Niçin bir peygamber olarak yaratılmadık?

İnsan bazen haddini ve sınırlarını çok aşıyor.

Bir taş ve toprak, bir bitki ve böcek ve bir hayvan olarak yaratılmayıp; bir insan olarak yaratıldığına şükredeceği yerde, bazen gözünü daha yükseklere diker ve “ben de niçin onun ve şunun gibi olmadım” diye itiraza başlar.

Hatta bazen öylesine sınırlarını zorlar ve yaratılışını sorgular ki, “ben niçin bir peygamber olarak yaratılmadım” diye garip iddialarda bulunur.

Evet, her bir insan bir peygamber olarak yaratılmamış, fakat bir peygambere verilen tüm kabiliyet ve özellikler, maddi ve manevi yetenekler her bir insana verilmiş. Yani her bir insan bir peygamber mahiyetinde yaratılmış. İşte insanlar bu yüksek hakikatin tam olarak farkında olmadıkları için anlamsız itirazlarda bulunuyorlar.

Bu mühim hakikati bir misal ile açıklayalım.

Şimdi elinizde bir elma çekirdeği olsun. Bu çekirdeği toprağa ekerseniz, doğru bir şekilde bakımını da yaparsanız, zaman içinde kocaman bir elma ağacınız olur. Bu elma ağacı bir zaman sonra kırmızı kırmızı elma meyvesi vermeye başlar. Bu meyvelerin kalbinde ise yine elma ağacının çekirdeği bulunur. Bu çekirdek ise, iç bünyesinde o koca elma ağacının tüm mahiyetini ve özelliklerini ihtiva eder.

Şimdi bu ağaçtan yüz adet elma çekirdeği elde ettiğimizi kabul edelim. Bu yüz çekirdeği tekrar toprağa ekelim. Elbette biliriz ki, bu yüz çekirdek yine yüz adet elma ağacı olacaktır. Yani her bir elma çekirdeği tüm elma ağacının bütün mahiyetini kendi bünyesinde taşıdığı için, o çekirdekte elmaya ait tüm özellikler genlerinde yazıldığından dolayı, elma çekirdeği ve elma ağacı ve o ağacın ilk tohumu hemen hemen aynı mahiyeti taşırlar.

Fakat o yüz ağacın hepsi de aynı özellikte olmayabilir. Yani yüz tohum ektiniz, yüz ağacınız oldu. Ancak bazı ağaçlar daha gür, bazıları ise dalları daha az, bazıları da daha farklı olabilir. Bunun sebebi ise bakımdır. Yani her ağaca aynı şekilde bakıp terbiye edemediğimiz için, her bir ağaç elma ağacı mahiyeti taşımakla birlikte, bazı küçük farklar olacak, hatta bazı ağaçlara bir takım zararlı haşerat musallat olup o ağaçları belki de kurutacaktır.

Yani işin özü bakımda ve terbiyede.

İşte insan da aynı bu elma ağacı misaline benzer.

Risale-i Nurda bildirildiğine göre, bu şecere-i kainatın meyvesi insandır. Meyvesinin insan olması işaret eder ki, kainatın çekirdeği de yine insandır. Yani kainat bir insanın maddi ve manevi maiyetinden yaratılmıştır. İşte bu şecere-i kainat dal budak verip, çiçek açtıktan sonra meyvesi insan olarak tezahür etmiştir.

Yine Risalelerde bildirildiğine göre, bu şecere-i kainatın çekirdeği Resul-u Ekremdir(asm). Yine en mükemmel meyvesi de O’dur(asm). İşte şecere-i kainatın meyvesi olan tüm insanlar da kainatın bu çekirdeğindeki maddi ve manevi kabiliyetleri kendi mahiyetlerinde taşırlar. Yani tüm insanlar bir peygamberin mahiyetinden yaratılmışlardır.

Demek ki bir peygambere verilen tüm yetenek ve kabiliyet tüm insanlara verilmiş. Bir başka deyişle, kainatın çekirdeği insan ise meyvesi de insan olacaktır. Böylece o çekirdekteki mahiyet tüm meyvelerde de yazılacaktır. Bir elma ağacının mahiyeti meyvelerinde yazıldığı gibi. Bu günkü bilim de bunu bir ölçüde açığa çıkarmış ki, insanların gen yapısı %99.99 oranında birbirine benzer.

