Orman yangınlarına, başka bir cihetten bakış

Aziz vatanımın, güzel ormanları, cayır-cayır yanıyor, bizim de ciğerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor.

Nasıl yandı, yakıldı? Daha belli değil. Bunlarla alâkalı tesbit ve tahliller, işin mütehassısları tarafından yapılıp, yazılacaktır. Biz, bu cihetten değil de bu yangınlara başka bir cihetten bakacağız inşâallah.

Cenab-ı Hak, hem emrine hem de tabiatta koyduğu sistemlerine, nizamlarına muhalefet eden insanlara, Hz. Âdem’den (as) beri hep, tarafından bir müeyyide ile onları hizaya getirmiş, îkazlar ile kendilerine getirmeye çalışmıştır. Ama bunları, anlayan olmuş, anlamayan olmuştur…

Allah’ın, kâinata koyduğu tabiat ve fıtrat kanunlarına muhalefet etmek isteyen kafasını öyle bir şeye çarpar ki, o dönen çarklara muhalefetinden dolayı o çarkların altında ezilir kalır.

Meselâ; Kur’ân’ın dört esasından biri olan adaleti yerine getirmeyip üstelik de adaleti, hakkı, hukuku kaldırırsak, Rabbimizin yarın mahşer yerinde, her türlü yapılan günah ve hatayı affetmesine rağmen, bir türlü affetmediği kul hakkının zir-ü zeber, yerle bir edildiği zamanlarda da İlâhî adaletini, îkazını biz insanlara yapar. Tıpkı, geçmiş kavimlerin yaptığı hata ve günahlara karşı gönderdiği Îlâhî azab, gazab ve felâkete sebebiyet veren hadiseler gibi… Son zamanlarda, memleketimizde meydana gelen deprem, sel, fırtına, kuraklık, yangın vs. gibi âfatlar, hep biz insanları îkaz ile beraber, intibaha getirip, uyandırmak içindir.

Yangın olan beldelere son iki üç ayda ziyaretlerim oldu. Aman Allah’ım! Sanki başka bir memleketteyiz. Açık- saçıklığın, haddi- hududu yok. Üstadın “Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler” sözünün birer tezahürü olan bu hâller değil midir? Bir ağabeyimiz seneler evvel Üstadın o sözünü îzah ederken şöyle demişti: “Üstad, nezâketinden ve bir de bir İslâm beldesi olan bizim memleketimize yakıştırmadığından öyle söylüyor. Ama maalesef bizim memleketimizde de aynı hâller irtikâb ediliyor” Evet, bu nâhoş hâller, vaziyetler, gayretullaha dokunan hadiselerin birer parçası değil midir? Gerçi, öylelerine söz tesir etmediği gibi, ölümün bile tesir edeceğini zannetmem.

Evet, herkes iki elini şakağına dayayıp düşünmeli. “Biz, ne yaptık da bunlar başımıza geldi? Hangi günahımız, bize bu musîbetleri getirdi? Nerede yanlış yaptık da camilerimize kadar kapandı, ibadetlerimizi hakkıyla yapamaz hâle geldik?

Düşünün, düşünün! Hep beraber düşünelim! Kocaman “estağfirullah”lar çekerek düşünelim… Dinini dünyaya satan, dünya menfaatlerine kullanan, ikbal ve saltanatlarına âlet edenler daha çok düşünsün! Her devirde, iyi-kötü yapılan İslâmî hizmetlerin, bir uğursuz baltanın darbesiyle sekteye uğratılıp, birkaç senedir yapılamaması ve insanların bir kısmının dinden uzaklaşmasının sebebini de taharri ederek, araştırarak düşünün!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*