Nüzul-u İsa (as) hakkında Risale-i Nurda bir çok açıklayıcı ifade yer alır. Bilhassa Beşinci Şua ve 15. Mektupta daha detaylı bilgiler mevcuttur. Bu konuda birkaç makale yazmış idik. Şimdi bu mesele ile ilgili akıllara takılan bir sual hakkında kısaca bir iki tanım yapmak istiyoruz.
O da şu:
Hz. İsa aleyhisselam nüzul ettiği zaman onun Hz. İsa olduğunu herkes tanıyacak mı?
İşte bu sualin cevabı net olarak Risale-i Nurda verilmiş:
Şöyle ki:
“Hazret-i İsâ aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî İsâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u imanla onu tanır. Yoksa, bedâhet derecesinde herkes onu tanımayacaktır. (15. Mektup Dördüncü Sual)”
Mezkur sualin cevabı bu. İfadeye göre, Hz. İsa herkes tarafından tanınmayacaktır. Onun yakınında bulunanlar ancak onu Hz. İsa olarak tanıyabileceklerdir. “Mukarreb ve havassı” tabiri bu hakikate işaret eder.
Zaten bazı rivayetlerde de çok az kişinin onu tanıyacağı ifade ediliyor. Bu “az kişi sayısı” ise en az üç kişi en fazla da sekiz yüz kişi civarı olabilir. Çünkü bazı kitaplarda sekiz yüz gibi bazı rakamlara işaret ediliyor. Bu rakam bile, bu gün sekiz milyar insan mevcudiyeti nazara alınırsa, oldukça az bir rakamdır.
Sual: 15. Mektupta şöyle bir ifade geçmekte:
“Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan İsevîlik ve İslâmiyet, ittihad neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, âlem-i semâvâtta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsâ aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şeyin vaadine istinad ederek haber vermiştir.”
Bu ifadede, “şahs-ı İsâ aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceği” diye bir cümle beyan edilmiş. Hem diyoruz ki, Hz. İsa(as) için, “bedâhet derecesinde herkes onu tanımayacaktır,” hem de “şahs-ı İsâ aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçecek.”
Bu noktada bir tenakuz ve tezat yok mu?
Yani bir kişi mühim bir hak din cereyanın başına geçsin, çok mühim hizmetler ifa etsin; hem de çoklar tarafından tanınmasın. Günümüzde, yani iletişimin bu kadar gelişmiş olduğu bir zamanda, etrafına birkaç kişi toplayanlar bile tanınıp bilindiğine göre, çok ciddi bir din-i cereyanın başına geçecek olan Hz. İsa(as) nasıl herkes tarafından bilinip tanınmasın?
Bu noktada garip bir zıtlık gözüküyor?
Cevap: Bu sırlı ve mühim suale cevap verebilmek için Kuran’dan bir ayete müracaat etmemiz gerekiyor.
O ayet Nisa Suresinde geçmekte:
“157- Bir de “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa Suresi, 157. ayet)”
Bu ayet bize Hz. İsa’yı Yahudilerin öldüremediğini ve Hz. İsa yerine ona benzeyen birisinin öldürüldüğünü çok açık ve tevile yer bırakmayacak şekilde bildiriyor. Yani, Hz. İsa semaya intikal eder iken, ona benzeyen birisi onun yerine öldürüldü.
İşte bu ayet bize Hz. İsa’nın (as) nüzulü hakkında mühim bir ipucu veriyor; o da şu: Hz. İsa (as) nüzul ettiği zaman başka bir insanın kimliğini kullanacak. Bu nedenle İslam ve iman davasında çok mühim bir vazife görmesine rağmen başka bir kimlik ve hüviyet ile şöhret bulduğundan, o kişinin hakiki Hz. İsa(as) olduğunu ancak çok yakınında bulunanlar anlayabilecek.
Güzel bir yazı olmuş.
İşin özü, dinsizlik cereyenının öldürülmesi. Dünya çapındaki deccallığın temsilcisi komünizm bügün mağlup ve can çekişiyor. Fikriyatı ölmüştür. Onun yerine ye’cüc ve Me’cüc, yani terör yerini almış. Bütün dünya bu bela ile uğraşmaktadır.