmeye çalışırlar. Yani bildikleri üzerinden bilinmeyenler hakkında fikir ve bilgi sahibi olmaya çalışırlar. Bilhassa ahiret alemlerine ait hallerde bu sıkça görülür. Kabir alemi, mahşer, cennet ve cehennemle ilgili bilgilerde kıyas düzlemi yine bu dünyada yaşanan hallerdir. Cehennemde yaşanacak azap hallerini dünyadaki ateş ve sıkıntı ile kıyaslar. Cennetteki zevk ve lezzetleri ise dünyadaki benzerlerine göre tanımlamaya çalışır.

Halbuki işin aslına bakıldığında dünyadaki azap ve lezzetler ile Cennet ve Cehennemdeki azap ve lezzetler arasında kıyaslanamayacak kadar fark vardır. Benzerlik sadece isim ve tanımlardadır. Ahiretteki azap ve lezzetlerin mahiyeti kavranamayacak kadar yüksek ve farklıdır. Bilhassa Cennet lezzetleri konusunda bazen yanlış ve kısır tanımlamalar da ortaya çıkabiliyor. Özellikle de Huriler konusunda. Bazı kesimlerin meseleye sadece cinsellik açısından bakmaları işi büsbütün çığırından çıkarmakta, yanlış anlamalara neden olmaktadır. Hurileri sadece cinsel lezzetler açısından tanımlamak son derece yanlış ve eksik bir tanımlama olur.

Bakın Nurlarda Huri taifesi nasıl izah edilmiş:

“Evet, “Hûrilerin yetmiş hulleyi giymeleri ve bacaklarındaki kemiklerin ilikleri görünmesi” tâbiriyle hadîs-i şerif işaret ediyor ki, insanın, ne kadar hüsünperver ve zevkperest ve zînete meftun ve cemâle müştak duyguları ve hasseleri ve kuvâları ve latîfeleri varsa, umumunu memnun edip doyuracak ve herbirisini ayrı ayrı okşayıp mes’ud edecek maddî ve mânevî her nevi zînet ve hüsn-ü cemâle, hûriler câmi’dirler. Demek, hûriler Cennetin aksâm-ı zînetinden yetmiş tarzını, birtek cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek sûrette giydikleri gibi; kendi vücudlarından ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden ziyâde ayrı ayrı hüsün ve cemâlin aksâmını gösteriyorlar. “Orada canların çekeceği, gözlerin zevk alacağı herşey vardır. (Zuhruf Sûresi: 71.)” işaretinin hakikatini gösteriyorlar. (Sözler,461) “

İfadeden anlaşıldığı üzere Huri taifesi güzellik sembolüdür. Cennetteki güzelliği yaşayan ve gösteren bir taifedir. Huriler öylesine güzel, öylesinde letafet sahibidirler ki, bakanları güzelliği ile hayrette bırakırlar. Hem kendi nefis ve vücutları, hemde giydikleri giysiler elbiseler her türlü güzelliğe sahiptirler. Güzelliğe aşık olan insanın tüm duygularını tatmin edecek her türlü ziynet ve güzelliğe sahip olan Huriler, adeta her birisi küçük bir cennet hükmündedir. Yani her bir Huri küçük bir cennettir. Bakan her ehl-i cennete zevk verir. Bu bakan kişinin elbette ki bay veya bayan olması fark etmez. “İnsanın, ne kadar hüsünperver ve zevkperest ve zînete meftun ve cemâle müştak duyguları ve hasseleri ve kuvâları ve latîfeleri varsa” cümlesinde insana vurgu yapılması oldukça dikkat çekicidir.

Bu noktada bir hususa daha dikkat çekmek gerekiyor lezzetler konusuna. İnsan yine kıyas yolu ile Cennette yaşayacağı lezzetleri sanki bu dünyadan biraz daha fazla gibi zannediyor. Halbuki “güzel, hayattar, revnaktar, bütün kışırsız lüb ve kabuksuz iç olan Cennette” lezzetler öyle yüksek, öyle ulvi bir hal alacak ki, dünyadaki lezzetlerle kıyaslamak mümkün değil. Lezzetlerin aslı ve esasatı muhafaza edilmekle birlikte suret ve mahiyeti insan aklının idrak edemeyeceği kadar yüksek bir hal alacaktır. Mesela yeme ve içme lezzeti sonunda kuzurat, yani atık maddeleri olmayacak, insan yediği ve içtiğinden tüm hasseleri ile, öz olarak lezzet alacaktır. Belki de bu noktada vücudumuzda bazı cihazata da ihtiyaç olmayacaktır. Bu noktada diğer lezzetlerin mahiyeti de o derece yüksek olacaktır.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Allah razı olsun çok teşekkür ediyorum,aydınlatıcı ve çok faydalı bir yazı olmuş…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*