İşte tüm insanlar bir peygamberin mahiyetini taşıyorlar. Peygamberlere verilen tüm maddi ve manevi kabiliyet potansiyel olarak her insanda vardır. Yeter ki insan bu kabiliyetleri inkişaf ettirmeyi bilsin.

Sual:

Peki tüm insanlarda aynı kabiliyet var diyorsunuz. Fakat peygamberlerde öyle harika haller var ki bu haller insanlarda gözükmüyor. Peygamberleri farklı kılan şey nedir?

Cevap:

Evet, bütün insanlar aynı mahiyeti taşımakla birlikte peygamberlerin durumu elbette çok farklıdır. Bunun asıl sebebi ise eğitimdir, yani terbiyedir. Çünkü peygamberler doğrudan Cenab-ı Hak tarafından eğitilir. Böylece onlardaki yetenek ve kabiliyetler en üst sınıra çıkar ve diğer insanlara bir hüsnü misal olurlar. Diğer insanlar ise kabiliyetlerini inkişaf ettirmek için kendileri çaba sarf etmek durumundadırlar. Bu nedenle peygamberlerin kabiliyetleri ani ve defi ve zamansız bir şekilde Allah tarafından ortaya çıkartılır iken, peygamber yolundan gidenler ise belli bir süre eğitimden geçtikten sonra kabiliyetleri inkişaf eder. Bu eğitim sonunda ise peygamberlere verilen mucize nevinden bazı harika işlere keramet şeklinde mazhar olurlar. Abdülkadir Geylani Hazretlerinin kerametleri buna en açık delildir.

Elbette ki sadece peygamber yolundan gidenler değil, ters yönde gidenler de bazı harikalara mazhar olabilirler. Deccal ve Süfyan gibi şahsıların bazı harika işlere mazhar oldukları Risalelerde geçer. Hatta İbn-i Sayyad denen şahsın Peygamberimizin kalbinden geçen “Duhan” kelimesini okuduğu hadis kitaplarında yazar.

Bu da gösteriyor ki insan kainatın meyvesi. Meyve ise ilk çekirdekle birlikte ağacın tüm özelliklrini kendi mahiyetinde taşır. Bu nedenle tüm insanlar doğumda aynı mahiyete sahiptir. Bu mahiyeti eğitimle inkişaf ettirmek ise insan iradesine bırakılmıştır. Yani Kader-i İlahi insan iradesinin tercihi yönünde insanı eğitir. İyiyi isterse iyi yönde, kötüyü ister ise kötü yönde kabiliyetlerini inkişaf ettirir. Peygamberler ise doğrudan Allah tarafından eğitilir. Böylece insanlığın önüne bir iyi model çıkartılmış olur. İnsanlar kendi kabiliyetlerini bu iyi modeller doğrultusunda inkişaf ettirirler ise yaratılışın maksadı yerine gelmiş olur.

Demek ki her insan, asıl çekirdek itibari ile, bir peygamber mahiyeti taşıyor. Bir peygamber yolundan giderek kabiliyetlerini tezahür ettirmekle o ilk asli çekirdeğin mahiyetini inkişaf ettirecek ve huzura erecektir. Aksi taktirde, bir peygamber yolundan gitmez, hatta ters yola sapar ise kendindeki o yüksek mahiyet çürüyüp gidecek ve sonunda ebedi bir hüsrana düşecektir. Seçim ise kişinin elindedir.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. hocam insan olmayı ben mi seçtim , yani kalu belada hangi formdayken bana sorulduda ben evet dedim , o anda dünyada nasıl bir hayat yaşayacağımı biliyor muydum, yani sürekli imtihan olacağımdan haberim var mıydı, hem neden sahabe zamanında değil de bu zamanda yaratıldım bunu ben mi istedim, eğer ruhlar eşitse ki öyle olmalı çünkü ruh halinde herhangi bir imtihan yok o ruhlar nasıl sahabi evliya peygamber olduda ben böyle bi yaratık oldum ????

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*